Sermâyenin küresel genişlemesi, antik bir formasyon olan fetihlerin yerine
(colonialism) getirilmesiyle olmuştur. Müstemlekecilik târihi
ve
taraflarıyla o kadar çarpıcıdır ki, bu konuyu ele alanların zihnini sâdece bu tarafıyla esir alır ve başka boyutları dikkatten kaçabilir. Müstemlekecilik elbette
ilişkisinin hüküm sürdüğü eşitsiz
bir ilişkidir. Bu ilişkinin efendinin mutlak kazanan, kölenin ise mutlak kaybeden tarafta olduğu düşünülebilir. Ama her şey bununla sınırlı değildir.
Müstemlekecilik son derecede karmaşık ve pahalı bir yatırımı icap ettirir.
Britanya’nın Hindistan’ı müstemleke hâline getirme süreçlerinin birincil kalemleri üzerinde yapacağımız bir akıl yürütme bunu kolayca kavratabilir. Hindistan’ın yeraltı ve yerüstü coğrafyası, iklimleri, bitki örtüsü, vahşi hayvanları, Hindistan’a özgü hastalıklar, sayısız Hint dili ve inancının öğrenilmesi, Hindistan’a yapılacak demiryolları, limanlar, müstemlekecilerin işlerini görmesine yardımcı olacak bir komprador sınıfının eğitimi, ih.. Liste uzar gider. Aynı şeyi Çin ve sayısız Afrika müstemlekesi için büyüttüğümüzde tablonun daha da ağırlaşacağını düşünebiliriz. Dünyâ hâkimiyeti iştah açıcı bir kavram gibi görünebilir. Lâkin bunun çapı büyüdükçe, mâliyetlerin artacağını, getiri-götürü işlerinin öngörülenden daha farklı işleyeceğini ve tersine dönebileceğini tahmin edebiliriz. Bu mâliyetlerin karşılanmasında yaşanan aksaklıklar, eksiklikler krizler doğuması kaçınılmazdır. İşte tam da burada olan olmakta;
paranın müstakil güçleri devreye girmekte, dara düşmüş şirketleri ve devletleri yüksek fâizlerle borçlandırmakta ve ödeme aksaklıklarında varlıklarına el koymaktadır.
Hâsılı servet temelli ilişkilerde yaşananlar, sermâye temelli modern ilişkilerde de kendisini yeniden üretmektedir. Biz, hep merkez kapitalist devletlerin yarı merkez dünyâyı borçlandırdığını ve onlara çöktüğünü biliriz. Hâlbuki bu tek başına
devlet-devlet ilişkisi değildir.
Bu daha derinde
veya
ilişkisidir. Paranın müstakil güçleri, Osmanlı Devleti’ne çöktükleri gibi, Napolyonik savaşlarda olduğu gibi ,bizzat Birleşik Krallık ve Fransız devletine de çökmüşlerdir. Finansal oligarşiler bu şekilde şirketlere de çökerler.
Para-siyâset ve para-ekonomi ilişkilerinin dengede sürdürülebilir olması, servet ve sermâyenin büyüme ve genişleme dinamizmiyle sakatlanıyor.
Her genişleme veyâ büyüme ek masraflar gerektirdiği için gerek
gerek
riskli alanlara sokmaktadır.
Sermâyenin genişlemesinin siyâsal ve askerî mâliyetleri, neticede bizzat sermâyenin birikimini tehdit ediyor.
Bu riskler ağırlaştığı zaman devletlerin tağşişata veyâ düpedüz parasal genişlemeye gitmesi ise ekonomileri sönümlendiren neticeler veriyor. Postkolonyal çağda İngiltere’nin geri çekilmesi ve dünyâ jandarmalığına soyunan ABD’nin 1970’lerin başında, Vietnam Savaşı yüzünden başına gelenler ve ardından yaşanan Dolar esaslı kontrolsüz parasal genişleme (q.e) tam da bunu anlatıyor.