Yeni Şafak

ABD-İsraili Tevradî belaya mı koşuyor?

01:0019/12/2024, Perşembe
G: 19/12/2024, Perşembe
Ömer Lekesiz

Kuzeyden İnecek Yıkım / Gog ve Magog kehanetiyle ilgili olarak Tevrat’ın Yeremya, Hezekiel ve İncil’in Vahiy kitabında zikredilenleri bundan önceki iki yazımızda nakletmiştik. İlgili bilgilerden anlaşılan odur ki, ABD-İsraili / Evanjelik-Siyonistler -kendi inanışlarına göre -Tanrı tarafından- Filistin’in kuzeyinden bizzat kendi davet ettikleri, kendi elleriyle yapıştıkları çok ağır bir bela ya doğru dizginsiz bir şekilde koşuyorlar. Buradaki kendi ’lik bilgisi, o kehanetin / belanın mezkur kitaplarda

Kuzeyden İnecek Yıkım / Gog ve Magog kehanetiyle ilgili olarak Tevrat’ın Yeremya, Hezekiel ve İncil’in Vahiy kitabında zikredilenleri bundan önceki iki yazımızda nakletmiştik.
İlgili bilgilerden anlaşılan odur ki, ABD-İsraili / Evanjelik-Siyonistler -kendi inanışlarına göre -Tanrı tarafından- Filistin’in kuzeyinden bizzat kendi davet ettikleri, kendi elleriyle yapıştıkları çok ağır bir belaya doğru dizginsiz bir şekilde koşuyorlar.
Buradaki kendi’lik bilgisi, o kehanetin / belanın mezkur kitaplarda işlenen sebepleriyle doğrudan bağlantılıdır:
İsrailoğulları, Hz. Musa ve Hz. Harun aracılığıyla onları Mısır’dan çıkararak Firavun’un zulmünden kurtaran, kurak ve ıssız toprakta yol gösteren, yolda yerden ve gökten en iyi yiyecekleri veren ve nihayetinde bereketli bir ülkeye getiren Tanrı’yı unutmakla kalmamış, oraya gelir gelmez O’nun bahşettiği ülkeyi kirletmiş, mülkünü iğrenç bir yere çevirmiştir.

Söz konusu unutmanın, kirletmenin şekil, suret ve yöntemi de yine aynı yerlerde şöyle sıralanmıştır:

Puta tapmak; diri suları bırakıp, kendi yaptıkları sarnıçların suyunu içmek; halkının bir kısmını başkalarına köle yaparak terk etmek; yozlaşmak; namustan yoksunlaşmak; dişi bir deveyken yaban eşeğine dönmek; hırsızların utancını giyinmek; başkalarını işkenceye tabi tutmak; Tanrı’nın koyduğu hadleri (Sina Ahdi’ni / On Emr’i) çiğnemek; aşırı bir nankörlükle Tanrı’ya ihanet etmek ve O’nu tümüyle unutmak…

İsrailoğulları bunlara bağlı olarak -yukarıda da zikrettiğimiz şekliyle– belayı, bizzat kendi iradeleriyle seçmiş, elleriyle ona yapışmış ve kendilerini hükmü altına alması için yalvara yakıla onu davet etmişlerdir.

Böylece bizim inanışımızdaki “Allah’ın rahmeti her bir şeye o şeyin kendi istidadı ve onun Allah Hazretinden o rahmeti talebine göre taalluk eder” (Dâvud el-Kayserî) kaidesi, kendi inanışları içindeki kehanet diline ve davet tarzına göre, tersinden hak edilmiş som bir bela olarak İsrailoğulları için işleyecek ve bu Tanrı’nın güç vermekle kalmayıp bizzat sevk ve idare edeceği kuzeyli bir kavmin tarafından gerçekleştirilecektir.

“Ey insanoğlu, Egemen Rab (…) şöyle diyor: Son yaklaştı! Ülkenin dört köşesinin sonu geldi. Senin de sonun geldi! Senin üzerine öfkemi yağdıracağım. Yaptıklarına göre seni yargılayacak, bütün iğrenç uygulamalarının karşılığını vereceğim. Sana acımayacak, seni esirgemeyeceğim. Yaptıklarının ve sendeki iğrenç uygulamaların karşılığını vereceğim. O zaman benim Rab olduğumu anlayacaksınız. (…)

Yıkım! (…) İşte geliyor. Ey ülkede yaşayan halk, yıkıma uğrayacaksın. Yıkım zamanı yaklaştı! Gün yakın! Dağların üzerinden sevinç sesi yerine kargaşa sesi geliyor. Çok yakında kızgınlığımı üzerine boşaltacak, sana duyduğum öfkeyi üzerine dökeceğim. Yaptıklarına göre seni yargılayacak, bütün iğrenç uygulamalarının karşılığını vereceğim. (…)

İşte o gün! Gün yaklaştı! Yıkım hazır. Değnek çiçeklendi, gurur tomurcuklandı. Zorbalık ayaklanıp kötülüğün sopası oldu. Halktan, o kalabalıktan kimse kalmayacak; mallarından, görkemlerinden bir şey kalmayacak.

Son yaklaştı! Gün geldi! Alıcı sevinmesin, satıcı üzülmesin. Çünkü öfkem bütün halkın üzerine yağacak. Satıcı yaşadığı sürece sattığını geri alamayacak. Çünkü herkesi ilgilendiren bu görüm değiştirilmeyecek. İşlediği günahlar yüzünden kimse canını koruyamayacak. Borazan çalındı, herkes hazır, ama kimse savaşa gitmeyecek. Çünkü öfkem bütün halkın üzerindedir.

İşte dışarda kılıç, içerde salgın hastalık ve kıtlık. Kentin dışındakiler kılıçla öldürülecek, kenttekilerse kıtlıktan, salgın hastalıktan yok olacak. Sağ kalanlar vadilerdeki güvercinler gibi dağlara kaçacak; her biri günahından ötürü inleyecek. Eller gevşeyecek, dizler titreyecek. Çul kuşanacak, dehşete düşecekler. Yüzleri utançtan kızaracak, başları tıraş edilecek. Gümüşlerini sokağa atacaklar. Altınları kirli sayılacak. Rab’bin öfkesini boşalttığı gün onları ne altınları ne gümüşleri kurtarabilir. Bunlarla ne açlıklarını giderebilir ne karınlarını doyurabilirler. Altın ve gümüş onları suça sürükledi.” (Hezekiel 7)
Gog ve Magog kehanetiyle ilgili olarak bu dahil son üç yazıdır ilettiğimiz bilgilerin ışığında, İsrailoğulları’nı şimdi temsil eden Evanjelik-Siyonistler’in Gazze ile Batı Şeria’da yaptıkları “iğrenç uygulamalar”a baktıklarında, muvahhit Yahudilerin ilgili kehaneti gerçek katına taşımaları, kalplerini korku yuvasına dönüştürmeleri hiç de yadırganacak bir durum olmasa gerektir.

Gelelim, kuzeyden indireceği yıkımda hangi kavmin Tanrı’ya el olacağına!

Muvahhit Yahudiler onun Türk kavmi olacağına inanıyor.

Benim kıymetli Müslüman-Türk okurum, peki siz neye inanıyorsunuz?
#ABD
#İsrail
#Gazze
#Suriye
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

ayildiz1628

inşaallah Ömer Bey, Suriye'deki Müslüman mücahidlerle birlikte Müslüman Türkler İsrail'in sonunu getirecek. Ben de böyle inanıyorum. Şehid Ahmet Yasir Kur'an'a dayandırarak 2027 yılını vermişti. İnşallah o günler yakındır. Türkiye'deki Türkler olarak artık arada derede kalamayacağımiz ya Haktan yana ya batıldan yana olma yönünde karar vermemiz gereken günler yakın inşallah

9 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocKI8JgAWbe3abusEvIvFIExxyq5hSl29-Dm4mMUfoVeiTOUcw=s96-c
yubasoglu77379

Rabbim Filistin’i anlamayı,yahudiyi tanımayı nasip etsin Müslümanlara. İnşallah o kötüleri yıkan Müslüman Türk olacak inşallah

9 g önce
erpinar36016

Yahudi çocuklarının yerle yeksan edilip alçaltılmış olarak sürgün yiyecekleri mukadder. Bu durum ayet ve Hadîs-i Şeriflerle ssbit. Vakıayı kehanetler üzerinden okumanın hakikat anlayışına uygun olmadığı kanaatindeyim.

8 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLfObY6L_mVZlZsFg9WGU8j7VCmnnThgoySBIfaZkDItyw=s96-c
vartanlar96793

Yahudilerin yok olacana inaniyorum ayla akan

9 g önce
AhmetBalkaya

Cumhuriyetin kuruluşuyla Türkiye küfür bataklığına düşürüldü. Bunu yapan ve Türk diye bilinen kâfir ve münafıklar bataklığa devrilmiş Türkiye’nin tepesine bindiler, yahudiler gibi hoplayıp zıplayıp batırıp boğmaya çalıştılar. Bu şenliklerini durdurmak için cumhurbaşkanımız onların aralarına daldı. Vesayet rejiminin tepinen yahudi köpekleri bu sefer var güçleriyle onun da tepesine binmeye başladılar. Buna rağmen cumhurbaşkanımız köpekleri üzerinden sava sava Türkiye’yi çekiştire çekiştire bataktan çıkarıp kuruya çekti. Üzerinde tepinen köpeklerin bir kısmı bataklığa düştü, battı boğuldu. Bir kısmı da can havliyle Türkiye bedenine pis dişlerini geçirdi ve bugüne dek Türkiye’yi ve cumhurbaşkanımızı bataklığa geri çekmek için kuduzca çırpınmakta. Ancak artık gücü tükenmekte. Şimdi olay yerine biraz daha uzaktan, yüksekten bakalım. Bu sefer görüyoruz ki cumhurbaşkanımızın mücadele ettiği yer devasa bir bataklığın içerisinde, büyük küçük çamurlu kuyuların sadece bir tanesi. Cumhurbaşkanımızın Türkiye’yi çekip kurtardığı yer sadece çamurlu kuyunun kenarındaki küçük bir kuru toprak. Burası Türkiye. Görüyoruz ki etrafındaki devasa bataklıkta büyük küçük çamur kuyularında Türkiye gibi batağa düşürülmüş, boğulmuş, can çekişen, mücadele eden, kıyıya çıkmak üzere olan yüzlerce Müslüman kavimler bulunuyor. Ve görüyoruz ki bu devasa bataklık Emevilerin, Abbasilerin, Selçukluların, Osmanlıların İslam’ı taşıdıkları ve şimdi bataklığa dönüşmüş topraklardır. Cumhurbaşkanımız mücadelesiyle Türkiye’yi çamura batıp yok olmaktan kurtardığı o kuru toprak bir nevi Müslümanların Mekke’den Habeşistan’a hicret edip sığındıkları yer gibi. Bu tabloyu bugüne uyarlayacak olursak, Türkiye atatürkçü putperestlerin zulmünden Necâşî’nin demokrasisine hicret etti. Ama Müslümanlar’ın Habeşistan’a hicretleri İslâm tarihinin en başlarıdır. Günümüzün ‘Müslüman’ demokrasi muhacirleri ise, ‘Biz Necâşî’nin demokrasisinde rahatta ve güvendeyiz. Biz burada kalalım’, diyorlar. Yani bugün Türkiye’de Müslümanım diyenler gayrı İslâmî bir söylemi benimsemiş, kabullenmiş durumda. Malum söylem şu; ‘Kur’an ve Sünnet, öncelikli olan milliyetçi demokrasimize destek, halkı bir arada tutan bir ahlâkî ve kültürel tutkal vazifesi görsün. Allah’ın ve Peygamber’in emirlerini konuşmak hoştur, kültürümüzdür, ama devlet işlerinden ayrıdır, bu alanda hükmü yoktur. Aslolan avrupa usulü laiklik, demokrasi ve roma hukuku nizamıdır’. Hayır. Bu söylem küfrün çamuru hâlâ üzerlerinde olan, bataklığın içinde boğulmadıklarına şükretmekle yetinen, İslam tarihinin demokrasi ve kapitalizmle sona erdiğini düşünen, ruh, zihin ve kalpleriyle gayrı İslam’a hicret eden, orada devamlı mülteci kalmak, orayı yurt edinmek isteyenlerin söylemidir. Hayır. Bu söylem küfür bataklığında ölüp yok olmanın sadece başka bir şeklidir. Aksine, müminler tarihlerinin yine başındadırlar. Medine’ye hicret edecek, Mekke’yi fethedecekler, hilafeti kuracaklar, şeriat nizamını kuracaklar, ümmeti bölen küffar kalıntısı sınırları kaldıracaklar, o devasa küfür bataklığını kurutacaklar. Hiç bir güç buna mani olamayacaktır. Sindirerek, kavimciliği dayatarak ve küffarın nizamıyla Müslümanlara hükmedilebileceği gafletini yaşayan ‘Müslüman’ demokratlar Allah’tan korkmuyorlar. Korksalardı Kur’an ve Sünnet’i hafife almaz, ciddiyetsiz olmaz, Kur’an‘la gözlerinin önünde duran Allah ve Resulü’nün emirlerine boyun eğip itaat eder, taviz vermezlerdi. Gerçekte ise küffara karşı olan korkuları, ve daha ziyade küffarın rahatlarını bozabileceği korkusunun esiridirler. Halbuki sadece Allah’tan korkanlardan, sadece Allah’a tevekkül edenlerden olsalardı.

8 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLwLEITLa8p0v2RbLBZyulonntCOeFj9G7oN7gXdqtJ=s96-c
mustafa.eraslan10181

Daha o vakit henüz gelmedi sanırım.

9 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a-/AFdZucpm8jkmuLZFqMm6FnXLPmYD-jnfNt-WyauBCLsb=s96-c
yrevi6131057

görünen köy klavuz ister mi hocam?

9 g önce
https://lh3.googleusercontent.com/a/ACg8ocLfesUUskFBscxqARtvhBhKS7kCVO6ac8NQvPpnl4egH5os9h2_=s96-c
omererturk200031312

türk" kültürü " gereği vazifeye gecikmiş olsada ,az önce asli görevine adım attı.

9 g önce
Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.