Tutmaya değecek bir dilek

04:0018/11/2024, Monday
G: 18/11/2024, Monday
Gökhan Özcan

Uzun düzlüklerde upuzun ilerleyen bir yol… Sonbaharı itinayla üstüne takıp takıştıran sarı kızıl bir ağaçla yolu kesiştiğinde, kıvrılıp onu huzursuz etmeden geçiverdi yanından. Keşke olabilseydik biz de böyle! Nefesimizi kesen bir güzellikle karşılaştığımızda! Herkes pürtelaş hareket halindeydi. Aralarından biri duruverdi aniden. Ve derin bir nefes aldı. Hayat yeryüzünün her köşesinden aktı bir anda, doluverdi o tek bir nefesin içine. Bölündü hayatsızlık! Gözümüzün önünde oldukları halde göremediğimiz

Uzun düzlüklerde upuzun ilerleyen bir yol… Sonbaharı itinayla üstüne takıp takıştıran sarı kızıl bir ağaçla yolu kesiştiğinde, kıvrılıp onu huzursuz etmeden geçiverdi yanından. Keşke olabilseydik biz de böyle! Nefesimizi kesen bir güzellikle karşılaştığımızda!

Herkes pürtelaş hareket halindeydi. Aralarından biri duruverdi aniden. Ve derin bir nefes aldı. Hayat yeryüzünün her köşesinden aktı bir anda, doluverdi o tek bir nefesin içine. Bölündü hayatsızlık!

Gözümüzün önünde oldukları halde göremediğimiz şeylerde birikiyor belki de bizim asıl mağlubiyetlerimiz!

Rilke’nin ‘Malte Laurids Brigge’nin Notları’ kitabından ara ara alıntılamaktan kendimi alamadığım birkaç satır: “Ah Malte, geçip gidiyoruz ve bana öyle geliyor ki herkes geçip giderken pek bir dalgın, meşgul ve dikkatsiz; gidişimizin farkında değiller bile… Sanki bir yıldız kayıyor da kimse görmüyor ve kimse dilek tutmuyor. Asla bir şeyler dilemeyi bırakma Malte. İnsan dilemekten vazgeçmemeli. Sanırım gerçekleşme yoktur da, uzun süren, bütün bir ömür süren dilekler vardır; öyle ki onların gerçekleşmesini zaten bekleyemez insan…”

Uzun zamandır tutmaya değecek bir dilek arıyordu içinde; bir gün belki de aniden gökyüzü suskunlaşır, bir yıldız sessizce kayar diye!

“Nerelerdeydin, seni uzun süredir görmedim buralarda” diye sordu biri yolda karşılaştıklarında. Alelade bir cevap vermeden önce “Buralardayken de pek görmüyordun zaten!” diye geçirdi içinden diğeri.

Arada bazı mevsimleri atlamışım hissi var içimde son zamanlarda. Bazı günleri hiç farketmemişim gibi… Bazı insanlara hiç yolum düşmemiş gibi… Kahramanı olduğum kimi hikâyelerin içinden hiç geçmemişim gibi… Söylemeyi kurduğum şeylerden birkaçını bir köşede unutmuşum gibi… Bazı şeyleri yaşamadan geçmişim de geri dönüp yaşamaya yol bulamamışım gibi… Bazı şeyleri tamamen yanlış anlamışım gibi… Bazı günler aradan kayıp gitmiş ve ben kendimle hiç karşılaşmamışım gibi hissediyorum son zamanlarda… Sanki yolum kendime hiç düşmemiş gibi…

Navigasyon “Nereye gideceksiniz?” diye sorduğunda “Kendime!” diye cevap veren sevgili insanlar, siz aslında şu kalabalıklar içinde belki de yolunu en az kaybedenlersiniz!

Dönüp öfkeyle, “Bırak artık peşimi, beni daha ne kadar izleyeceksin?” diye bağırdı adam. Hiç sesini çıkarmadan, mahzun bir halde geri dönüp uzaklaştı adamdan gölgesi.

Ömrünün ilk yarısında çok uzun bir süre yürüyecek çok yolu olduğuna inanıyor insan. İkinci yarısında ne oluyorsa oluyor, gidecek bir yeri olmadığı duygusu hakim oluyor bütün benliğine. Gidecek yeri olmayanlar, bir pencerenin arkasında, gidip erişemedikleri her şeyin kendilerine gelmesini beklemeye başlıyor. Geriye kalan bütün günleri boyunca…

“İçimizde hiç kimse bilmiyor; ne kadar vakti kaldığını/ Hasat zamanı geçti, yaz artık bitmek üzere/ Ve bir kurtuluş bulamadık./ Güvercinler gibi bağrışıyoruz adalet için/ Ama kimse duymuyor bizi./ Ve karanlıkta, ışığı bekliyoruz./ Ey sen, sevginin gücüyle taşan nehir/ Bize doğru gel/ Bize doğru gel” diyor ‘Güvercinin Ruhu’ şiirinde Füruğ Ferruhzad.

Gazze’yi, Filistin’i unutmuyoruz değil mi?

#birey
#toplum
#Gökhan Özcan