Kitaplardan aldığımız en değerli şey nedir? Herkesin bu soruya farklı bir cevabı olabilir. Hatta ‘Bilgi’ cevabını verenlerin çoğunluğu teşkil edeceği söylenebilir. Ancak ben daha ziyade kitaplardan aldığımız en değerli şeyin ilham olduğunu düşünü-yorum. Bilgiyi alanlar, onu değerlen-direcek kapasiteye sahip değillerse pek bir şey kazanmış olmaya-caklardır. Ancak ilham öyle değil, kitaplardan ilham alabiliyor olmak zaten bir kapasiteye işaret eder. İlham alan zihin zaten alacağını en başta almıştır. Bu ilhamın yolunu açacağı pek çok fikir, pek çok duygu, pek çok hayal, o zihne kendiliğinden sökün eder. İlham veren kitaplar bu yüzden değerlidir, insana farklı pencereler açar, ufkunu genişletir, duygularına heyecan katar.
“Bir kitabı neye dayanarak değerlendiririz? Kokusuna göre, zira bir dolu kitabın üstüne okuma salonlarının veya masalarının o küf kokusu sinmiştir. Havasız, ışıksız odalar... Rafların arasına doğru düzgün nüfuz edemeyen hava bir de küfle, usul usul çürüyen kağıtların kokusuyla ve mürekkepteki kimyasal değişimle ağırlaşır. Buraların havası zehir yüklüdür. Bazı kitaplarsa ferah havayı solur; dışarının zindeleştiren havasını, ulu dağların rüzgarını, göğe uzanan sarp kayalıkların zangırdatan buz gibi soluğunu ya da çamların arasından geçen Güney yollarının taze ve serin sabah esintisini. Bu kitaplar nefes alır. Mağrur, ölü bir bilgeliğe bulanıp ağırlaşmamışlardır” diyor ‘Yürümenin Felsefesi’ kitabında Frederic Gros.
Hayatı tecrübe ederken her birimizin zihninde farklı fikirler oluşur. Her birimizin duyumsama kabiliyeti bir diğerinden farklıdır. Bunlar, yeryüzünde bugün ve geçmişte yaşamış her bir insan için kendi biricikliğinden doğan müstesna, kendine özgü ve bu sebeple paha biçilemez olan değerlerdir. Özellikle edebiyat, bu farklı anlama ve hissetme kapasitelerini diğer insanlara açar. Bunlar, tabiatları gereği bizim anlayabildiğimiz ve hissedebildiğimizden farklı düşünce ve duygulardır. Hepimize kendi anlama ve hissetme imkanlarımızdan, insani kapasitemizden daha fazlasına ulaşma imkanı verir. Kendi bakış açımızın dışında başka bakış açıları kazanırız. Bir insanın, kendi hayat tecrübesi içinde birden fazla insan olma fırsatını yakalaması anlamına gelir bu. Üstünde çok durmadığımız bir şey bu ama düşününce, çok müthiş bir imkan değil mi?
Sevgili Kadir Daniş’in yazarlıktaki seyrini izlemeyenler çok utandıkları için ileride bunu hiç kimseye söyleyemeyecekler. Belki kurtarıcı bir doz olur diye ‘Birkaç Ölüm Sonra’dan buraya birkaç satır can acıtıcı güzellik bırakayım: “Ne var ki evden keyifli bir maceraya, hayatın ortasına atılmak, dünyayı görmek için çıktığım günden iki sene, yedi ay, on üç gün sonra, ondan da sıkıldım! Anladım hayatın nasıl bir şey, dünyanın nasıl bir yer olduğunu, okey, gezdik gördük, her yerde aynı terane, insanlar var, üzerinde gezindikleri toprak var, insanlar bu toprağın üstünde yaşadıklarını sanıyorlar, ama yanılgı bu, yalnız ayakları toprağa basıyor, geri kalan bütün azaları girift bir sosyal ilişkiler ağı içerisinde; alengirli bir kültürel inşalar şebekesinin, labirentimsi, yün yumağı gibi karışık bir toplumsal bağlamın içinde yaşıyorlar aslında, dünya derken de farkında olmaksızın Arz’ı değil, toplumsallıklarını kastediyorlar, içinde yüzdükleri küre, kendilerini kuşatmış fanus bu, anladık.”
“Bir kitabı bitirdiğimizde, başladığımız yerden başka bir yerde değilsek,” dedi beyaz saçlı adam, “vaktimize yazık olmuştur!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.