Seçimler bitti ancak muhalefet tabanı, özellikle de CHP ’li ve İYİ Partili gençler, sosyal medyaya yansıyan tepkilerine bakılırsa bir noktada takılıp kalmışlar. Kemal Kılıçdaroğlu yerine neden Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş tercih edilmedi? Bu soru aslında yeni değil. Dönelim ocak ayına… Altılı masanın “ Yıpranmasın ” diye adını gizli tuttuğu ortak adayın aslında Kemal Kılıçdaroğlu olduğu netleşince, büyük bir hayal kırıklığı oluşmuştu. Kılıçdaroğlu’na yönelik, “ Aday olma !” paylaşımları, pankartlar,
Seçimler bitti ancak muhalefet tabanı, özellikle de
CHP
’li ve
İYİ Partili
gençler, sosyal medyaya yansıyan tepkilerine bakılırsa bir noktada takılıp kalmışlar.
Kemal Kılıçdaroğlu
yerine neden
Ekrem İmamoğlu
veya
Mansur Yavaş
tercih edilmedi? Bu soru aslında yeni değil. Dönelim ocak ayına… Altılı masanın “
Yıpranmasın
” diye adını gizli tuttuğu ortak adayın aslında Kemal Kılıçdaroğlu olduğu netleşince, büyük bir
hayal kırıklığı
oluşmuştu.
Kılıçdaroğlu’na yönelik, “
Aday olma
!” paylaşımları, pankartlar, sloganlar ve CHP Genel Merkezi
önündeki münferit eylemler yapılsa da bu seslere pek kulak verilmedi.
Gençlerin, tabanın, sosyal medyanın, en önemlisi de en büyük ittifak ortağı
Meral Akşener
’in dillendirdiği “
kazanamayacak aday
” korkusunu Kemal Kılıçdaroğlu ve de çevresindekiler görmemiş olabilir mi? Anlaşılan böyle bir "tehlikeyi" hissetmemişler bile. Yeri gelmişken bir konuda Kemal Bey’in hakkını teslim etmek gerekiyor. Masayı kurdu, uçtan uca farklı fikirlerdeki liderleri etrafında topladı ve
adaylığını ilân ettirecek zemini inşa etti.
Bu başlı başına bir başarıdır. Ancak aday olmak, ilân edilmek ve desteklenmek “
kazanmaya
” dönüşmedi. Kılıçdaroğlu 15 gün içinde bir değil, -genel seçimler dâhil- üç kez kaybetse de
koltuğunu bırakmamada kararlı.
Parti içinden sızan bilgilere göre Genel Başkanlığı garantiye almayı başardı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu, kazanacağına
kimlerin inandırdığı
önemli. İki örnek vereceğim. Biri seçimden hemen sonra Demokrat Parti Genel Başkanı
Gültekin Uysa
l’ın sıcağı sıcağına yaptığı şu açıklama:
“Bu, ‘
Seçim kazandık
’ diyenlerin kaybettiği,
kaybettiği zannedilen Millet İttifakı
ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun
kazandığı
bir seçimdir. Elbet bir gün tarih hükmünü icra edecektir.”
Özeleştiri beklerken böyle üste çıkmayı, başarısızlığı savunmayı
gerçek bir CHP’li, solcu gibi solcu asla yapmaz.
Yaptırmazlar. Ortada çifte hezimet varken, üzerine
edebiyat parçalayıp “Kazandık” demek için eski Merkez Sağcı bir siyasetçi olmak gerekiyor zaten.
Kılıçdaroğlu’nun, AK Parti ve Erdoğan seçmeninden kendisine oy taşımaları için "partisine kattığı"
Saadet Partisi
’nin rolü adaylık sürecinde çok önemliydi. Kılıçdaroğlu’nun ismi, Akşener’in masayı terk etme krizine rağmen Saadet Partisi Genel Merkezi’nde ilân edilmiş ve
Temel Karamollaoğlu
konuşmasında
Berat Kandili
günü olduğuna vurgu yapma gereği dahi duymuştu. Bu arada Kılıçdaroğlu’nun dev posterinin CHP dışında asıldığı tek parti binası da Saadet Partisi'nin olmuştu.
Tam burada
30 Aralık gününe gitmek gerekiyor.
Temel Karamollaoğlu verdiği bir röportajda, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a çok net karşı çıkarak adayın neden Kemal Kılıçdaroğlu olması gerektiğini şöyle temellendirmişti:
“İmamoğlu’nu ya da Yavaş’ı istiyoruz, onlardan biri aday olurlarsa mutlaka kazanır demek cahilce bir iddia.
Erdoğan’ın politik birikimini mali imkânlarını yargıdaki imkânlarını hafife alıyorlar. E
rdoğan buldozer gibi ezip geçer.
”
Karamollaoğlu, hem oturduğu masayı hem de kamuoyunu
“o zaman Erdoğan kazanır”
tezi ikna etme yolunu seçti ve başarılı oldu. İmamoğlu ve Yavaş’ın önünü tıkayan, Meral Akşener’i bu yolda yalnızlaştıran da belli ki Karamollaoğlu'ydu. Masadaki kriz esnasında, Akşener’e “Y
eter artık sizden çektiğimiz
” şeklinde tepki gösterdiğini İYİ Parti’den servis edilen kulislerden okumuştuk.
Herkes biliyor ki Akşener ve İYİ Parti tabanı Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu isimlerinden birinin aday olmasını istiyordu. CHP’li gençler de benzer talep ve kaygıları dile getirdiler.
Ancak
Akşener dışında masadaki tüm liderler Kılıçdaroğlu’nun adaylığını peşinen desteklediler.
Tesadüf bu ya “adayımız Kılıçdaroğlu” diyen dört lider de
partilerini CHP listelerinden seçimlere soktular
ve Meclis’e girdiler. Yani muhalefetin kazananları oldular.
Kemal Kılıçdaroğlu ise iki kulvarda da kaybettiğini inkâr ediyor. Bu durumda
masanın tek kaybeden
i olarak Meral Akşener öne çıkıyor. Üstelik bugünleri görmesine, tüm itirazları etmesine, rest çekmesine, linç yemesine ve partisinin vekil sayısı bir sandalye de olsa artırmasına rağmen kaybeden. Akşener şimdi partisini kongreye götürecek ve belki de
koltuğunu devredecek.
İYİ Parti lideri, henüz adaylık tartışmaları yaşanırken çıktığı
FOX TV’de 14 Mayıs sonrasını işaret ederek
, yanlış adayla seçimlere girip kaybedilmesi halinde büyük bir hesaplaşma olacağı uyarısını yapmış ve şunun altının çizmişti: “
O bitmeyen rövanş ortaya konur
.”
Akşener’in seçim sürecinde maruz kaldıkları ve sineye çektikleri,
günlük politikanın normal seyrinde olmayacak gelişmelerdi.
Belki de hem bu birikmişliğin hesabını görmek hem de o hesaplaşmayı yapmak için aday olmayacak… Millet İttifakı’nın kaderi, geleceği ve masanın devrilip devrilmeyeceği Akşener’in ellerinde görünüyor. Seçimlerden önce “
Yolumuza sensiz devam ediyoruz
” diyenler aynı tavrı sanırım bugün alamazlar. İpler şimdi Akşener’in elinde. Bekleyip göreceğiz…
#Meral Akşener
#Altılı Masa
#Kemal Kılıçdaroğlu
#Ekrem İmamoğlu
#Mansur Yavaş
#Temel Karamollaoğlu
#Gültekin Uysal
#CHP
#İYİ Parti