Geçen hafta Sivas deplasmanında geri dönüş yaptı diye övgüler dizilen takımın, aslında “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” mesajını alamadığı ortayı çıktı. Fenerbahçe maçı kazanıldığında herkesin kağıt kalemi eline alıp hesaplar yaptığı günlerin ardından Sivasspor ve Kayserispor maçlarında kaybedilen puanlar belki travmaya neden olmaz ama sezonu bitirmeyi adeta kahır mektubuna çevirir. Maçı herkes izledi... İzledi de Trabzonspor ne oynadı, ne yaptı? Berat’ı savunma önüne koyup, önünü de Abdülkadir
Geçen hafta Sivas deplasmanında geri dönüş yaptı diye övgüler dizilen takımın, aslında “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” mesajını alamadığı ortayı çıktı. Fenerbahçe maçı kazanıldığında herkesin kağıt kalemi eline alıp hesaplar yaptığı günlerin ardından Sivasspor ve Kayserispor maçlarında kaybedilen puanlar belki travmaya neden olmaz ama sezonu bitirmeyi adeta kahır mektubuna çevirir.
Maçı herkes izledi... İzledi de Trabzonspor ne oynadı, ne yaptı? Berat’ı savunma önüne koyup, önünü de Abdülkadir Ömür ile şekillendirip, kenarlarda Visca ve Trezeguet’yi kullanmak ve Pepe’yi 8 numara oynatmaya çalışmak nereden çıktı?
Zaten pamuk ipliğiyle oynayan, büyük bir sakatlıktan yeni çıkmış bir futbolcudan hem Onachu’ya destek olup, hem de 8 numara pozisyonunda oynamasını beklemek hangi aklın ürünüdür. Sakatlıktan yeni çıkmış bu oyuncudan üst düzey mücadele ile adam ve alan paylaşımı yapmasını beklemenin sonucu da ortada.
Öğlen saatlerinde Başkan Ertuğrul Doğan’ın boğazı düğümlenerek değerlendirdiği ekonomik tabloyu yok sayarak halen daha transfer sarmalında beklenti içinde olan anlayışın, kendisini mevcuda yoğunlaştıramamasının sıkıntısı bir kez daha göründü. Geriden oyunu başlatmak için sürekli pas yapıp, ikinci bölgede vazgeçtik temaslı oyunu ve ikili sıkıştırmaları, ayakta bile duramayan bir takımdan bahsediyoruz. İstek var fakat buna karşın çaresizlik de var. Vazgeçtim coşkuyu, koca maç boyunca bir takım kaleye tek bir şut mu atar!.. Siz Onuachu’yu hücumda yalnız bırakıp, Visca ile Trezeguet’yi çizgiye mahkum edip, Pepe’yi farklı kullanıp, 1.60 boyundaki Abdülkadir Ömür’den 60 metrelik alanı kontrol etmesini beklerseniz gerçekleşmeyecek bir hayali kurmuş olursunuz.
Böyle bir anlayış güçlü oyun oynamaya izin vermez, vermedi de...
Oyunun boyunu uzatmanın paralelinde futbolcuların da birbirlerine uzaklığını hesaba kattığımız zaman bırakın pas bağlantılarını sağlıklı yapmayı, rakibin ikili sıkıştırmaları ve pas aralarını aşamazsınız.
Bir de anlamadığım; hadi oyun ve oyuncuyu değerlendirirken hiç süre almayan Umut Güneş ile az süre alan ve unutulmaya yüz tutmuş Teklic ve Kourbelis’i kurtarıcı olarak sahaya atmaktaki amaç neydi?
Bir de Bakasetas konusu var ki içler acısı. Türk bayrağına dönmekte imtina etmeyen, geçen sezon yabancı uyruklu oyuncular alacakları için FIFA’ya başvururken, Siopis ve Hamsik ile birlikte müracaat etmeyen bir futbolcunun paradan dolayı gitmek istediğine inanamıyorum. Bunun mutlaka başka bir nedeni vardır ve bunu da ancak Başkan Ertuğrul Doğan ve Abdullah Avcı bulmalıdır.
Trabzonspor artık gerçekleriyle yüzleşmeli. Öncelikle kabul edilmeli ki Abdullah Avcı, bu takım ile sezonu bitirmek zorunda, çünkü kongre salonundaki tablo ile soyunma odasındaki tablo aynı paralelde değil. Bir de şu taraftarı coşturmaya çalışma gayreti nereden çıktı. Takım taraftarı ile birlikte ortak sinerji üretirse coşar. Yoksa, öyle çığırtkanlıkla taraftarı ayağa kaldıramazsınız, sadece ceza ödersiniz… Gitmeye şartlanan oyuncunuz varsa satarsınız. Bir oyuncuyu değersizleştirerek satamazsınız, sadece arkasından parasını yollarsınız.Bu nedenle oyuncuyu değersizleştirerek pazarlayamazsınız, şayet pazarlayamayıp satamazsanız transfer için çok bahar beklersiniz.