ABD her yıl İsrail’e 3.8 Milyar Dolar koşulsuz askerî yardımda bulunuyor. ABD’de mevzuat dış yardımları koşullara bağlıyor, ancak İsrail bundan hep muaf tutuluyor. İsrail’in sınır tanımaz pervasızlığının sebebi, bu. ABD’de İsrail’e desteğin koşullara bağlanmasını istemek, “İsrail Lobisi”yle karşı karşıya gelmek demek. ABD’de siyasetçiler “İsrail Lobisi ”nin en güçlü kanadı olan “ Amerikan- İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’ nde ( AIPAC )” sahneye almaya, en sadık İsrail destekçisi olduklarını göstermeye
ABD her yıl İsrail’e 3.8 Milyar Dolar koşulsuz askerî yardımda bulunuyor. ABD’de mevzuat dış yardımları koşullara bağlıyor, ancak İsrail bundan hep muaf tutuluyor. İsrail’in sınır tanımaz pervasızlığının sebebi, bu. ABD’de İsrail’e desteğin koşullara bağlanmasını istemek, “İsrail Lobisi”yle karşı karşıya gelmek demek. ABD’de siyasetçiler “İsrail
”nin en güçlü kanadı olan “
Amerikan- İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’
nde (
)” sahneye almaya, en sadık İsrail destekçisi olduklarını göstermeye pek önem verirler. “AIPAC”ın eski başkanlarından
2005’de bir öğle yemeğinde gazeteci
, “
Bu peçeteyi görüyor musun? 24 saat içinde bu peçeteye 70 senatörün imzasını atabiliriz
” demişti. Bu rakam 100 üyeli Senato’da bir tasarının kolayca geçmesini veya geçmemesini sağlayacak nitelikteydi.
Mevzu “AIPAC”tan açılmışken hatırlatalım, ABD Senatosu’ndaki Demokrat Partili Çoğunluk Lideri
yanına Cumhuriyetçileri de alarak İsrail’e gitti. Tel Aviv’de yaptığı açıklamada Schumer ABD’nin İsrail’e daha fazla yardım yapması için girişimde bulunacağını vaat etti. Kendisi de Yahudi olan Schumer 2018’de AIPAC’taki konuşmasında şöyle demişti:
“Çok sayıda Filistinli ve Arap Orta Doğu’da bir Yahudi devleti istemiyor. Filistinlilerin görüşü basit: Avrupalılar Yahudiler’e soykırımla sonuçlanan kötü muamelede bulundular ve onlara tazminat olarak topraklarımızı verdiler. Tabii ki biz, orası bizim toprağımız diyoruz, Tevrat öyle diyor ama onlar Tevrat’a inanmıyorlar. Barış olmamasının sebebi de bu. Bu yüzden iyi günde, kötü günde İsrail’in yanında güçlü bir şekilde durmalıyız.”
Hemen belirtelim, ABD’de hem yeni kuşak Yahudiler, hem yeni kuşak Demokratlar arasında İsrail’e koşulsuz destek oranı giderek azalıyor. Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat Partili vekiller içerisindeki “İlericiler Grubu” İsrail’e desteğin koşullara bağlanması ve Filistinlilerin meşru haklarının yerine getirilmesi konusunda daha fazla ses çıkarıyor. Geçen hafta “İlericiler Grubu”ndan 55 vekil, ABD Başkanı
ve Dış İşleri Bakanı
mektup göndererek İsrail’in Gazze’de uluslararası hukuku ihlâl etmesine izin verilmemesini istedi.
Mektup belirli bir etki yapmış olmalı. Biden “
” kanalının “
” programında sivillerin Gazze’den çıkması, gıda, su gibi temel ihtiyaç malzemelerinin ulaştırılması için insani koridor açılmasını desteklediğini söyledi. İsrail’in Gazze’yi işgal etmesinin büyük bir hata olacağını belirten Biden, “
Filistin devletine giden bir yol bulunması gerekiyor”
diye konuştu.
İsrail’e emsalsiz yardımın İsrail’i dizginlemek için kullanılması gerektiğini savunan ABD Başkanları da oldu tabii. Biden Yönetimi İsrail’e destek için Doğu Akdeniz’e uçak gemileri gönderme kararı almıştı. Bu kararın ABD ve Batı’nın yeni bir Haçlı Seferi’nin ilk adımları olup olmadığına dair kuşkuları harekete geçirdiği bir vakıa, ama anlatmak istediğim konu başka.
ABD’nin Doğu Akdeniz’e sevk ettiği iki uçak gemisi “
Gerald Ford” ve “Dwight D. Eisenhower”
isimlerini taşıyor. Acaba bu isimler İsrail’de tarihî hafızayı canlandırmış olabilir mi? Siyonistler tarafından pek sevilmeyen bu iki ABD Başkanı İsrail’e koşulsuz desteğin karşılığını görmek istemiştiler. İsrail 1956’da İngiltere ve Fransa ile birlikte Mısır’a saldırdı. İsrail Mısır’ın bazı topraklarını ilhâk etmeyi düşünüyordu. Eisenhower İsrail derhal geri çekilmediği takdirde tüm yardımları kesmekle tehdit etti. Bunun üzerine, İsrail hızlıca Mısır’ı terk etmeye başladı.
1975’teyse ABD, İsrail’in 1967’de ele geçirdiği Sina’dan kısmen çekilmesini istemişti. Bu talebin reddedilmesi üzerine ABD Başkanı Ford, İsrail’le ilişkileri yeniden değerlendireceğini duyurdu. Çekilme tamamlanana kadar yeni bir askeri ve ekonomik yardım da söz konusu olmayacaktı. Ford’un kararlı tutumu sebebiyle İsrail Sina’dan kısmen çekilmek zorunda kaldı.
Ford, İsrail’in çözüm tanımazlığının arkasında durmasının ABD’yi dünyanın geri kalanından izole edeceğini düşünüyordu. Öte yandan Ford ABD’nin İsrail ve Araplar arasında dürüst bir arabulucu olmasından yanaydı. Ne ki Ford, “İsrail
”nin, “
”ın Senato üzerindeki nüfuzu sebebiyle İsrail’e yönelik politika değişikliğini uygulamada tamamen başarılı olamadı.
Filistin sorununun çözülmesinin önündeki en büyük engel, ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek. Verdiğimiz örneklerse ABD yardımının şarta bağlanmasının işe yaradığını gösteriyor.
#İsrail
#ABD
#Joe Biden
#Abdullah Muradoğlu