Seferi namaz dinimizde en çok merak edilen konulardan bir tanesi. Peygamber Efendimizin yolculuklarında Medine’ye dönünceye kadar dört rekatlı namazları kısaltarak kıldığı, ramazan ayına rastlayan askeri amaçlı seferlerinde genellikle oruç tuttuğu, bazan orucunu ertelediği veya bozduğu, bu konuda serbest bıraktığı ashabına düşman ordusuna iyice yaklaşınca oruçlarını bozmalarını emrettiği hususunda tevatür derecesine ulaşmış rivayetler bulunmaktadır. İşte detaylar.
Eğer seferî emniyet içinde bir yerde konaklayıp yerleşmişse, namaz vakitlerine bağlı bulunan sünnetleri de kılar. Fakat, eğer korku ve kaçma durumunda ise, yani işi acele ve yolculuğuna devam etmek zorunda ise, sünnetleri kılmaz.
Yolculuk halinde kazaya kalan dört rekatlı namazlar, ister yolculuk (sefer) halinde, ister yolculuk sona erdikten sonra kaza edilsin, ikişer rekat olarak kaza edilirler. Aynı şekilde yolculuk hali dışında kazaya kalan bir namaz, yolculuk sırasında kaza edilmek istendiğinde dört rekat olarak kılınır.
Peygamber’in uygulamalarına dayanan fakihler, yolculukta dört rek‘atlı farz namazların ikişer rek‘at kılınmasının câiz olduğu hususunda icmâ etmişlerdir.
Fakihlerin büyük çoğunluğu seferî kimsenin oruç tutabileceği kanaatindedir; ancak yolcunun oruç tutmasının mı yoksa tutmamasının mı daha faziletli olduğu, geceden oruca niyet eden kimsenin sefere çıkması vb. hususlarda olayın özelliğine göre farklı ictihadlar vardır
Yolcu cuma namazıyla mükellef değildir, ancak kılarsa o günün öğle namazı yerine geçer. Zührî ve İbrâhim en-Nehaî gibi bazı fakihlere göre yolcu cuma namazının kılındığı yerde konakladığı sürece cuma namazını kılmakla yükümlüdür, seyir halinde ise yükümlü değildir.
Hanefîler’in dışındaki üç mezhebe göre yolculukta öğle ile ikindi ve akşamla yatsı namazları birleştirilerek aynı vakit içinde kılınabilir. Ancak Şâfiî ve Hanbelî fakihlerinin çoğunluğu sadece uzun yolculukta namazların cemedilebileceği kanaatindedir.
Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre mukim mestler üzerine bir gün bir gece, yolcu ise üç gün üç gece meshedebilir. Mâlikîler’e göre ise mestler üzerine meshin belirli bir süresi yoktur; kişi, ister mukim ister seferî olsun ayağından çıkarmadığı veya cünüp olmadığı sürece mestleri üzerine meshedebilir.
Mâide sûresinin 6. âyetinde -başka bazı durumlar yanında- yolculuk halinde su bulunamadığı takdirde teyemmüm edilmesi emredilmiş ve bu durumda teyemmümün hem abdest hem gusül yerine geçen bir hükmî temizlik olacağı belirtilmiştir. Ancak burada yolculuğun özel olarak zikredilmesi sefer halinde su bulma zorluğuyla daha fazla karşılaşılması gerçeğiyle ilgili olduğundan bu hüküm yolculara mahsus olmayıp mukimler de su bulamadıkları veya suyu kullanma imkânı elde edemedikleri durumlarda teyemmüm edebilir.
Kurban kesmenin vâcip olduğu kanaatini taşıyan Hanefîler’e göre uzun yolculuk halinde -diğer yükümlülük şartlarını taşısa da- kişi kurban kesmekle mükellef olmayıp kendi tercihine bırakılmıştır. Diğer üç mezhepte ise mukim gibi yolcunun da kurban kesmesi sünnettir.
Son dönem fıkıh âlimleri bir gün içinde yapılabilecek yolculuğu ortalama altı saat olarak takdir ettiklerinden üç günlük yolculuk on sekiz saate tekabül etmektedir. Buna göre karada orta bir yürüyüşle ve denizde mutedil havada yelkenli gemiyle on sekiz saat sürecek bir mesafeyi kat eden kişi seferİ olur.
Bazı Hanefİ fakihleri ise üç günde kat edilebilecek mesafeyi uzunluk ölçüsüyle belirlemiş ve kendi beldelerinde en kısa, orta veya en uzun günlerde yapılan yolculuklarda katedilen mesafeyi ölçü alarak 15, 18 ve 21 fersah şeklinde ölçüler vermişlerdir.
Ancak mezhepte 18 fersah ölçüsü fetvâda esas alınacak görüş olarak kabul edilmiş, son dönem fıkıh âlimlerince de 18 fersahlık mesafenin orta bir yürüyüşle on sekiz saat süren mesafeye denk olduğu ifade edilmiştir. Seferîlik belirlenirken yolun yalnız gidiş mesafesi esas alınır, dönüş mesafesi hesaba dahil edilmez.
Yolculuk yapan kimse hızlı gider ve belirtilen mesafeyi kısa zamanda katederse yine yolcu sayılır.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre gerek karada gerekse denizde namazın kısaltılması, orucun ertelenmesi gibi ruhsat hükümlerinin devreye girebileceği yolculuğun asgari mesafesi 4 berîddir. 1 berîd 4 fersah, 1 fersah 3 mil olduğuna göre bu mesafe 48 mil eder.
Adı geçen mezheplerin temel dayanakları, “Ey Mekke halkı! Mekke’den Usfân’a kadar 4 berîdden daha az bir mesafede namazlarınızı kısaltmayın” anlamındaki rivayetle (Dârekutnî, I, 387) İbn Ömer ve İbn Abbas gibi sahâbîlerin uygulamalarıdır. 4 berîdlik mesafe orta bir yürüyüşle iki günde kat edilebilen bir mesafedir (buna iki merhale de denir). Bu süreye yeme, içme, uyuma, namaz kılma gibi zaruri ihtiyaç molaları dahildir.
Bu mesafe hızlı vasıtayla iki günden önce kat edilse bile yine seferîlik hükümleri sabit olur.
Evzâî ve İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî gibi fakihlere göre ise namazların kısaltılmasını ve orucun ertelenmesini mubah kılan yolculuk en az bir günlük mesafedir. Eski mesafe ölçüleri günümüz uzunluk ölçülerine çevrilince Hanefîler’in uzun seferin alt sınırı olarak takdir ettikleri 15 fersahlık mesafe yaklaşık 83, 18 fersahlık mesafe 99, diğer üç mezhebin takdir ettiği 16 fersahlık mesafe 88 kilometreye tekabül etmektedir.
Eskiden üç günde (on sekiz saatte) kat edilen ve yaklaşık 80-100 km. olan bir yolun günümüz hızlı ulaşım araçlarıyla kısa bir zamanda kat edilebildiği dikkate alındığında, çağımızda seferîlik belirlenirken süre kriterinin esas alınması halinde neredeyse artık seferîlik hükümlerinden istifadenin mümkün olmayacağına dikkat çekilir.
Bu sebeple çağdaş İslâm bilginlerinin çoğunluğu, bu iki kriterden mesafe ölçüsünün daha objektif ve uygulanabilir olduğu kanaatindedir. Seferi uzun ve kısa şeklinde bir ayrıma tâbi tutanlara göre kısa sefer uzun seferin alt sınırına ulaşmayan yolculuk olup kaynaklarda bunun alt sınırı için 1 mil, 1 fersah (3 mil), 1 berîd (12 mil) gibi farklı ölçüler verilmekle birlikte 1 milden aşağı olduğunu söyleyen fakihin bulunmadığı kaydedilmektedir (Bâcî, I, 262; Merdâvî, II, 318; Şevkânî, III, 234).
Peygamber efendimiz, Nisa sûresinin, (Yeryüzünde sefere çıkınca, namazı kısaltabilirsiniz!) mealindeki yüz birinci âyetini açıklamış, seferde namazlarını kısaltmış ve kısaltılmasını emretmiştir. Bu konudaki birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: