Gıdanın “Çağın en önemli stratejik maddesi, hatta silahı” olduğunun altını çizen Tarımsal Kalkınma Vakfı (TAK-VA) Genel Başkanı Mehmet Taşan, “Arazileri boş bırakıp üretim yapamazsak açlıkla karşı karşıya kalırız” dedi. Aynı zamanda ziraat yüksek mühendisi olan Taşan, koronavirüs salgını ile önemi daha da ortaya çıkan tarımda yapılabilecekleri Yeni Şafak’a anlattı.
Koronavirüs salgınından çıkarılacak çok önemli dersler var. Her şeyden önce bu salgınla birlikte ‘global dünya’ diye tabir edilen, sınırların kalktığı, bütün hayatımızın teknolojiye bağlandığı bir dönemde insanoğlunun görünmeyen bir virüs karşısında ne kadar aciz olduğu ortaya çıktı. Yetkililerin ‘bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ şeklindeki ifadelerinden de anlaşıldığı gibi insanların ve ülkelerin öncelikleri de tekrar şekillenecek. Özellikle gıda konusu dolayısıyla tarım daha da önem arz edecek. Gıda, çağımızın en önemli stratejik maddesi, hatta silahıdır. Bu krizde gördük ki sağlık, güvenlik gibi sektörlerin yanı sıra gıda ve tarım da o kadar önem arz etmektedir.
Tarım 7/24 çalışılan bir faaliyet alanıdır. Tatili, izini yoktur. Salgın hastalıklar ortaya çıktığı zaman uzmanların ilk önerileri ilaç var ise onu kullanmak, hemen arkasından yeterli ve dengeli beslenmektir. Günümüzdeki sorunların başında açlık, yetersiz beslenme ve susuzluk gelmektedir. Salgın hastalıkların yayılması ile dünyadaki ülkeler tarım ürünleri ihracatını durdurmakta ve kendi kaynaklarına dönmek zorunda kalmaktadır. Türkiye tarımsal üretim yönünden kendi ihtiyaçlarını önemli ölçüde karşılayan dünyadaki ender ülkelerden birisidir. Ülkemiz yaklaşık 12 bin bitki türü ile dünyadaki en zengin gen kaynaklarına sahiptir. Bunlardan yaklaşık 4 bin bitki türü yalnız Türkiye’de yetişen endemik bitkilerdir. Ülkemiz iklim, toprak, topografyanın uygunluğu ve yaklaşık 24 milyon hektar tarım arazisi ve 14 milyon hektar mera ve 22 milyon hektar ormanı varlığı ile kendine yeterli tarımsal ürünleri üretebilecek potansiyele sahiptir.
Tarım arazilerinin yaklaşık 4,5 milyon hektarı sulama yapılamaması nedeni ile her yıl nadasa bırakılmaktadır. Bu miktara yakın halen işlenmeyen boş hazine arazileri vardır. Basınçlı sulama sistemleri ile sulanan alan 5-6 milyon hektar artırılabilir. Sulama ile verim ve verimlilik 2 kat artmaktadır. Bu durumda ülkemizin bitkisel yönden sorunları en azından orta vadeli çözülmüş olur. Bulaşıcı hastalığın görüldüğü bu dönemde üreticilerin arazilerini boş bırakmamak için, öncelikle arazilerini kendileri işleyebilecek olan çiftçileri belirleyerek bunların tarımsal üretim yapmalarını sağlamak, arazilerini işlemekte sıkıntı çeken yaşlı üreticilerin yerlerini ve ekilmeyen boş hazine arazilerini özel tarımsal şirketler kurdurarak toplu işleme yaptırmak ya da bu şirketlerin yerine belirli alt yapıları ve alet ekipman varlığı olan TİGEM, Tarım Kredi Kooperatifleri, tarımsal üretim kooperatifleri, tarım satış kooperatif birliklerine (TARİŞ, ANTBİRLİK, TRAKYA BİRLİK, KARADENİZ BİRLİK, PANKO BİRLİK) ekim, dikim ve bakım işlerini geçici olarak yaptırmak gerekir. Aksi halde arazileri boş bırakıp üretim yapamasak açlıkla karşı karşıya kalırız.
Halen hazinenin elinde bulunan ve çoğu zaman işlenmeyen yaklaşık 2,5-3 milyon hektar civarındaki boş arazileri de sulu tarıma açarak işlemeliyiz.
Gerek hazineye ait, gerekse özel mülkiyete ait boş arazilerin işlenerek tarıma kazandırılması konusunda 2016-2017 yıllarında Tarım Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı projenin hukuki sorunların da aşılmasıyla revize edilerek hayata geçirilmesi gerekir. Tarımsal arazileri boş bırakmamak için onu verimli ve karlı hale getirmek zorundayız. Bunun için tarımsal ürün pazarlarını çeşitlendirmek ve ürünleri değeri fiyatından kolay satabilir hale getirmek, genç ve eğitimli tarımsal işletmecileri tarımsal üretime kazandırmak, halen yaş ortalaması 57 civarında olan çiftçilerin yanına genç çiftçileri, kamuda ve özel sektörde iş bulamayan mühendis, veteriner, tekniker ve teknisyenlere tarımsal işletme kurdurarak üretim yapmaya teşvik etmek, yeterince sulamak gerekmektedir. Genç ve eğitimli tarımsal işletmecileri tarımsal üretime kazandırmak için bakanlıkça yürütülen genç çiftçi projesi geliştirilmelidir. Projeye, kamuda ve özel sektörde iş bulamayan mühendis (ziraat, gıda, su ürünleri, orman, endüstri mühendisleri), veteriner, tekniker ve teknisyenleri de dahil ederek ilave destekler verilmelidir. Böylece halen yaş ortalaması 57 civarında olan çiftçilerin hem eğitim seviyeleri yükseltilmiş hem de yaş düzeyi gençleştirilmiş olur.
Ülkemizde yerli ıslahçılarımız tarafından ıslah edilerek tescil ettirilen çeşit sayısı 11 bin 130. Bunların 7 bin 941’i milli çeşit listesine alınmış ve bunların da bin 61 adedi koruma altındadır. Başka hiçbir ülke izinsiz kullanamaz. Son yıllarda uygulanan destekleme politikaları ile tohumluk üretimimiz 1 milyon 59 bin tona yükselmiştir. İhracatımız 136,2 milyon dolar olmuştur. İthalatımız ise 185,5 milyon dolar olmuştur. Tohumculukta ülkemiz son 18 yılda çok önemli atılımlar yapmıştır. Hedef 2023 yılında ihracatta ithalatı daha da geçmek ve yerli tohumluk üretimini 1miyon 600 bin tonlara ulaştırmaktır. Hububat, baklagiller, çeltik, mısır, ayçiçeği, pamuk, şeker pancarı tohumluk üretiminde kendimize yeterliyiz ve ihracat yapıyoruz. Hibrit sebze tohumluğu üretiminde yüzde 60’ a ulaştık, meyve fidanı ve çilek fidesi üretiminde kendimize yeterliyiz.Ülkemizde yerli ıslahçılarımız tarafından ıslah edilerek tescil ettirilen çeşit sayısı 11 bin 130. Bunların 7 bin 941’i milli çeşit listesine alınmış ve bunların da bin 61 adedi koruma altındadır. Başka hiçbir ülke izinsiz kullanamaz. Son yıllarda uygulanan destekleme politikaları ile tohumluk üretimimiz 1 milyon 59 bin tona yükselmiştir. İhracatımız 136,2 milyon dolar olmuştur.
İthalatımız ise 185,5 milyon dolar olmuştur. Tohumculukta ülkemiz son 18 yılda çok önemli atılımlar yapmıştır. Hedef 2023 yılında ihracatta ithalatı daha da geçmek ve yerli tohumluk üretimini 1miyon 600 bin tonlara ulaştırmaktır. Hububat, baklagiller, çeltik, mısır, ayçiçeği, pamuk, şeker pancarı tohumluk üretiminde kendimize yeterliyiz ve ihracat yapıyoruz. Hibrit sebze tohumluğu üretiminde yüzde 60’ a ulaştık, meyve fidanı ve çilek fidesi üretiminde kendimize yeterliyiz.