Bilim Kurulu, Türkiye'nin koronavirüs ile mücadelesindeki son durumu masaya yatırdı. Toplantı sonrasında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca kameraların karşısına geçti.
"Bu mücadelede iyimserlerin, küçük zorluklardan yılmayanların, başkalarının sağlığını kendi sağlığı gibi gözetip kollayan özverili insanların mücadelesidir. Emek verenleri, sağlık camiamız adına kutluyorum. Günün sonunda kazanacak olan iyiliktir.
Salgın insanlığın gündemindeki ciddiyetini koruyor. Dünya genelinde toplam vaka 10,5 milyon, can kaybının 510 bini aştığı bildirilmiştir. Toplam vaka sayılarında gerileme yerine zaman zaman hayal kırıklığına yol açan artışlar olmaktadır.
Zaman kazanmak için kısıtlarla elde edilen sonuçlar bir mücadele üstünlüğü sağlamamıştır. Asıl olan hayatın içinde elde edilecek sonuçtur. Başarının yeni kıstası budur.
Türkiye 83 milyon nüfusuyla süreç içinde tüm dünyada takdir toplamıştır. İnsan sağlığının hak ettiği kıymeti gördüğünü ortaya koymuştur. Dünyaya örnek olan başarıyı kaldığımız yerden sürdürmeliyiz.
Yeni vaka sayılarımızda 1000'in altına inme başarısından sonra yakın dönemdeki artışlarla bazı tedirginlikler yaşamaya başladık. Vaka sayılarındaki artışlar kolaylıkla kontrol altına alınabilecek artışlardır. Riske karşı alınabilecek tedbirler uyulması çoğu kere kolay olan tedbirlerdir.
Yapmamız gereken tedbire uygun seçenekleri aramaktır. Salgınla mücadele bizlerden imkansız olanı istemiyor. Virüs gerçeğini dikkate alarak hayatımıza elden geldiğince düzen vermemizi gerektiriyor.
Hekimlerimizin, sağlık personelimizin özverisinden pek çok kez bahsettik. Onlar bu süreçte hayat kurtaran kahramanlar olarak görev aldılar. Şimdi ortaklara, yardımcılara ihtiyaçları var.
Kurallara uyum gösteren herkes bugünün şartlarında hayat kurtaran kahramanlardan biridir. Güvence altına alınacak hayatlardan birisi de kendi hayatımızdır. Bu salgının sağlığımızı tehdit ettiği ne kadar doğruysa kişisel hürriyetimizi bir ölçüde sınırlandırdığı da aynı şekilde doğrudur.
Tedbirlere birlikte uyarsak hürriyet alanımızı genişletiriz. Salgını bir sağlık sorunu olmakla sınırlandırırız. Uymazsak vaka sayıların artması, virüse yakalanma endişesinin büyümesi ortak hayatımızı geriletecektir.
Virüsler ve tedbirler konusunda yanlış bilinen bazı noktalar var. Virüsün yayılma hızının azaldığı düşüncesi yanıltıcıdır. Hasta etme gücünün zayıfladığı yönündeki düşünce bilimsel dayanaktan yoksundur. Bunlara itibar edilmesi birçoklarının hastalığa yakalanmasına, hastalığı başkalarına bulaştırmasına neden olmaktadır.
Bilim Kurulumuzca doğrulanmadıkça bu tip haberlere itibar etmeyin. Umutlarınızı kesinleşmemiş bilgilerle yıpratmayın. Maske ve mesafe konusunda yanlış kanılar bulunmaktadır. Bu kurallar kendimizi ve karşımızdakini riskten korumamıza yarar.
Virüsü belirtisiz şekilde taşıyorsak bunu bilemeyiz. Virüsü haberimiz olmadan başkalarına bulaştırırız. Özellikle büyüklerimizi tehlikeye atmış oluruz.
Sosyal hayat içinde maske kullanmak, 'ben karşımdaki insana, bu hastalıkla mücadele eden topluma saygılıyım' demektir. Hastalığı geriletmek için sorumluluk alıyorum demektir. Maske mecburiyetinin getirildiği il sayımız 60'ın üzerindedir. Uygulama büyük destek bulmuştur düşünce olarak. Uyum ise aynı oranda değildir. Gerekli her durumda kullanılmamaktadır. Maske kullananların bir kısmının da kullanım koşullarında dikkatli olmadığı görülmektedir. Günlük maskeler ertesi gün koruyuculuk özelliklerini kaybetmektedirler, tekrar kullanılmamalıdırlar.
Tedbirlerden biri tek başına yeterli sayılmaktadır. Maskemizi takarak kazandığımız üstünlüğü mesafeden ödün vererek kaybetmemeliyiz.
Toplum Bilimleri Kurulumuz salgınla mücadelede olumlu yöndeki veya risk içermesi muhtemel mücadele gücünü arttırmaya yönelik analizler yürütüyor. Bu kurulda üzerinde durulan şu düşünce dikkat çekici olmuştur, tüm dünyadaki sonuçlarıyla izlenen salgın toplumumuzda dramatik etkiye yol açmıştır. Hayattaki değişme, izole bireysel yaşam bireysel gerilimi arttırmıştır.
Sağlığın bir bütün olduğunu hiçbir yönden ihmal edilemeyeceğini unutmamalıyız. Koronavirüsün hayatımızın tek konusu olmasına izin vermemeliyiz. Kendi ruhsal hayatımızı korumak gerektiğini bilmeliyiz.
Sağlığın bir bütün olduğunu hiçbir yönden ihmal edilemeyeceğini unutmamalıyız. Koronavirüsün hayatımızın tek konusu olmasına izin vermemeliyiz. Kendi ruhsal hayatımızı korumak gerektiğini bilmeliyiz.
Verdiğim illerin ayrıntılarını yarından itibaren bakanlığımızın web sitesinde bulabilirsiniz. Mecbur kalmadıkça toplu tören ve kutlamalardan uzak kalmalıyız. Düğün törenleri, hasta ziyaretleri, asker uğurlamaları ancak tedbirlere tavizsiz bir şekilde uyularak düzenlenebilir. Alışverişimizi kalabalık ortamlardan yapmak yerine başka seçenekler geliştirilmelidir. Tatil için kalabalıktan uzak yerler seçilmelidir.
Son bir ayda Kovid pozitif çıkan vakaların yaş ortalamasında düşüş eğilimi göze çarpıyor. En fazla vaka 25-45 arasında görülüyor. Hastalığı hafif atlatmak bahane olamaz. Virüsü bu yolla başka yakınına, annesine, babasına taşımış oluyor. Büyüklerimizi dün evde izole ederek korumayı başarmıştık. Sabırla, sebatla, kurallara uyarak bize destek oldular. Ancak bugün dünden daha fazla risk altındalar.
Hayatı eve sığdırdığımız, büyüklerimizi korumaya aldığımız avantajlarımızı koruyamıyoruz. Tedbirlere sıkı sıkıya uymak zorundayız. İçimizi acıtan her kontrolsüz davranış bir büyüğümüzün, bir yakınımızın hayatını kaybedecek kadar riskli olabilir.
Büyüklerimize duyduğumuz sevgi ve saygımızı onları korumakla, onları riske atacak her türlü davranıştan uzak durmakla gösterelim. Tehdidin karşısına tedbiri koyalım.
Bugünkü vaka sıyımız 1192, vefat edenlerin sayısı 19, iyileşen hasta, 2311 yani vaka sayısından epey yüksek olduğunu görüyoruz. Toplam yoğun bakımdaki hasta sayımız 1035. Bugünkü test sayımız 52 bin 312.
Yarın Çin bildiğiniz gibi hem Dışişleri Bakanımız hem Kültür ve Turizm Bakanımız ve bakan yardımcımız Emine Hanım Almanya'ya gitmiş olacaklar. Özellikle Türkiye'de olan başarıyı dünya da biliyor biz de biliyoruz.
Tedaviyle ilgili bizim bildiğiniz gibi Bilim Kurulumuzun baştan beri hekimlerimizin uyguladığı bir rehberimiz var. Erken dönemde uyguladığımız ilacımız var. Bunu dünyanın birçok ülkeleri de kullanmış oldu. Biz bu ilacı dünyadan farklı uyguladık. Bütün dünya daha çok geç dönemde, yoğun bakımda hatta entübe olan hastalarda kullandı.
Biz bu ilacı çok iyi bildiğimiz için hem romatizmal hem sıtma gibi durumlarda kullandığımız, yan etkilerini bildiğimiz ilaç. Bu ilacın erken dönemde kullanılmasının doğru olduğunu düşünüyoruz. Geç dönemde kullanılmasının bir faydası olmadığını bildiğimiz için erken dönemde uyguladık.
Bizim vaka serimizde sonuçları çıktı. Önümüzdeki günler bu konudaki yayınlar gönderilmiş. Elde ettiğimiz sonuç erken dönemde bu ilacın faydalı olduğu. Almanya ise bu ilacın zorunlu olarak her hastaya uygulanmamasını daha çok önemsiyor. Yan etkilerinin özellikle kalp üzerinde olacağı kaygısı var. Zaten biz hastalarımıza kardiyo sorunu varsa kullanmıyoruz bu ilacı. Bu anlamda bizim hastanın izni dışında bir tedaviyi uygulamak gibi bir zorunluluğumuz yok.
Almanya bu anlamda kendi tedavi protokolleriyle ilgili bize açar, Alman vatandaşlarına uygulanmasına talep ederse yardımcı oluruz. Bakan arkadaşımızın Almanya'da bir sunumu olacak. Bu sunumdan sonra kaygının ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Daha okulların açılmasına zamanımız var. Bilim Kurulu'nda bu konu gelmemiş oldu. Bu konuyu salgının seyri belirler. Okulların açılmasına yakın dönemde Bilim Kurulu rakamların seyrine göre tartışılır, alınması gereken öneri anlamında bir yaklaşım olursa paylaşmış oluruz. Şu dönemde okulların açılmamasına yönelik bir yaklaşımımız olmadı. Her ihtimale karşı dijital ortamda dijital eğitimi yapmak noktasında zaten hazırlık yaptıklarını biliyoruz. Bu anlamda farklı seyir söz konusu olursa Bilim Kurulu'nun önerisi olur, onu da paylaşmış oluruz.
Büyüklerimizle ilgili özellikle bu kısıtlamanın devam etmesi gerektiğini Bilim Kurulu öneri olarak söylüyor. Çünkü demin de bahsettiğim ve de vermeye çalıştığım özellikle vefat edenlerin, yoğun bakım ve entübe olan hasta sayımızın yaş ortalamasının giderek arttığını görüyoruz.
Şu dönemde normalleşmeyle birlikte gençlerin de serbestliğiyle bu virüsü belirtisiz taşıdığını, yaşlılarımız için daha büyük risk taşıdığını görüyoruz. Bu kısıtlamanın devamından yanayız. Düğünlerle ilgili bir genelge yayınlandı. Takı takılmaması, sayının dörtte bire kadar düşürülmesi, oyun ve benzeri gibi etkinliklerin yapılmaması, yani kurallara bağlandı. Bu kurallara bağlanan düğünü vatandaşımızın kurallar çerçevesinde yapıyor olması önemli. En çok bulaşıcılığın bu tür bir araya gelmelerle olduğunu biliyoruz. Genelge doğrultusunda kurallara uyarak düğün ve etkinlikleri yapmamız gerekiyor.
Toplam 153 bin kişi üzerinde bu çalışma yapılıyor. Çalışmanın yapıldığı kişi 132 bine ulaştı. Bu sayının artışıyla birlikte toplam pozitiflik oranı, yani taşıyıcılık oranı yüzde 0.24. Bununla birlikte biz antikor taraması da yapıyoruz aynı kişilere. Koruyuculuk yüzde 0.81. Bu 132 bin kişide olan son durum. 153 binle ilgili bu çalışma haftaya bitmiş olur. Buradan anladığımız, geçen hafta yüzde 0.27 idi şu an 0.24'e düşmüş oldu. Taşıyıcılığın ve koruyuculuğun yüksek olmadığını, yüzde 1'in yüzde 60-65 oranını bulmak için söylemiştim. İllerle ilgili haftaya görmüş olacağız.
Bizim şu an Avrupa'nın yapmaya çalıştığıyla bizim vatandaşa uyguladığımız yaklaşımın daha öte, ileri bir noktada olduğunu söylemek istiyorum. Avrupa sadece hastanelerine, sağlık kuruluşlarına solunum sıkıntısı veya semptomu olan hasta grubuna taramayı yapıyor.
Avrupa bizde olduğu gibi havaalanlarında, sınır kapılarında, askerimizin celp dönemleri dahil olmak üzere OSB'ler dahil olmak üzere birçok alanda taramaları yapıyoruz. Avrupa'nın benzer taramalarını yapmadığını görüyoruz. Avrupa'nın yaptığı test sayılarının altında olmadığımızı, ölüm oranında Avrupa ülkelerinin hepsinin altında olduğunu biliyoruz. Bu anlamda şeffaf olmaya gayret gösteriyoruz, günlük verileri paylaşıyoruz. Bütün vatandaşlarımızın tedavilerini ücretsiz yapıyoruz, Avrupa'da olduğu gibi hastane yükümüzün olmadığını söylüyoruz.
Bu dönemde özellikle sayıların istediğimiz düzeye inmemiş olmasıyla, kongrelerin biraz daha ötelenmesini ve önümüzdeki haftalar bu seyrin daha yakın takip edilmesini buna göre kongrelerin nasıl yapılması gerektiğine dair bir çalışma yapılacaktır.
Çin'de domuz gribi soyundan olduğu bilinen, insana bulaşma potansiyeli olduğu söylenen bir virüsten bahsediliyor. Bu virüsün insandan insana geçtiği yönünde bir bilgi var. Ama mutasyonla insandan insana geçme potansiyeli olduğu biliniyor. Çin'le bilim kurulumuz bilgi alışverişinde bulunuyor. Farklı bir durum söz konusu olursa bunu açıklamış oluruz. Domuz gribi olarak adlandırılan, insana bulaştığı ortaya konan ama insandan insana bulaştığı daha bilinmeyen bir virüsten bahsediyoruz ve yakından takip ediyoruz."