Medicana'dan yapılan açıklamaya göre, Çit, koronavirüsün akciğerlerde kalıcı hasar bırakıp bırakmadığına ilişkin bilgiler verdi.
İlk kez 2019 yılının sonlarında Çin'in Hubei eyaletine bağlı Vuhan şehrinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün üç ay içinde tüm dünyaya yayıldığını aktaran Çit, virüsün oluşturduğu hastalık hakkında hala pek çok şeyin hala bilinmiyor olmasına karşılık bu konuda yapılan araştırmaların suratle arttığını kaydetti.
Çit şu bilgileri verdi:
ACE/2 olarak adlandırılan proteine bağlanan coronavirüs, bu yolla çoğalmaya başlar. Farklı bir deyişle koronavirüs, sağlıklı bir hücreyi parçalayarak çoğalır ve bu işlem sürekli tekrarlanarak devam eder. Akciğerlerde çoğalan virüs, insanlarda kuru öksürük ve ateş gibi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur.
Dr. Çit, koronavirüsün ACE/2 proteinin normal işlevini yerine getirmesini engellediğini ve buna bağlı olarak dolaşım sisteminde bulunan suyun akciğerin içine geçtiğini ifade ederek, " Vücutta ACE/2 proteini en fazla akciğer, kalp ve böbreklerde bulunur. Proteinin tutulumu nedeniyle işlevini yerine getirememesi, bu organlarda probleme yol açar. Akciğer, bundan en fazla etkilenen organdır." bilgilerini verdi.
Bazı kişilerde belirti göstermeden seyreden (subklinik) Kovid-19'un yaşlı ve kronik hastalığı olan kişilerde ölüme neden olabildiğini aktaran Çit, şunları kaydetti:
"Akciğerlere yerleşen koronavirüs, bu bölgede sağlıklı hücreleri parçalayarak çoğalır. Akciğerde su toplanmasını ve iltihap oluşumunu engelleyen ACE/2 proteininin koronavirüs tarafından bağlanması sonucunda kişinin dolaşım sisteminde bulunan su, akciğerlere geçer. Akciğerlere hava yerine su girmesiyle ağır bir pnömoni ya da halk arasında bilinen adıyla zatürre tablosuna yol açan Kovid-19, aynı zamanda akciğerlerde iltihap birikimine de neden olur.
Hava keseciklerinin iltihaplanması ve akciğerlerin inflamatuar materyalle dolması sonucunda kan dolaşımına yeterince oksijen sağlanamaz. Bu da hayati öneme sahip doku ve organların karbonmonoksitten kurtulmasını engelleyerek vücudun iflas etmesine yol açar. Kovid-19 pnömonisi olarak da tanımlanan hastalıkla mücadelede, akciğerler normal işlevini kazanana kadar oksijen seviyesinin korunması hayati öneme sahiptir. Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, hastalıkla mücadelede bu yüzden son derece önemlidir."
Murtaza Çit, ACE/2 proteinin tutulumuyla ağır pnömoniye yol açan yeni tip koronavirüsün, tüm insanlar için olduğu gibi bilim dünyası için de oldukça yeni olduğunu belirtti.
Hastalığın yarattığı etkinin, önleyici ve iyileştirici tedavi yöntemlerinin hala araştırılmaya devam ettiğini aktaran Çit, akciğerlerde oluşan hasarların kalıcılığıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
"Koronavirüsün oluşturduğu ağır pnömoni tablosunun hasta iyileştikten sonra akciğerlere kalıcı hasar bıraktığı yönünde çok küçük çapta yapılmış araştırmalar bulunsa da bu bilgi, koronavirüsün kesinlikle akciğerlerde kalıcı hasar bıraktığı anlamını taşımaz. Koronavirüsün kalıcı hasar bıraktığına ilişkin çalışma Hong Kong Hastanesi'nde yapılan bir çalışmaya dayanmaktadır. Kovid-19'dan tamamen iyileşen 12 kişi üzerinde yapılan çalışmada, akciğer kapasitelerinde azalma olduğu saptanan kişi sayısı 3'tür.
Şimdiden koronavirüsün akciğerler üzerinde kalıcı hasar bıraktığını söylemek, henüz yeterince bilimsel çalışma bulunmadığından ne doğru ne de yanlıştır. Bunu kesin olarak söyleyebilmek için daha fazla kişi üzerinde ayrıntılı çalışma yapılması gerekir."