Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının hemen başlarında harekete geçen ilaç firmaları rekor sayılabilecek hızda aşı çalışmalarına başladı.
Normal şartlarda bir aşının geliştirilmesi ve kullanıma hazır hale getirilmesi ortalama 10-15 yıl alırken gelişmiş yeni teknolojiler ve virüsün karakteristiği üzerine yapılan çalışmaların fazlalığı sayesinde koronavrüs salgının üzerinden bir yıl geçmeden ilk aşılar geçici onaylarını almaya başladı.
Türkiye'de geliştirilen aşılardan ilk klinik çalışmalara ulaşan aşı "inaktif" diye biliniyor. Peki inaktif aşı nedir?
"Ölü aşı" olarak da adlandırılan inaktif aşılar, farklı hastalıklar için uzun yıllardır Türkiye'de uygulanan ve uzun dönem güvenlilikleri bilinen aşılar olarak açıklanıyor.
Koruyuculuk, aşılamadan yaklaşık 2 hafta sonra gelişiyor ve grip mevsimi boyunca devam ediyor.
İnaktif aşı, uzun süredir kullanılan ve güvenilir bir metot. Çocuk felci ve bazı tip grip aşıları bu teknik kullanılarak üretildi. İnaktif aşılar ısı, kimyasallar ve radyasyon kullanılarak virüslerin kendilerini kopyalarak çoğalmalarını engellenmesi ile üretiliyor. Bu virüsler çoğalamasa da bağışıklık sistemini tetikleyebiliyor.
Bu aşının en büyük avantajları denenmiş ve güvenli olarak bilinen bir teknik olması ve bağışıklık sistemi zayıf insanlarda bile kullanılabiliyor olması.
En büyük dezanavtajı ise etkinliğinin düşük olması nedeniyle birden fazla doz kullanılmasının gerekliliği.
Çinli Sinovac tarafından geliştirilen ve Türkiye'de de ilk olarak kullanılacak aşı bu tekniğe dayanılarak üretildi.
Türkiye'nin Çin'den aşı almasıyla ilgili soru işaretlerine değinen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşıların menşeinden ziyade üretim yöntemi, güvenlik ve etkinliğine bakılması gerektiğini söylemişti.
Koca; "En güvenilir olan geleneksel yöntemle geliştirilen inaktif aşı türü. Bu, üretimi kolay olmayan, maliyeti yüksek bir aşıdır. İnaktif aşılar, farklı hastalıklar için uzun yıllardır ülkemizde uygulanmakta olan ve uzun dönem güvenlilikleri bilinen aşılardır. Diğer aşı, yani mRNA aşısı genetik yoldan etki eden ve daha kısa sürede üretilebilen bir aşıdır. İnsanlarda yeni uygulanan bir teknolojiyle hazırlanmaktadır. Çalışmalarda kısa dönem sonuçları başarılı olmuştur, orta ve uzun vadede sonuçları bilinmemektedir. Yurtdışından inaktif aşıyı özellikle tercih ettik." ifadelerini kullanmıştı.
Çin aşısı dışındaki aşılardan da getirileceğini duyuran Bakan Koca, "Ruhsatını almış bir aşı, başvuru sonrası Türkiye'de de test ve onaydan geçerse, eczaneden satışına izin verebiliriz. İnaktif aşı dışında uluslararası süreçlerden geçmiş diğer aşılara da erişim sağlanacak" ifadelerini kullandı.
TİTCK Laboratuvarları tarafından yapılacak incelemelerde aşının güvenilirlik testlerinin olumlu çıkması ve Faz 3 çalışmalarının erken sonuçlarının açıklanması gerekiyor.
Bunların ardından ortaya çıkacak veriler TİTCK tarafından değerlendirilecek ve Türkiye standartlarına uygun bulunduğu takdirde erken kullanım izni verilecek. Aşıların uygulanmasına bu aşamadan sonra geçilecek.
Bilim Kurulumuzca çeşitli nüfus grupları arasında enfeksiyon kapma, ölüm oranı, olumsuz toplumsal etki riski gibi unsurlar göz önüne alınarak genel öncelikler belirlenmektedir. Bu önceliklere göre aşılama çalışmalarının dört aşamada yürütülmesi planlanmaktadır.
-İlk aşamada sağlık çalışanları, 65 yaş üstü vatandaşlarımız ile yaşlı, engelli, koruma evlerinde kalanlar gibi toplu ve kalabalık yerlerde yaşayan yetişkinler aşılanacaktır.
-İkinci aşamada toplumun işleyişi için gerekli sektörlerde ve yüksek riskli ortamlarda bulunan ve kritik işlerde çalışan kişiler ile 50 yaş ve üzeri en az bir kronik hastalığı bulunan kişiler aşılanacaktır.
-Üçüncü aşama, 50 yaş altı en az bir kronik hastalığı bulunan vatandaşları, genç yetişkinleri, ilk iki grupta yer almayan sektör ve mesleklerde çalışanları kapsamaktadır.
-Dördüncü ve son aşamada ise ilk üç grubun dışında kalan tüm bireyler aşılanacaktır.