California Berkeley Üniversitesi, Milano Politeknik Üniversitesi ve Yeni Zelanda Massey Üniversitesinden bilim insanlarının iş birliği ile yürütülen çalışmada, Batı Avrupa’dan Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan bir bölgede at nalı yarasalarının doğal yaşam alanları incelendi.
Yarasaların doğal yaşam alanları ile bu bölgelerin kesiştiği alanları inceleyen araştırmacılar, başta insanlar olmak üzere diğer canlılara da bulaşması muhtemel hastalıkların yeni merkezi olabilecek noktaları tespit etti.
Yeni koronavirüs türleri için merkez olabilecek konumların çoğunun Çin’de bulunduğunu not eden araştırmacılar, Japonya ve Kuzey Filipinler’de orman bölünmeleri görülen bazı bölgelerin de risk altında olduğuna dikkat çekti.
Araştırmacılar ayrıca Tayland ve Hindiçin bölgesindeki besi hayvanı üretiminin artması halinde bu bölgelerin de merkez haline dönüşebileceği uyarısında bulundu.
Yoğun canlı hayvan üretiminin özellikle endişe verici olduğunun altını çizen bilim insanları, salgın hastalıklara karşı savunmasız olan, genetik olarak benzer ve genellikle bağışıklığı baskılanmış büyük hayvan popülasyonlarının bir arada bulunmasının büyük riskler doğurduğunu kaydetti.
D’Odorico, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) vahşi yaşamdan insanlara doğrudan geçişine dair izlerin takip edilmesi mümkün olmasa bile, arazi kullanımıyla ilgili değişikliklerin bu yarasaların varlığıyla bağlantılı olduğunun bilindiğini belirtti.
Dünya Kovid-19 salgınından ilk kez, Çin'in 31 Aralık 2019'da Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde "kaynağı bilinmeyen gizemli solunum yolu hastalığının" ortaya çıktığını Dünya Sağlık Örgütüne bildirmesiyle haberdar olmuştu.
Akciğer iltihaplanmasına yol açan hastalığa yarasalarda bulunan bir beta koronavirüsün mutasyona uğramış hali olduğu tahmin edilen, daha önce bilinmeyen türdeki bir koronavirüsün sebep olduğu anlaşılmıştı.