Namaz, İslam dininin temel ibadetlerinden biridir ve Müslümanlar için büyük bir bilgiye sahiptir. Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namazdan 27 derece daha fazla kabul edilir. Kadın, kadınlara namaz kıldırabilir mi? sorusunun yanıt merak ediliyor. Kadının, kadınlara namaz kıldırması mezheplere göre farklılık gösteriyor. Peki, Kadın kadına imamlık yapabilir mi? İşte Diyanetin yanıtı...
Peki kadın, kadınlara namaz kıldırabilir mi? İşte Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığının yanıtı:
- "Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre bir kadının, kadınlara namaz kıldırmasında hiçbir sakınca yoktur. Bu görüşte olanlar, Hz. Peygamberin (s.a.s.) Ümmü Varaka’ya kendi ev halkına namaz kıldırmasına izin vermesini(Ebû Dâvûd, Salât, 62; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VL, 255; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, I, 597)delil gösterirler.
- Hanefî mezhebine göre kadının, kadınlara namaz kıldırması caiz olmakla birlikte, mekruhtur(Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 207);Mâlikîlere göre ise caiz değildir(İbn Rüşd, Bidâye, I, 145; İbn Cüzey, el-Kavânîn, 156).
- Kadının kadınlara namaz kıldırması hâlinde, cemaatten öne geçmeyip, diğer kadınların hizasında/arasında durması gerekir(Abdürrezzâk, el-Musannef, III, 140-141; İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 37-38; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 305-306)."
Kadınlar erkeklere namaz kıldırabilir mi?
Kadının erkeklere namaz kıldırması, bütün mezheplere göre caiz değildir (İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/146); İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/576; Cezîrî, el-Mezâ- hibü’l-erbe'a, 1/372). Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Ümmü Varaka’ya kendi ev halkına namaz kıldırabileceği yönünde verdiği izin (Ebû Dâvûd, Salât, 62 [591]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 1/597 [1909]), sadece ona özel bir uygulama olarak değerlendirilmiştir. Diğer bazı yorumlara göre ise Hz. Peygamber’in (s.a.s.) bu izni, o evdeki veya mahalledeki kadınlara namaz kıldırabileceğini ifade etmektedir. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Dikkat edin! Hiçbir kadın erkeğe imam olmasın.” (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salavât, 78 [1081]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 3/128 [5129]) şeklindeki buyruğu da bunu göstermektedir. Nitekim asr-ı saadet de dâhil olmak üzere tarihî süreç içinde bunun bir başka örneği de görülmemiştir. Bunu caiz görmek, dinde olmayan bir şeyi dine sokmaktır ki buna bid’at denilir. Hz. Peygamber (s.a.s.), bidatin dalalet olduğunu haber vermiştir (Müslim, Cum'a, 43 [867]; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6 [4606]).