İsrail’in Filistin halkına yönelik zulümlerine dünyanın sessiz kalmasına bir grup Türk genci tepki gösterdi. Sosyal medya üzerinden attıkları mesajlarla hem sessiz kalan kesime ulaştılar hem de yapılan zulme ‘dur’ dediler.
Gençlerden biri Zeynep Hilal Demirci, “Sosyal medya hakikaten çok güçlü bir araç. Doğru bilginin yayılıp yanlış bilgilerin, manipülasyonların ve bilgi dezenformasyonlarının önüne geçmek gerekiyor” diyor. Lise öğrencisi Abdülkadir Koç ise zulme sessiz kalanlara tepki koyan tweetler attığını belirtiyor. Youteber Sertaç Abi de gençleri bu dönemde sosyal medyada nasıl tepki koymaları yönünde yönlendiren isim oldu.
Dünyadan gelen tepkilere rağmen İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarına devam ederken, UNICEF’e, BM Genel Sekreteri’ne, ABD’li senatörlere, dünyaca ünlü sanatçılara ve çok takipçili hesaplara Filistin için tweetler attıran bir dijital ablukaya şahit olduk.
İsrail medyası Türkiye’deki sosyal medya kullanıcılarını "Sosyal Medya Ordusu" diye niteledi. Bu tabirle ablukanın nasıl işe yaradığını ortaya koyarken, korkusunu da gizleyemedi. Kim mi bu “Sosyal Medya Ordusu?” Çoğunluğu 18-20 yaşındaki gençler ve ayağında bebeklerini uyutan anneler. Ömründe hiç tweet atmamış eller, Filistin için adeta sosyal medya içerik üreticisi gibi bilinçli tweetler attı.
Bir yabancıya Filistin’le ilgili etiketleri tıklatarak, kimsenin yapamadığını yaptı. Digital abluka dünyada ciddi bir ses getirdi. Milyonluk hesaplar bu şekilde yapılan yorumları likeladı. Likelanan hesaplar 20-30 takipçiliydi, fakat tweetleri 15-20 milyonluk bir kitleye ulaştı.
Youteber Sertaç Abi’nin öncülüğünde birleşen
nun attığı her tweet, İşgalci İsrail’e atılan bir taş gibiydi. Twitter algoritmasıyla adeta dans eden bu ‘ordu’nun nasıl kurulduğunu ve hangi yöntemlerle dijital ablukayı başardıklarını, ‘ordu’yu kuran ve içinde olanlarla konuştuk. Gençler, içlerindeki heyecanı bu şekilde aksiyona dökerken, anneler, Gazze’de öldürülen bebek katillerine duydukları öfkeyi fırsata çevirmenin gururunu yaşıyor.
TWİTTER ALGORİTMASINI YENEN ORDU
Birçok ünlünün ve gazetecinin destek verdiği dijital abluka fikri, aslında bir plan dahilinde oluşmuş değil.
Youteber Sertaç Güngör, Filistin meselesi gündem olmaktan çıkıp ihtiyaç haline dönüşünce, hedefe dönük bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyor ve ortaya 13 adımlık bir program çıkıyor.
Twitter’da yapılan hashtag çalışmalarının globalde yüzde 20’lik bir katkı olduğunu söyleyen Güngör, farklı bir metod denemeye bunu fark edince başlıyor.
Güngör
, “Bir paylaşım fazla etkileşim alırsa, o paylaşımı kişinin takipçilerine daha çok gösterme özelliği tüm sosyal medyalarda var. Baktık, dünyaca ünlü kişiler, haber portalları, milyonlarca takipçili hesaplar Filistin meselesini görmüyor. Biz bu hesapların son bir gün içinde atılmış ama en az etkileşim almış paylaşımına yöneldik ki, tweetlerimiz takipçilerinin önüne düşsün. Çünkü algoritma böyle çalışıyor”
diyerek neden bu yola tevessül ettiklerini anlatıyor.
Sertaç Abi, Filistin’de yaşanan zulmü dünyaya göstermek için kullandıkları dijital ablukayı, 13 adımlık bir çalışma olarak geliştirdiklerini anlatıyor:
-“Öncelikle globalde etkili olan 40-50 hesap çıkartıyoruz.
-Aşağıda verdiğim listeden bir hesaba gir.
-Bu hesabın son bir gün içerisinde kendisi tarafından yazılan üç tweetinden retweet veya like olarak değil, yorum olarak en az etkileşim alan paylaşımını bul. Vakti olanlar en az 3 tane seçebilir ama 3’ten fazla yok. Twitter’da engel yeme durumu olabilir.
-Translate kullanarak herhangi bir yabancı dilde kısa ve basit kelimelerle bir yorum paylaş. Tek bir yorum, çünkü algoritma engeline takılabiliriz.
-Yazdığımız yorum bize yakışan nezaket ve herkese hitap eden dilde olmalı. Yeni tanıştığın biriyle nasıl konuşuyorsan öyle. Küresel bir nezaket diliyle ricacı olalım ki karşı tarafta aksi fikir oluşmasın. Trol diliyle bir paylaşım yaparsan adamı düşman değilken, düşman edersin.
-Yazdığımız etiketin sonuna, globalde çalıştığımız sadece bir hashtag ekledik. Çünkü etiket bir arşiv niteliğinde. İnsan ona tıkladığı zaman olayı bütüncül olarak görmesi lazım. Sadece etiket atmak da yok. Bunların hepsi algoritmaya takılabilen şeyler çünkü. Etiketi ekliyoruz, yanlış yazmamaya dikkat ediyoruz.
-Fotoğraf ve video eklemiyoruz. Çünkü, video ve fotoğraflar algoritmalara takılabiliyor ve hesaplar engellenebiliyor. İsrail’i desteklersen sıkıntı yok. Filistin'i desteklersen hesabın kısıtlanıyor.
-Çalışma yaptığımız her 3 hesaptan birinde farklı dillerde ve kelimelerde yorum yapıyoruz. Diyelim 3 hesaba çalıştın, diğer 3 hesaba geçerken cümlelerini değiştir, çünkü robot olarak algılanmaman gerekiyor.
-Kopyala yapıştır aynı cümleleri yaparsanız, algoritma sizi yakalar. Tek bir tweet ve kelimeleri değiştirerek doğal ve samimi olmanız lazım.
-Tek bir etiket olmalı. İnsanlar çok etiket yazıyor. Müşterinin önüne az sayıda seçenek koyarsan, insanlar daha hızlı karar verir. Gücümüzü tek etiketle bir yere toplayalım.
-Link eklemesi yapmayalım. Genel ablukada link eklemiyoruz.
-Profil resimlerimiz doğal olmalı, mümkünse kendi fotoğrafımız. Belli renk, çerçeve yerelde kendini ifade edebilir, ama globalde, abluka çalışmasında karşı taraf sizi trol olarak algılamamalı.
-Kullanıcı ismimizin doğal ve samimi olması lazım. ‘Katil İsrail’ yazanlar oluyor profiline. Ön yargı oluşturacak bir şey yazmamak lazım. Benim geliştirdiğim adımlar bunlar. Belki daha da geliştirilebilir, bilmiyorum. Yaptıkça tecrübe ediyoruz.”
BM genel sekreterini tiyatro izlediği koltuktan kaldırıp, Filistin için destek tweeti attıran bir ablukadan söz ediyoruz.
BM Genel Sekreteri António Guterres, İsrail’in kara harekatı başlattığı sırada gittiği tiyatrodan bir tweet atınca, ‘Sosyal Medya Ordusu’ adamın tweetine çökmüş. Güngör, “O tiyatro tweetinin altına öyle yoğun çalıştık ki, 2 saat geçmeden bu savaşın durdurulması gerektiğine dair bir tweet atmak zorunda kaldı.
Bu bizim sembolümüz oldu. Ondan sonra geri dönüş çok fazla oldu. Özellikle bombalanmış evlerin arasında rap ile dünyaya seslenen Abdurrahman kardeşimizin yaptığı çalışmayı global rapçilerin gündemine taşıma çalışması yaptık. Çünkü bu tür sivil hareketlerin bir sembolü olması gerekiyor. Dünyaca ünlü rapçiler o kardeşimizin şarkısını paylaştı ve yorumlar yaptı.”
Youteber Sertaç Abi’nin öncülüğünde 6-7 bin kişilik bir ekibin yaptığı digital ablukayı yöneten gençlerden biri de lise son sınıf öğrencisi Abdülkadir Koç. Whatsaap, Telegram, Twitter, Discord gibi sosyal medya platformlarından organize hareket ederek tweetler atıyorlar ve UNICEF gibi hesaplardan bile dönüşler alabiliyorlar. Ünlü veya global çok takipçili bir kurumsal hesap, Filistin’le ilgili destek mesajı atmışsa, birkaç tweet öncesinde yorumlarla ablukaya alınmış olabilir. Unicef’in son birkaç tweetine de o şekilde yüklenmişler ve çok güzel geri dönüş almışlar.
Koç, çalışmalarını şu ifadelerle dile getiriyor:
“Nato hesaplarına, senatörlere, bankalara, ünlülere aynı şekilde abluka uyguladık. BM 75. Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, bir bayram kutlama mesajı yazmış, Filistin’le ilgili hiçbir şey yazmamıştı. Ertesi günü sabahında ondan da kuvvetli bir dönüş aldık. Hatta tweet atmakla kalmadı, görüşmeler bile başlattı.”
ANNELERİN ÖFKESİNDEN KORK İSRAİL
Sadece gençler mi, diğer yanda anneler de “Sosyal Medya Ordusu”nda. “Annelerin öfkesini fırsata çeviriyoruz” diyen Nursel Balkız, bu şekilde içlerini boşaltmasalardı, sosyal patlama yaşayabileceklerine işaret ediyor.
“Çok fazla anne, gerçekten çok ağladık. Bir şey yapabilmek için dua ettik. Allah bize bu kapıyı araladı. Onların zırhına bir delik açabilmemiz için biz de artık dijital ablukalara destek verecek hale geldik. O duaların cevabını aldık sanki. Gençler ve annelerin mücadelesi gibi oldu. Düşünün, bu gençler saçma sapan TikTok videoları izliyor olabilirdi. Bu anneler hala Instagram’da tarifler, sunumlar peşinde koşuyor olabilirdi. Annelere yol gösteren olduğu zaman hepsi ayağa kalkıyor. Daha da kalkacaklar, görürsünüz. Yeter ki aynı hedefte birleşip sesimizi duyuralım.”
Pek çok anne Twitter kullanmayı bile bilmezken, sıfırdan öğrenip etkili tweetler atmaya başladı. İsrail en çok annelerin öfkesinden korkmalı. Bir annenin öfkesinin önünde hiç kimse duramaz çünkü. Her attıkları tweetin İsrail’e taş atmak olduğunu söyleyen Balkız,
“Adeta asker yetiştiriyoruz”
diyerek eşlerin de desteğinden söz ediyor.
“Eşi bilgisayarcı olan bir kadın vardı. Daha önce eşinden Twitter kullanmayı öğrenmek istemiş ama eşi hep ihmal etmiş. Bu olaydan sonra hızlı bir şekilde öğretti. Benim üç küçük çocuğum var, sokağa çıkma yasakları sürecinde hep eşim ilgilendi. Bazen komşular çocuklarımı aldı, yemekler yapıp bana gönderdiler. Herkes birbirine yardım ediyor.”
Netanyahu’yu sallayan tweet
Bütün bu ablukayı öyle çok takipçili hesaplarla değil, az takipçili küçük hesaplarla yapıyorlar. Büyük balık her zaman küçük balığı yese de, küçük balıklar birleşince dünyayı sallayabiliyor. Zeynep Hilal Demirci de bağımsız olarak bu yolu izliyor ve yaptığı video çalışmasını küçük hesabının ana sayfasında değil de Binyamin Netanyahu’nun algı oluşturmak için hazırladığı yalan videosunun altına “Tamam, şimdi ben gerçeği paylaşıyorum” diyerek paylaşıyor. Netanyahu’nun yalan paylaşımı 11 bin, Zeynep’in gerçek paylaşımı ise 74 bin retweet alıyor.
Küçük hesabı, samimi paylaşımıyla Netanyahu’nun propoganda terörünü yerle bir eden Demirci, tweetinin hikayesini şu ifadelerle anlatıyor: “Aslında sosyal medyada çalışma yapmaya başlamam Netanyahu tweetim öncesinde oldu. Bir arkadaşım Whatsapp grubumuza Filistin için içerik üretmemiz gerektiği konusunda mesaj attı, bu mesaj üzerine hemen organize olduk ve süreç başlamış oldu. Ekip olarak ilk çalışmamızı paylaştığımız gece Netanyahu’nun attığı tweet ile karşılaştım. Son derece manipülatif bir paylaşımdı, buna karşı bir aksiyon almam gerektiğine karar verdim. İki üç saat içinde videoyu hazırladım, arkadaşlarıma attım. Onlardan güzel bir dönüş alınca sıra tweet atmaya gelmiş oldu.”
Zeynep Hilal bu kadar etkileşim geleceğini elbette beklemiyordu. Video 100 izlenmeye ulaştığında buna bile şaşırıp, sevindiler. Bu paylaşımlarla sosyal medyanın gücünü keşfeden Zeynep Hilal, daha sonra bu gücü nasıl kullanacağını şu ifadelerle açıklıyor: “Doğu Türkistan da Filistin gibi gündemimizde tutmamız gereken, daha da yakından tanımamız gereken bir coğrafya. Sosyal medya hakikaten çok güçlü bir araç. Doğru bilginin yayılıp yanlış bilgilerin, manipülasyonların ve bilgi dezenformasyonlarının önüne geçmek gerekiyor.”
#İsrail
#Filistin
#Türk
#Sosyal medya