Cemil Meriç’in "Marks, Osmanlı’yı ondan öğrendi" dediği meşhur tarihçi Hammer’in Osmanlı Tarihi, ilk kez bütün olarak Türkçeye aktarılıyor. Daha önce de Jorga ve Zinkeisen’i çeviren Nilüfer Epçeli, "Jorga, Zinkeisen ve Hammer’in 2000’li yıllara kadar çevrilmemiş olmasını tarihçiliğimiz açısından izah edemeyiz" diyor.
Dış dünyanın ayartıcı ve rahatsız edici gürültüsünden kurtulup şöyle bir içimize kulak kesilebilsek, içimizde daima bizi iyiye, doğruya, güzele, adalete ve merhamete çağıran bir ses duyacağız. İşte doğduğumuz günden öleceğimiz güne kadar hiç susmayacak olan o ses içimizdeki iyilik elçisi vicdan.
Vicdan kelimesinin o geniş anlam haritasına baktığımızda gördüğümüz hakikat şudur: İnsan için vicdan büyük bir nimet, fevkalade bir devlet, harcadıkça çoğalan bir servettir. Vicdanın bedenimizdeki yeri tartışmalıdır. Fakat dilimizdeki yeri ve değeri lisanımızın tam kalbidir. Bundan dolayıdır ki bizim fikriyatımız ve edebiyatımız vicdansız anlatılamaz, anlaşılamaz, yaşatılamaz. Bizim lügatimizde zalimleri, canileri, katilleri hâsılı kelam bütün şerli insanları anlatmaya tek kelime yeter: Vicdansız
Vicdanının sesine sağır kesilen insanların akıbeti bellidir: Vicdan azabı
İçimize sindiremediğimiz şeylerden dolayı vicdanımız rahat değildir. Hâkimlerimizi gereğini düşünmeye sevk eden en son saik vicdani kanaatlerdir. Bizim irfanımızda din, vicdan ve merhamet her daim yan yanadır.
Dilimizde bu 3 kelime artarda sıralanır kurduğumuz cümlelerde.
2021 yılında vefat eden merhum Yılmaz Yalçıner’in bir ömür vererek hazırladığı vicdan kitabını kütüphanedeki okunmuş kitaplar rafına yerleştirirken yukarıda kurduğum cümleler döküldü dilimden.
Erguvan Yayınları etiketi ile Aralık 2023 tarihinde raflardaki yerini alan merhum Yılmaz Yalçıner’in “Vicdan” kitabı Türkçe’de vicdan hakkında yazılmış ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Kitap 352 sayfa ve 7 bölümden mürekkep.
KİTABIN HİKÂYESİ
Okurunun ufkuna yazarının sıra dışı özgeçmişiyle açılan eserde Vicdan’ın hikâyesi yazarın kadim dostu ve kitabın yayıncısı Mekki Yassıkaya tarafından şöyle hülasa ediliyor:
Vicdan’ı yazmak (merhumun) çok önceden tasarladığı bir proje idi. Yalçıner Ağabey 16.10.2021 14:32 tarihinde bana şöyle bir bildirimde bulunmuştu:
ALLAH aşkına şu kitabı oku bitir de ben de onun son rötuşlarına yapayım, gözlerim açık gitmeyeyim.’’ Özellikle Hukuk fakültelerinde’’ böyle bir konunun ders olarak okutulmayışına bir anlam veremiyor, yayın dünyamızda böyle bir kitabın bulunmayışına üzülüyor, hayıflanıyordu.
DOYUMSUZ BİR SOHBET
Yılmaz Yalçıner’in Vicdan kitabı daha şimdiden sohbet üslubuyla kaleme alınmış örnek kitaplar arasındaki yerini aldı.
Yazarın takdim yazısında da ifade ettiği gibi 30 yıl sonra bir sahil kasabasında yolları kesişen Yılmaz Yalçıner ve kitaptaki bilge hukukçu emekli Ağır Ceza Reisi tam 8 sene vicdan üzerine sohbet ediliyor. Yazarın dağarcığında biriken sohbetler vicdan kitabıyla tarihteki yerini almış oluyor.
VİCDAN DERSİ KONULSUN
Vicdan kitabının kaleme alınışının en önemli sebeplerinden biri: hukuk fakültelerinde vicdan dersinin okutulmaması.
Yazar Yılmaz Yalçıner gönül dostu, emekli ağır ceza reisi ile vicdanı bütün yönleriyle masaya yatırmış. Kitapta hayret verici bilgiler sıra dışı bir yaklaşımla anlatılıyor. Kitabın her bölümü tek başına bir tahlil yazısı yazılacak evsafta. Dinimizde, dilimizde, tarihimizde, kültürümüzde, medeniyetimizde vicdanın yerini ve değerini merak edip araştıranlar bu kitapta çok şey bulacaklar.
HAYIR DE!
Yılmaz Yalçıner’in Vicdan kitabı baştan sona hatırı sayılır tespitler, itiraflar ve iktibaslarla dolu.
Bence kitabın vermek istediği mesaj Wolfgong Dorchert’in dilimize de tercüme edilen ‘’Hayır De!’’isimli kitabındaki şu cümleler özetliyor:
‘’Sen, laboratuvardaki araştırmacı! Yarın sana eski yaşamı yok edecek yeni bir ölüm keşfetmeni emrederlerse yapacağın bir tek şey var: Hayır de!
Sen, odasındaki şair! Yarın sana sevda ve saadet şarkılarını bırakıp, nefret şarkıları söylemeni emrederlerse yapacağın bir tek şey var: Hayır de!
Sen, cüppesinin içindeki yargıç! Yarın sana askeri mahkemeye gitmeni emrederlerse, yapacağın tek şey var: Hayır de!