Valizime ilk kefiyeyi koydum

Hakan Varol
04:0013/10/2024, Pazar
G: 13/10/2024, Pazar
Yeni Şafak
Gülsen Tuncer
Gülsen Tuncer

Sanatçı, akademisyen,besteci, söz yazarı, yönetmen Gülsen Tuncer bu yıl 61.si düzenlenen “Antalya Altın Portakal Film Festivali” açılışına boynunda Filistin bayraklarının yer aldığı kefiyeyle çıktı. Gelenekselleşen kortejde Filistin adına ses yükselten tek sanatçı olarak söyledikleri, onu en çok okunan haberlere taşıdı.

Savaşı lanetleyen Tuncer, “Antalya’ya davet edildiğim gün çantama yerleştirdiğim ilk eşyam kefiye oldu. Festivaller, sanat ve dostluk için olmalı ve burada gülüyoruz ama içimiz kan ağlıyor. Suriye, Filistin, Mısır, İran, Lübnan için  gözümüzde yaş var; ama hayat devam ediyor. Onlar bizim komşularımız, onların hepsini kucaklıyorum. Bu savaşları lanetliyorum. Barışın gelmesi için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

Festivaldeki  bu açıklamaları  olay olan sanatçı Gulsen Tuncer bu eyleminin öncesini ve sonrasını ilk kez Yeni Şafak Gazetesi Pazar Eki için açıklarken Filistin ile ilgili özel bir anısını da paylaştı.

 

Reklam olmaktan korktum

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde çok büyük bir fark yarattınız ve çok sayıda haberiniz çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemizde ve dünyada şiddet olayları var. Festivalde de pek çok film izliyorum şiddeti içeren. Dünyada  savaşın dışında da şiddet var. Teknolojiyi yaşamı yok etmek istediğimiz için olaylar bize dönüyor. Bunun altını çizmem gerekliydi.

Neden kefiye taktınız?

İnsanların insan olduklarını hatırlatmasının en iyi yolu sanat. 5 duyumuzu bile tam kullanmıyoruz.  Yaşamı yakalamamız için Bize verilen bir armağan yaşam. Ortadoğu’da bu kadar kan akıp insanlar birbirini yok etmek istiyorsa buna uzak kalamayız. Festivale geldiğimde sanat yolu ile insanları nasıl savaştan uzaklaştırırım sorusunu sordum. İran, Lübnan hatta İsrail’in içinde de herhalde aklı başında yaşamı seven insanlar vardır. Libya, Ürdün buralara sahip çıkmamız gerekiyor. Maalesef kimi liderler din gibi yüksek bir değeri de bunun için kullanıyorlar. Kaç yıl önce “burası bize vaad edildi” diye yola çıkıyorsun. Ben 3 yıl din sosyolojisi okudum. Yaradan sana başka şeyler de söyledi, onlara bakmıyor. 3 kitapta da “öldürmeyeceksin” diyor. “Aklını kullan” diyor ama bunları es geçiyorlar. Netanyahu, Tevrat’da yazıyor diye “Harran’a kadar olan kısmı alacağım” diyor. Hz Musa’ya ilk indiğinde neye göre yazmış? Politik dinciler pek çok şeyi değiştirdiler. Pek çok eski kitap orjinaline sağdık değil. Yani 2 bin yıl öncesine göre söylenenle bugün dizayn edilemez. Aslında yatan sebep ekonomik.

 

Filistinlilerin bana sözü var

Festivalde sizden başka protesto eden oldu mu?

İnsanlar bu savaşı yüreklerinde hissediyor ben sadece bunu göstermek istedim. Yaparken yanlış bir şey yapıyor muyum diye düşündüm. En büyük korkum bunun reklam olarak algılanması olurdu. Asla böyle bir niyetim yok.  Hatta size Filistin ile ilgili bir anımı ilk kez anlatacağım. Filistinlilerin bana borcu var, biliyor musunuz?

Öyle mi, nasıl?

Filistin’de barış olmak zorunda çünkü bana o borçlarını ödemek zorundalar. Şöyle ki; yıllar önce Dikili Festivali’nin sanat yönetmenlerinden biriydim. Orada da Filistinli dostlarımız vardı. Bana bir gösterilerinin, panellerinin olduğunu söylediler ve sunuculuğunu bana teklif ettiler. “Yaparım ama ben bir profesyonelim ve bir ücretim var” dedim. Hiç benden böyle bir cevap beklemiyorlardı. “Öderseniz yaparım” dedim. Karşılığında ücretimi sordular bende ücretimi söyledim. Resmi özgür Filistin Devleti kurulacak, ben her hangi bir evin zeytin ağacı olan gölgesinde oturacağım ve bana bir kahve ikram edeceksiniz. Benim ücretim bu dedim. “Uzun yaşarım, kısa yaşarım bunu bilemem ama özgür devletinizde bana kahve borcunuzu ödeyeceksiniz benim ücretim bu” demiştim. Çok güldüler ve sarıldılar. Şimdi bir Filistinli görürsem onlardan bu borcumu isteyeceğim çünkü özgür olmaları çok önemli. O coğrafyaya ben ölmeden inşallah barış gelecek. Kaç yıl yaşarım bilmiyorum. Gazetecilerin içinde bu anımı ilk kez size anlatıyorum.


Beraber yaşamak zorundayız

Komşu ülkeler sizin için çok önemli bunu sıklıkla vurguluyorsunuz.

Suriye’yi, Halep’i sokak sokak biliyorum çünkü arkeoloji ile ilgileniyorum. Şam’da barış konferansına davetliydim. Onlara bir şey olduğunda kendi şehrime bir şey olmuş gibi hissediyorum. Hepimizin beraber yaşama mecburiyeti var. Bize bir zarar gelmesin diğerleri ne olursa olsun, diyemeyiz. Onlar bizim komşularımız. Sadece onlara değil ben İskandinavya’ya da bir şey olsun istemiyorum. Suriye’ye, Fas’a gidince mesela çok samimi davranıyorlar. Amerika’ya gitmedim. Gitmeyi de düşünmüyorum. Oraya gitsem acaba böyle bir şey olur mu? Sanmıyorum…

Sinemacılar için Antalya olmalı

Türkiye’nin İsrail-Filistin savaşındaki tutumunu nasıl buluyorsunuz?

Çok doğru bir rota da gidiyor bence. Yanlıştan dönüldü.

Festival’e geri dönersek ne söylemek istersiniz?

Bu yıl değişen yöneticileri çok beğendim. Kısa sürede mucize yaşattılar. Şunun altını çizmem gerekli. Herkesin nüfusunda doğum yeri yazar. Ben tüm sinemacıların aynı zamanda Antalya yazılması gerekliliğine inanıyorum. Başka festivaller de var ama tüm sinemacılar için Antalya festivali hep olmalı. 




#sanat
#Gülsen Tuncer
#aktüel
#kültür