Kanamalı ateşe neden olan ve böbrek yetmezliği sonucu ölüme yol açan 4 tip hantavirüs tespit ederek bilim dünyasına duyuran Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Öktem yaptığı açıklamada, "zarflı, 3 segmentli ve tek iplikli negatif yönelimli RNA genomuna sahip" olarak tanımlanan hantavirüsün hayvanlardan insana bulaştığını belirtti.
İnsanların genel olarak virüsü taşıyan hayvanların vücudundan çıkan maddelerle kirlenen toz, toprak, hava ve diğer materyalleri soluyarak enfeksiyonu aldığını kaydeden Öktem, "Taşıyıcı hayvanla doğrudan temas edilmesi yoluyla ortaya çıkan enfeksiyonlar da bulunmaktadır. Konakçı kemirici ile temas, kemirici ısırması ve yemek kaynaklarının paylaşılması ile de insanlara bulaşabilmektedir." dedi.
Öktem, Çin'de ölüme yol açan hantavirüsün uluslararası kamuoyunda endişeye neden olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi:
Virüsün önce bölgedeki kemiriciler arasında salgına neden olduğunu, sonrasında insana bulaştığını aktaran Öktem, "Bu enfeksiyondan korunmada veya tedavisinde halen insanda kullanılan etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya antiviral ajan bulunmamaktadır. Bu nedenle kemiricilerin ve bunların yayılımlarının belirlenmesi, buna göre riskli bölgelerin önceden belirlenerek gerekli önlemlerin alınması önem arz etmektedir." diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Ali Öktem yürütücülüğünde, Bülent Ecevit Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen ve ekiplerinin katılımıyla "Türkiye kemirici ve küçük memelilerinde hantavirüs varlığının ve dağılımının araştırılması" konulu çalışma yapılmıştı.
Araştırma kapsamında kemiricilerden insanlara bulaşan, ateş ve kanama ile seyreden, böbrek yetmezliği nedeniyle ölümcül olabilen "Dobrava Hantavirus İğneada", "Dobrava Hantavirus Giresun", "Puumala Hantavirus Bartın", "Tuula Hantavirus Palandöken" adı verilen ve insanlarda çok nadir rastlanan 4 virüs tespit edilerek bilim dünyasına duyurulmuştu.
Sağlık Bakanlığının desteğiyle Türkiye'nin farklı üniversitelerinden bilim insanlarının katılımıyla yürütülen projenin, virüsün teşhisi ve destek tedavi sürecinin başlatılması açısından yaşamsal öneme sahip olduğu açıklanmıştı.