"Filistinliler için hayatı yaşanmaz hale getirmeye çalışıyorlar." diyen Arian, İsrail'in stratejisinin bir parçası olarak devam eden şiddete ve yerinden edilmeye dikkati çekti.
Amro da İsrail'in kendisini Orta Doğu'da "Batılılaşmış" ya da "demokratik" olarak pazarlamaya çalıştığını belirterek, Batı Şeria'da Filistinlilere uygulanan sistematik baskı ve şiddeti kınadı.
İsrail'e savaşı sona erdirmesi için birçok ülkeden ciddi bir baskı olmadığını vurgulayan Amro, konuşulması gerekenin "İsrail'in dokunulmazlığı" olduğunu kaydetti.
Filistinlilerin su gibi kaynaklardan kasten yoksun bırakıldığı ve çoğu zaman İsrailli yetkililerin suç ortaklığıyla yerleşimciler tarafından taciz ve şiddete maruz bırakıldığı Batı Şeria'daki korkunç yaşam koşullarını anlatan Amro, "Her gün Batı Şeria'da ilan edilmemiş bir savaşa direniyoruz. Mesele bombalar ve tanklar değil; mesele evlerimizi isteyerek terk etmemiz için hayatlarımızı yaşanmaz hale getirmek." ifadelerine yer verdi.
Martin ise işgalin acımasızlığına ilk elden tanık olduğu El Halil'de yaşadıklarını anlattı.
Martin, Filistinli bir çocuğun bir yerleşimci tarafından kasıtlı olarak ezildiği ve suçun ağırlığına rağmen yerleşimcinin hiçbir sonuçla karşılaşmadığı üzücü bir olayı da paylaştı.
"İşgal, cezasızlıkla sürdürülüyor." diyen Martin, Batı medyasının İsrail'in eylemlerine ilişkin tasvirini kınadı.
Martin, "Filistin'e bir şüpheci olarak gittim ama oradan bir tanık olarak ayrıldım. Gördüğüm şey, İsrail'in dünyaya sattığı sterilize edilmiş anlatıya meydan okuyan bir gerçeklikti." ifadelerini kullandı.
Pappe de daha geniş bir perspektif sunarak, Filistin ile mevcut küresel dayanışma hareketinin önceki yıllara kıyasla daha kapsayıcı olduğunu vurguladı.
Pappe, "Dil değişiyor. Daha fazla insan İsrail'in politikalarını olduğu gibi, apartheid, etnik temizlik ve soykırım şeklinde adlandırıyor. Bu küresel söylemde önemli bir değişimdir." ifadelerine yer verdi.
Bu hareketin azınlık ve savunucu gruplardan farklı nesillere ve siyasi görüşlere kadar toplumun çeşitli kesimlerini içerdiğini kaydeden Pappe, ayrıca Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından alınan son kararların önemli olduğunu hatırlattı.
Pappe, bununla birlikte söz konusu alınan kararların sahadaki durumu etkilemek için genellikle yetersiz olduğunu dile getirdi.
Değişimin olduğunu ancak yavaş ilerlediğini kaydeden Pappe, "Asıl zorluk, kamuoyunda artan farkındalık ile sahadaki korkunç gerçeklik arasındaki boşluğu doldurmaktır." dedi.