Bosna’nın efsanevi lideri, münevver Aliya İzzetbegoviç, “Unutulan soykırım tekrarlanır” demişti. Sinema da bu hatırlatma ve unutturmama misyonunda önemli yer tutuyor.
Sinemanın eğlence aracı olmasının ötesinde taşıdığı mesuliyetin altını sık sık çizmek gerek. Ne sinema insandan beridir, ne de çağımızda hayat sinema olmadan net olarak anlaşılabilir. Tam da bu noktada Gazze’de devam eden soykırıma karşı duygu ve sorumluluk paylaşımının altını çizmek isteriz.
“SOYKIRIM” İLE “YAHUDİ” YAN YANA ANILDI AMA MAĞDUR OLARAK
Soykırım denince aklımıza hemen “Yahudi Soykırımı” geliyor. Çünkü Hollywood, kendi zaviyesinden sorumluluğunu hakkıyla yerine getirdi. 70 yıldan fazla zamandır Holokost filmleri yaparak dimağımızı şekillendirdi. Dünya halklarının Hollywood eliyle zihinlerinin iğdiş edilmiş olması sonrasında bugün başka bir pencere açmak gerekli.
Öncelikle ne sinema eski sinema, ne de dünya eski dünya. Her şeyin çok hızlı değiştiği bu ortamda izleyicinin de sinemacının da yeni dünyaya ayak uydurması gerekli. Bu sayfada sık sık dile getirdiğimiz gibi Filistin’de ve dünyanın farklı noktalarında yaşanan zulümleri doğru şekilde aktarmak gerekli. Bu hatırlatma vazifemizi tekraren eda ettikten sonra dönelim sinema arşivimize.
HOLOKOST ENDÜSTRİSİ DIŞINDA KATLİAM VE SOYKIRIMLARI ANLATAN FİLMLER
Dünya sinemasında Holokost endüstrisi dışında soykırım filmleri de yapılıyor. Hatta Hollywood’da da zaman zaman örnekleri oluyor. En sağduyulu, gerçeğe yakın, küresel planlamalardan uzak filmler ve anlattığı meselelere bakalım istedik.
Yeni neslin çok bilmediği ama Yakın tarihin gördüğü ürkütücü olaylardan biri Cezayir işgali ve katliamlarıydı. Gillo Pontecorvo’nun yönettiği film, Fransa işgalinden kurtuluş ve bağımsız mücadelesinin son dönemine işaret ediyor. Asırlar süren sömürgecilik sonrası hürriyete kavuşmanın yanı sıra, bugünün özgürlük havarisi Avrupalı devletlerin geçmişindeki günahlara vurgu yapan önemli bir film…
Yönetmen Terry George… Konu malum; Ruanda’da birkaç gün içinde meydana gelen akılalmaz katliamlar ve elbette bunun soykırıma varma hali… Batılıların yine masum olmadığı, Ruanda’daki grupları kışkırttığını anlatan film, Birleşmiş Milletler’in varlığını da sorguluyor.
Yakın tarihin gördüğü en vahşi dönemlerden biri 1994 yılında Ruanda’da yaşandı. Hotel Ruanda’da olduğu gibi bu filmde de Hutu ve Tutsi kabileleri arasında yaşanan iç savaş anlatılıyor. Sadece birkaç haftada 1 milyon insan katledildi.
Bosna’da yaşanan soykırımı, sonrasında kadınlar üzerinden anlatan etkileyici bir film… Yönetmen Ahmet İmamoviç… Film, günlerini toplu mezarlarda geçiren, kurbanların yerini öğrenmek için katillere para teklif eden Boşnak kadınların mücadelesi işleniyor.
Bosna Savaşı sırasında yaşanan ve Srebrenitsa Soykırımı olarak tarihe geçen konuyu ele alan film, bir kadın ve ailesinin tam soykırım esnasında dar kapsamlı bir alanda yaşadıklarını ele alıyor. 1995’te yaşanan soykırım, bugün Gazze’de yaşananların bir benzeri. Zira yine Müslümanlar hedefteydi ve Batılı güçler yine izlemekle yetinmişti.