Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, sigarayla mücadelede önemli bir çıkış yaptı. Bu yıl hac ve umre organizasyonlarında sigara kullanmayan din görevlilerini tercih edeceklerini söyleyen Erbaş, “Daha sonraki yıllarda sigara kullanan sınava dahi giremeyecek. Belki daha sonraki aşamalarda din görevliliği sınavlarında, sigara kullanan tercih edilmeyecek” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Başkan Ali Erbaş imzasıyla tüm birimlere gönderdiği resmi yazıyla, sigara içen personele bu yıldan itibaren hac görevi verilmeyeceğini açıkladı. Kararı değerlendiren Erbaş, “Daha sonraki yıllarda sigara kullananlar sınava dahi giremeyecek. Belki daha sonraki aşamalarda din görevliliği sınavlarında sigara kullananlar tercih edilmeyecek. Bunu çok önemsiyorum” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı sigara içen personele yaptırım kararı aldı ve Başkan Ali Erbaş imzasıyla, 17 Ocak’ta tüm birimlere gönderdiği resmi yazıda sigara içen personele bu yıldan itibaren hac görevi verilmeyeceğini açıkladı. Kararı değerlendiren Ali Erbaş, Başkanlık tarafından bugüne kadar alınan en hayırlı kararlardan biri olduğunu ve sigaranın asrın felaketleri arasında yer aldığını söyledi.
HARAM OLDUĞU KANAATİNDEYİM
Din görevlilerinin sağlığa zararlı bir maddeyi kullanmasının çok yanlış olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti: “
Bu yıl hem hac hem de umre organizasyonlarında sigara kullanmayan din görevlilerimizi tercih edeceğiz. Daha sonraki yıllarda sigara kullananlar sınava dahi giremeyecek. Belki daha sonraki aşamalarda din görevliliği sınavlarında sigara kullananlar tercih edilmeyecek. Bunu çok önemsiyorum. Sigaranın pek çok ilim adamı ve alim tarafından haram olduğu söyleniyor. Şahsen benim de kanaatim bu yöndedir. Bizim bu noktada çok dikkatli olmamız, hassas davranmamız gerekiyor. Din görevliliği gibi mukaddes bir vazifede imamlarımızın, bütün görevlilerimizin bu tür alışkanlıklardan uzak durmaları gerekiyor.
”
ZARARLARINI ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Hac ibadetinin nefis terbiyesi olduğunu hatırlatan Erbaş, “
Nefis terbiyesi için gittiğimiz Arafat’ta çadırların etrafındaki sigara izmaritlerini görünce benim yüreğime sanki bir hançer saplanıyor. Arafat’ta vakfe öncesi ya da sonrası bir Müslüman kardeşimin elinde sigara gördüğüm zaman çok üzülüyorum
” diye konuştu.
Sigarayla mücadele konusunda alınması gereken çok fazla önlem olduğuna dikkat çeken Erbaş, Diyanet’in sigara kararı almasında ise vatandaşlardan gelen şikayetlerin de etkili olduğunu söyledi. Vatandaşların, elinde sigara bulunan bir din görevlisi görmek istemediğini söyleyen Erbaş, sigaranın nasıl bir tehlike olduğunu millete vaaz ve hutbelerde anlatmaya devam edeceklerini bildirdi.
Diyanet’e verilen en önemli vazifenin toplumu din konusunda aydınlatmak olduğunu vurgulayan Erbaş şunları kaydetti: “Milletimizi beş konuda korumamız gerekiyor. İnsanların aklını, nesli, canı, malı ve dini korumak. Şöyle bakıyorum, sigaranın cana, mala, nesle, akla ve dine zararı var çünkü bir bağımlılık meydana getiriyor.
Din de bağımlılıklardan insanı uzaklaştırıyor. Zararlı olan bağımlılıklardan insanların uzak olması gerekiyor, din bunu emrediyor. Dolayısıyla bizim en önemli vazifelerimizden birisi de insana zarar veren şeylerden insanı korumak. Bu açıdan sigarayla mücadele konusunu bir vazife addediyoruz.”
Kararla ilgili milletin desteğini beklediklerini ve din görevlilerini hassas davranmaya davet ettiklerini söyleyen Erbaş, herkesin sigara bağımlılığından kurtulmasını Allah’tan niyaz ettiğini söyledi.
Başkan Ali Erbaş sigara kullanımıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Sadece bizim ülkemizde sigaraya ödenen paranın miktarı 30 milyar doları buluyor. Bu, 150 milyar lira anlamına geliyor. Dünyada her 3,5 saniyede bir insan açlıktan ölüyor. Sadece ülkemizde sigaraya ödenen paranın yarısı açlıktan ölecek olan insanlara verilse, o insanlar açlıktan kurtarılıyor. Sigara yerine binlerce okul, hastane yapılabiliyor. Binlerce aç ve açıkta olan mülteci insan, bulundukları konumdan kurtarılabiliyor ama maalesef sigara yüzünden ortaya çıkan hastalıkları tedavi etmek için de bir o kadar daha para harcanıyor. Dolayısıyla bu kararımızı, bu büyük felaketle mücadelenin bir başlangıcı olarak kabul ediyoruz.”