Ülkemizde sinema büyük oranda 28 Şubat ve 15 Temmuz’u dert edinmeyen kesimlerin elinde. Üretim ve dağıtım alanında en aktif kesim bunlar. Ayrıca ‘müşteri’ açısından bakacak olursak da sinema izleyicisinin 28 Şubat’a ve 15 Temmuz’a dair üretim isteyip istemediği şüpheli…
15 Temmuz darbe girişimi ve buna karşı ortaya konan destansı direnişin 8. yılında sinema alanında inceleme yaptığımızda yine zorlanmıyoruz. Çünkü geçen yıl bu sayfada söylediğimiz gibi 15 Temmuz sinemada yeterince yer almıyor. Darbe girişimi gibi kitlesel olayların anlaşılması ve doğru anlatılması için zaman gerekiyor. Evet. Ancak net olan alanlar ya da yaşananların toplumsal karşılığı konusunda sınıfta kaldığımız açık.
27 YIL GEÇTİ AMA 28 ŞUBAT FİLMİ YOK
Bu meseleye ilginç bir pencere açmak gerekiyor. 28 Şubat Postmodern Darbe’nin de filmi yapılmadı. Oysa bütün toplumu etkileyen, bugünün siyasi ve toplumsal manzarasını şekillendiren bir olaydı. Zaman geçmesi gerekiyor ise 27 yıl yeterli bir zaman değil mi? Bu sorunun cevabı belli olduğuna göre başka faktörler söz konusu.
MÜTEDEYYİN KESİMİN SİNEMA DİYE BİR DERDİ YOK MU?
Eğri oturup, doğru konuşmak gerek. 28 Şubat apaçık bir darbe idi ama mütedeyyin kesimi hedef aldığı için toplumun diğer katmanları tarafından çok da dert edilmedi. 15 Temmuz Darbe Girişimi de bütün toplumu etkileyen, ülkeyi hedefleyen, uluslararası bağlantıları açık olan bir organizasyondu. Ama iktidar partisi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın kimliği sebebiyle yine toplumun bazı kesimleri için dert olmadı.
Mesele şu ki; ülkemizde sinema büyük oranda 28 Şubat ve 15 Temmuz’u dert edinmeyen kesimlerin elinde. Üretim ve dağıtım alanında en aktif kesim bunlar. Ayrıca ‘müşteri’ açısından bakacak olursak da sinema izleyicisinin 28 Şubat’a ve 15 Temmuz’a dair üretim isteyip istemediği düşünülmeli. Sinema üretimini elinde bulunduran kesim ile bilet alan kesimin çoğunluğu aynı. Dolayısı ile aktif sinema izleyicisinin de böyle bir derdi yok gibi.
Televizyonlarda yer alan film, belgesel ve dizilerin yettiği düşünülüyor sanırım. Zira sinemada 15 Temmuz ile ilgili 15/07 Şafak Vakti, Börü ve Kod Adı Koz dışında bir yapım yok. Bu filmlerin gişe başarısı da büyük hayal kırıklığı. 28 Şubat ile ilgili de doğrudan bir anlatım olmadı.
İZLEYİCİ, TALEBİNİ ORTAYA KOYMALI
Net bir şey var ki, sektörün böyle bir derdi yok. İzleyiciden de talep gitmiyor. Oysa her iki olayın toplumda oluşturduğu mağduriyet hesap edilse milyonlardan söz etmek mümkün. Konu yine mütedeyyin kesimin sinema ile ilişkisine geliyor. Uzun zaman önem verilmeyen ve özellikle uzak durulan bir alan olan sinemada şu an ciddi bir kıpırdanma olsa da talep olmadığı düşünüldüğünden üretim de yapılamıyor.
SİNEMADA OLMAYAN ŞEY GELECEKTE DE OLMAZ
Burada yine politik irade, özel sermaye, sektör ve izleyici başlıklarında inisiyatif gerekiyor. İktidar ya da muhalefet fark etmez. Bütün ülkeyi etkileyen bu yaşanmışlıklarla ilgili sinema alanında üretim yapılması için siyasi irade ortaya konmalı. Özel sermaye de sektörü bu konuda zorlamalı. İzleyici ise kilit rolde. Sermayenin ve sektörün talep ihtimali olmadan üretim yapması zor. Oysa sivil kitlesel irade ortaya konsa, talepler dillendirilse ve ısrar edilse sinemadaki bu kilit kırılabilir.
Tarih boyunca dünyanın her noktasında toplumsal olaylar sinemanın konusu olmuştur. Hemen olmasa da makas hiçbir zaman ülkemizdeki kadar açılmamıştır. Şunu net olarak söyleyebilir ki; sinemada üretimi olmayan toplumsal olay gelecek nesillerin zihninde sağlıklı ve kalıcı şekilde yer edemez. Hafızası eksik olan toplumda bu tür acı olayların yeniden yaşanması da mümkün kılınabilir.