Selim İleri yeni eseriyle dönüyor. Hastalığı nedeniyle ekrandan ve okuyucularından uzak kalan usta yazar Selim İleri, TRT2’de yayınlanacak “Yalnız Okurlar İçin” programıyla dönüyor. İlk röportajını Yeni Şafak’a veren İleri, Haziran 2022’de vefat eden Cüneyt Arkın ile ilgili kitap yazdığını anlattı: “Vaktiyle haksız yere bir yazımda onu kırmıştım. Zarif bir insandı, çok çabuk affetti. Hastalığımın ikinci günü yarım yamalak kendime geldiğimde beni arayan birkaç kişiden biriydi. Ona bir özür dileme kitabı gibi bir şey olacak.” İşte Selim İleri'nin son yıllarda kaleme aldığı eserlerindeki dönüşümü, hastalık sonrasındaki değişimini ve edebi şahsiyetlerle ilgili hesaplaşmasının boyutu.
KELİMELER YERİNE TUVALE SIĞINDIM
Allah garip bir sabır veriyor. İlk önce hayata karşı, Allah’a karşı bir şey ödemem gerekliydi diye düşündüm. Sonra her şeyin bir kaderi var, benim kaderim de böyleymiş dedim. Resim yapmaya başladım. Eskiden de yapardım ama hastalıktan sonra uzun bir süre kelimeler yerine tuvale sığındım. Sonra tekrar yavaş yavaş okumaya, yazmaya geri döndüm. Bu televizyon teklifi gelince önce yapabilir miyim diye endişe ettim. Konuşurken bazen takılıyorum çünkü. Çok heyecanlandım. Eskiden çok sık ekrana çıktığım halde, dört beş senedir hiç çıkmamıştım. En son Mehmet Barlas’la bir program yapmıştık. Program öncesi küçük küçük notlar aldım, ama orada yazılanların dörtte birini bile söyleyemedim, başka şeyler söyledim.
AÇIK AÇIK HESAPLAŞMAK ÇOK ZOR
Hatıralar bir anda üşüştü
Tuhaf bir şey oldu, Tanpınar’ın kitabını yazarken hastalık yoktu, ama onun ismi de bana çok acayip geliyor. Çok sevdiğim bir arkadaşım vefat ettiğinde, evinin önünden geçerken “Yaşadı ve öldü, bir anlamı olmalı bunun” dedim. Sonra bu cümleyi Tanpınar’ın kitabının ismi yaptım. Ardından benim başıma geldi, hastalık sürecinde yıllardır düşünmediğim hatıralar, hepsi bir anda üşüştü. Doktorlar bile üç defa ölüme gidip gelen bir insanın hafızasının bu kadar sağlam olmasına bir anlam veremedi. Biraz sakatlandı tabii, eskiden daha berraktı. Bazı isimleri unutuyorum, bazı insanların söylediklerini başkalarınınkiyle karıştırıyorum, ama maalesef acıları ve pişmanlıkları hatırlamak konusunda fevkalade hassas bir hafızam var.
Tanpınar benim çok sevdiğim yazarlardan birisi olmasına rağmen 27 Mayıs darbesindeki tutumu, idamları savunması beni hep irkiltmiştir. Bugüne kadar hiç konuşamadım, ama o kitapta cesaret edip sordum. Soru olarak kaldı tabii, bilemezsin ki kim bilir ne yaşandı? Tanpınar derdini tam açamamış diye düşünüyorum.
Menderes’i sayıkladım
Muhakkak bir zenginlik. Ama pek de iyi bir şey değil. Çünkü bu şekilde hissettiğiniz vakit ne oraya ait oluyorsunuz ne de buraya. Halbuki özellikle bizim toplumumuzda insanlar ille de bir yere ait olmanızı bekliyor. Hiçbir yere ait olmayıp boşlukta kaldığınızda çok büyük bir yalnızlık pekişiyor. Tanpınar’ın da yalnız bir insan olduğunu düşünüyorum. Yani hataları varsa, 27 Mayıs meselesi filan, o kısımlar hala etkiliyor beni. Adnan Menderes’i tanımam, ama hastalığım sırasında sabaha kadar Menderes’i sayıkladığımı söylediler. Belki de bir şey yapmadım diye. Onların acısını yıllarca hissettim. Menderes’in asılmasıyla ilgili bir hikaye yazmak isterim. Artık vaktim kalmadı, yapamayacağım herhalde.
CÜNEYT ARKIN’A ÖZÜR KİTABI
Sıradaki kitabının edebiyat dünyasından değil, çok sevdiği bir insan olan Cüneyt Arkın’la ilgili olduğunu söyleyen İleri, yıllarca görüşmediği usta oyuncu ile ilgili şunları anlattı: “Vaktiyle haksız yere bir yazımda onu kırmıştım. Zarif bir insandı, çok çabuk affetti. 2018 yılıydı galiba bir televizyon programında akşam üstleri insanın yapayalnız kalmasından bahsederken, ‘Şu anki hislerimi Selim İleri çok gençken yaşadı ve bunları yazdı’ demişti. Programda bana ulaşamadığını da söylemiş. Kırgın değildik ama yine uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Bana bunu ilettiklerinde hemen aradım. Vefat edene kadar da görüştük, hatta kendisiyle son görüşen kişilerden olabilirim. Hastalığımın ikinci günü yarım yamalak kendime geldiğimde beni arayan birkaç kişiden biriydi. Ona bir özür dileme kitabı gibi bir şey olacak.”