Çalışmalarını ABD'de sürdüren ve giyilebilir kalp pilinin mucidi Dr. Canan Dağdeviren'in geliştirdiği iğne şeklindeki bir alet, parkinson ve alzaymır gibi hastalıklara yol açan beyindeki kırık noktaları tespit ederek ilaç enjekte edilmesini sağlıyor. Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyesi Dr. Dağdeviren, hasta olan kişilerin, ilaçları ağız veya damar yoluyla almaları gerektiğini ve iyileşme sürecinin uzun sürdüğünü söyledi.
Harvard Üniversitesi Genç Akademi Üyesi Dr. Canan Dağdeviren tarafından geliştirilen proje ile parkinson ve alzaymır gibi hastalıklara neden olan beyindeki kırık noktalar bulunarak, iğne biçimindeki bir aletle bu bölgelere ilaç aktarılabiliyor. "Giyilebilir kalp pili"nin mucidi de olan Dağdeviren, bir program kapsamında geldiği Bursa'da, yaptığı açıklamada, insan beyninin elektronik devreye benzediğini söyledi.
Elektronik devrelerde bazen kırık noktalar bulunabildiğini belirten Dr. Dağdeviren, "Beyinde de kırık olmasından dolayı bazı kişiler parkinson, alzaymır veya ruh değişiklikleri hastalıklarına yakalanabiliyor. Hasta olan kişiler, ilaçları ağız veya damar yoluyla almak zorunda. Bu ilaçlar beyne gidiyor ama vücudun diğer bölgelerine de zarar veriyor. İyileşme süreci ise uzun sürüyor." diye konuştu.
Dr. Dağdeviren, Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde (MIT) görev yapan bazı akademisyenlerin kendisine gelerek, "8 yıldır bir proje üzerinde çalışıyoruz fakat bunu bir türlü gerçekleştiremiyoruz. Beynin içine inebilen, kırık noktaları bulabilen, aynı zamanda bu noktalara ilaçları aktarabilen bir cihaz yapmak istiyoruz ama yapamıyoruz" dediğini aktardı.Söz konusu akademisyenlerle gerçekleştirdiği toplantılarda projesini oluşturmaya başladığını anlatan Dr. Dağdeviren, onların neler yaptığını ve niye başarısız olduğunu öğrendiğini dile getirdi.
Projesine başlarken bu uzmanların karşılaştığı sorunlara çözümler üretmeye çalıştığını ifade eden Dr. Dağdeviren, şöyle konuştu:
"Bir projeyle karşılarına çıktım ve 'Siz bunları yapıyormuşsunuz ama malzemeyi yanlış seçmişsiniz, tasarımı yanlış yapmışsınız ve yanlış bir ekiple çalışmışsınız' dedim. Onlara bir proje sundum. Hocalardan biri bana, 'Bu çalışmaz' dedi. 'Çalışmasın. Sizin istediğiniz projeyi yapayım, paralel olarak da kendi istediğim projeyi yapayım' dedim. Üç ay içinde bir iğne tasarladım. Bu iğne çalışıyor. Maymunlar üzerinde denedik ve sonuçları aldık. Çok zorlu bir deneydi"
Dr. Dağdeviren, çalışmalarında geldiği noktada, beyindeki kırık noktaları bulabildiğini belirtti. Kırık noktalara iğne şeklindeki bir aletle iki ilacı aktarabildiğini kaydeden Dr. Dağdeviren, "Yaptığım şey, dizaynı değiştirmekti. Aletin yaklaşık 10 santimetre uzunluğunda ve çok ince olması gerekiyor çünkü canlı hayvanlar üzerinde deniyoruz. Onların acı çekmemesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Sistemi geliştirirken dünyadaki en yüksek binayı örnek aldığı bilgisini veren Dr. Dağdeviren, bir mimarın desteğiyle çalışmalarını sürdürdüğüne değindi. Dr. Canan Dağdeviren, iğne tarzındaki aletle beynin kırık noktalarına inip ilaçla müdahale edebildiğine işaret etti.
Var olan hastalıkları iyileştirmeye yarayan aletler tasarlamaya çalıştığını dile getiren Dağdeviren, bir sonraki çalışmasına MIT'de devam edeceğini ve bunu yaklaşık 5 ay önce meme kanserinden hayatını kaybeden teyzesinin hastalığından esinlenerek oluşturacağını anlattı. Meme kanserinin erken teşhisi için buna benzer aletleri vücutta ve özellikle meme bölgesinde denemeyi amaçladığını vurgulayan Dr. Dağdeviren, şunları kaydetti:
"Çalışmalarım bir boyutta başladı. Hacettepe Üniversitesinde iken ilk fiberler üzerinde çalıştım. Sonra Sabancı Üniversitesinde bu bir boyutlu malzemelerle aletler yaptım. Bunlar yeterli olmadı. Hocamı buldum ve ABD'ye gittim. Vücuda yapıştırılabilen iki boyutlu aletler yaptım. Şimdi iğne şeklinde vücuda inebilen üç boyutlu aletler yapıyorum. Bundan sonra 4 boyutlu aletler üzerine çalışacağız ve MIT'de de bunları duyacaksınız. Artık bir ilacı içtiğinizde onun içinde küçük devreler olacak. İçilen ilacı izleyebileceğiz. Yani nereye gittiğini, neler yaptığını görebileceğiz. Günümüz tıbbının pijama tarzı olduğunu düşünüyorum. Annenizin, babanızın veya kardeşinizin pijamasını giyebilirsiniz ama size uymayabilir. Çalışmalarım tamamen süit tarz denilen ceket gibi üzerinize oturabilecek ve kişiselleştirilebilecek tıp olacak. İleride ne kadar zengin olduğunuz, vücudunuza giydiğiniz elektronik aletlerin sayısıyla doğru orantılı olacak. Vücudunuzda var olan değişiklikleri çok rahat anlayabileceksiniz"