Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler arasında Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu’nun Q, X, Ň, Ä, Ŭ harflerinin bulunduğu 34 harften oluşan ‘Ortak Türk Alfabesi’ konusunda uzlaşma sağlandı. Ortak alfabeyi kullanacak ülkeler arasında Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, KKTC ve Özbekistan yer alıyor. Hangi ülkelerin bu ortak alfabenin tamamını kullanacağı, Türkiye’de veya diğer ülkelerde nelerin değişeceğini ortak alfabe komisyonunda bulunan Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Osman Mert’le konuştuk.
34 harflik çerçeve alfabeyi olduğu gibi hiçbir ülkenin kullanmayacağını belirten Mert, 29 harfin Türkiye Cumhuriyeti’nin kullandığı harfler olacağını, diğerlerini ise ihtiyaca göre diğer lehçelerin kullanacağını belirtti. Osman Mert, “Lehçelerin kullanacakları harf sayıları 29 ila 32 arasında farklılık arz edecek. Türkiye Cumhuriyeti bu çerçeve alfabedeki 29 harfi zaten 1928 yılından beri kullanıyor; kullanmaya devam edecek. Azerbaycan ve KKTC de aynı şekilde kendi alfabesini kullanmaya devam edecek. Kazakistan ve Kırgızistan Kiril Alfabesinden Latin Alfabesine geçecek. Özbekistan’ın bugün kullandığı Latin kökenli alfabe de ortak çerçeve alfabeden hareketle oluşturulduğu için bizim kullandığımız alfabeye yakın olacak. Bu üç ülke konuyu parlamentolarına getirip onayladıktan sonra Türk Cumhuriyetleri arasında 29’u ortak olan ama harf sayısı 1 ila 3 arasında farklılık arz eden alfabeler kullanılmayla başlanacak. Fakat farklı olan bu harfler okunabilirliği ve anlaşılabilirliği etkileyecek düzeyde bir sorun teşkil etmeyecek” ifadelerini kullandı.
Ortak Türk alfabesinin öncelikle kültürel birliğin sağlanması açısından son derece önemli olduğunu belirten Prof. Mert, halkları birbirine yakınlaştıracağının altını çizdi. Bu gelişmenin, sadece Türk dünyasının değil, dünyanın ve bölgenin geleceğini derinden etkileyecek bir adım olduğunu dile getiren Osman Mert, “Kültürel birliğin ilk şartlarından biri yazıda birliktir. Bundan sonra Türk Dünyası’ndaki iş birliklerinin güçlenerek artacağına inanıyorum. Artık Edirne’den yola çıkan bir Türk, Altay Dağları’na kadar yalnızca Türkçe konuşarak değil, tabelalar dahil Türkçe lehçeleriyle yazılanları okuyarak da seyahat edebilecek. Ama bunların anlaşılabilirlik düzeyi lehçeye göre farklılık arz edecek. Burada en büyük avantajımız, lehçelerin söz varlığının yüzde 80’e yakın aynı olması” dedi.
Türkçe alfabede yer almayan harflerin okunuşuna da değinen Osman Mert, şöyle konuştu: “Eğer bir Türk vatandaşı Türkiye Türkçesinde olmayan bir sesin yer aldığı Kazakça bir kelime yazacaksa, bu kelimede Kazak alfabesinde olan o harfi kullanabilir. Tıpkı İngilizce yazarken gerektiğinde W, Q işaretlerini kullandığımız gibi. Eğitim programlarında farklı harflerin ses değerlerinin öğretilmesi ise tamamen Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir konudur.”
Alfabe çalışmalarının başında ve temelinde Türkiye Cumhuriyetinin 96 yıllık tecrübesinin çok önemli ve belirleyici olduğunu söyleyen Mert, “Zaten 2017’den beri Kazakistan’daki alfabe uzmanları Türk Dil Kurumu ile iletişim hâlindeydi ve konu bütün boyutlarıyla defalarca ele alınmıştı; bilgi ve tecrübe paylaşımı yapılmıştı. 1991 sonrası ortak alfabeyle ilgili akademik faaliyetler de Türkiye’de yapılmıştı. Dolayısıyla alfabe çalışmalarının her aşamasında ya Türkiye’nin tecrübelerine başvuruldu ya da bu konudaki bilgi birikimine atıfta bulunuldu” diyerek Türkiye’nin oynadığı etkin rolü aktardı.