Menenjit, beyni saran zarların iltihaplanmasıyla oluşan ve erken evrede tedavi edilmediğinde başta işitme kaybı, beyin hasarı ve ölümle sonuçlanabilen ciddi bir bakteriyel enfeksiyondur.
Baş ağrısı, yüksek ateş, boyun tutulması, ense sertliği gibi yaygın belirtileri bulunan menenjitte mide bulantısı ve kusma da görülebiliyor. Parlak ışığa bakmaktan kaçınma, zihin bulanıklığı, havale, soğuk el ve ayaklar, titreme, hızlı soluk alıp verme, eklem ve kas ağrıları görülüyor. Bunun yanı sıra, 2 yaşından küçük çocuklarda az yemek yeme, inleme şeklinde ya da çok tiz ağlama, soluk ve lekeli bir görünüm, kafada bulunan bıngıldağın aşırı gergin ve şiş olması, kaskatı olma gibi belirtilerle de menenjit anlaşılabiliyor. Bunlardan birkaçına rastlandığı durumda vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekiyor. Nörolojik belirtiler varsa da ölüm veya kalıcı hasar riski yükseliyor.
Hastalığa yakalananların %95’i 5 yaş altındaki çocuklardır. Kalabalık ortamlarda bulunan çocuk ve erişkinler daha fazla risk taşırlar. Bazı virüs türleri de daha hafif bir menenjit tablosuna yol açabilirler ayrıca kafa travmaları da hastalığa neden olabilir. Ancak bakteriyel menenjit ağır seyreden tıbbi bir durumdur ve tedavi edilmediğinde yüksek oranda ölümle sonuçlanabilir. Menenjitten en önemli korunma yöntemi aşı yaptırmaktır.
Menenjitin ilk evresi birkaç gün süren üst solunum yolu enfeksiyonu veya barsak enfeksiyonu gibi belirtilerle de başlayabilir. Devamında ise hastanın tablosu ağırlaşır. Bebeklerde belirtiler daha zor anlaşılabilir; yüksek veya düşük vücut ısısı, huzursuzluk, kucağa alınınca geçmeyen ısrarlı ağlamalar, uyku hali, iştahsızlık, kafadaki bıngıldağın normalden daha fazla bombe görüntüsünde olması olduğu gibi belirtilerle farkedilebilir. Menenjit çok hızlı ciddileşebilir, bu nedenle aşağıdaki belirtiler oluştuğunda mutlaka doktora gitmek gerekir.
Bebeklerde ve 2 yaşın altındaki çocuklarda ise belirtiler değişebilir, bu durumda aşağıdaki belirtilere dikkat etmek gerekir:
Erken tedavi ölümü de içeren ciddi sorunları önlemeye yardımcı olur. Menenjit teşhisi için yapılan testler arasında kan testleri, görüntüleme testleri ve beyin omurilik sıvısı testi bulunur. Antibiyotikler bakteriyel menenjitleri tedavi edebilir. Antiviral ilaçlar ise bazı viral menenjit tiplerinin tedavisine yardımcı olabilir.
Menenjit, bir enfeksiyon olduğu için yaygın olarak solunum yoluyla veya ellerle vücuda alınan bakterilerle başlar. Yukarda sayılan belirtilerin bazıları söz konusuysa mutlaka bir doktora başvurmanız önerilir. Hastalığın kesin tanısı için hekim beyin omurilik sıvısından örnek alarak tahlil eder. Ancak bu işlem basittir ve çocuğa zarar vermez.
Hastalığın teşhisiyle birlikte hekim uygun bir antibiyotik tedavisine başlayacak ve hastayı hastanede gözetim altında tutulacaktır. Kimi durumlarda hekim hastayla teması olan kişilere de koruma amaçlı önleyici tedavi başlayabilir. Eğer viral bir menenjit söz konusuysa, antibiyotiklerin tedavide yeri yoktur. Ağrı kesici, ateş düşürücü, sıvı tedavisi gibi rahatlatıcı yöntemlerle hasta takip edilecektir.
Menenjit hastalığında en yüksek risk grubunu 6-12 ay arasındaki bebekler oluşturuyor. Bu hastalık yüzde 25 ila 55 oranları arasında ölümle de sonuçlanabiliyor. Kalıcı hasar bırakma ihtimali yüksek olan menenjit, havadan damlacık yoluyla bulaşıyor. Bu hastalık, çocukluk çağının en korkulan enfeksiyon hastalıklarının başında geliyor. Çünkü bu yaşlarda, bağışıklık sistemi yeterli gelişemiyor. Ayrıca çocukluk çağının özelliklerinden biri olan kan ile beyin bariyerindeki anatomik zayıflık da hastalığa yakalanma riskini artırıyor. İşte bu özellikler, bulaştıktan sonra menenjitin vücuda hızlıca yayılmasını sağlıyor. Üstelik beyin fonksiyonlarını etkileyerek hasar da bırakabiliyor.
Erken tanı ve tedavi menenjit hastalığında hayat kurtarıcı bir rol oynuyor. Tekrarlama ihtimali olan menenjitte, verilen antibiyotiğe direnç gelişebiliyor. Havale nöbetlerinin yanı sıra özellikle yenidoğan döneminde hastalığa yakalananlarda kaslarda sekel şekilde sertlik kalabiliyor. İşitme kaybı, yüz felci, şuur kaybı, büyüme ve gelişmede gecikme veya güçsüzlük, öğrenmede güçsüzlük görülebiliyor. Belirtiler görüldükten sonra kesin tanı; ‘lomber ponksiyon’ adı verilen bir işlemle beyin omurilik sıvısından numune alıp bakteriyolojik antijen, hücre, kimyasal analiz ve kültür etkeni izole edilerek konuluyor. Kişinin yaşı ve etken olabilecek nedenin çeşidine göre antibiyotik tedavisi seçilirken, süresi 7-21 gün arasında değişiyor.
Erken tanı konarak uygun antibiyotik tedavisi alan çocuklarda menenjit hasar bırakmadan iyileşiyor ancak; geç tanılı, yanlış veya yetersiz tedavi alan hastalarda, sağırlık, davranış bozukluğu, konsantrasyon bozukluğu, koordinasyon bozukluğu, yorgunluk, hareket kısıtlılığı gibi engeller görülebiliyor. Bazı şikayetler zamanla düzelse de bazıları kalıcı hasar bırakabiliyor. Menenjit kişinin yaşamını kısıtlıyor ve aktivitelerini değiştirebiliyor. Çocuklarda menenjitten sonra hiperaktivite sendromu, öğrenme problemleri görülebiliyor. Erişkinlikte sosyal yaşamı ve iş yaşantısını etkileyen problemlerle karşılaşılabiliyor. Anti-sosyal kişilik bozuklukları ve beceri gerektiren işlerde yetersizliğe de rastlanabiliyor. Çocuklarda bu yönde kalıcı hasarlar yaşanmaması için erken teşhis büyük önem taşıyor.
Menenjit olan kişiyle teması bulunan herkese koruyucu antibiyotik tedavisinin uygulanması gerekiyor. Hijyen kurallarına uymak, sık sık elleri yıkamak tehlikeli mikropların vücuda ulaşmasına engel oluyor. Bunun yanı sıra anne sütü almanın, bebekleri menenjitten koruduğu da biliniyor. Sağlıklı bireylerin bir kısmı ağzında bakterileri taşıyor ve kendisi hastalanmadan sadece bulaştırıcı olabiliyor. Yapılan çalışmalar, tüm insanların yüzde 10'a yakınının burunlarında veya boğazlarında bakteri taşıdıklarına yönelik sonuçları ortaya koyuyor. Bunların yanı sıra yorgun düşmek veya stresli yaşam gibi etkenler de menenjite karşı kişiyi daha savunmasız hale getiriyor.
Özellikle çocuklarda önemli menenjit etkenleri olan hemofilus influenza, meningokok ve pnömokok adlı bakterilerden aşıyla korunmak mümkün olabiliyor. Türkiye’de menenjit vakalarının yüzde 60'ından meningokoklar sorumlu olurken, daha düşük oranlarda sorumlu olan pnömokok ve hemofilus influenzaya karşı aşılama 2009 ve 2006’dan beri devlet tarafından uygulanıyor. Meningokok aşısı ise ailelerin ve çocuk hekimlerinin yönlendirmesi ile yapılıyor. Türkiye'de meningokokların W, B ve A tipleri enfeksiyon oluşturabiliyor. A, C, Y, W-135 tiplerinden 4'lü konjuge meningokok aşısı ile korunmak mümkün. B tipine karşı ise henüz konjuge aşılama geliştirilmiş değil ancak bakteri DNA’sından elde edilen aşı, hazırlık aşamasında. A, C, Y, W-A135 tiplerini içeren 4’lü konjuge meningokok aşısının pek çok ülkede rutin aşı takvimine alınıyor. Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya dahil 16 ülkede aşı rutin kullanımdayken; Amerika'da ise 2006’dan beri ulusal aşı takviminde yer alıyor.