Birçok medeniyetin ardında bıraktığı görkemli kaleler, şehirleri koruyan, ticaret amaçlı yapılan, taştan yapılardır. Şehirlerin stratejik ve önemli noktalarına inşa edilen kaleler, yerli-yabancı turistler tarafından da sıklıkla ziyaret ediliyor.
Türkiye'nin dört bir yanında bulunan bu devasa taş yapılar İç Anadolu'dan Doğu Anadolu'ya, Ege'den Karadeniz'e ülkenin dört bir yanında yükseliyor.
Zilkale, Çamlıhemşin’in 15 km güneyinde, Fırtına Deresi’nin batı yamaçları üzerine kuruludur. Kale; dış surlar, orta surlar ve iç kaleden meydana gelir.
Kale içerisinde üç önemli yapı bulunur. Bunlar muhafız binası, şapel ve baş kuledir. Kulenin dört katlı olduğu, duvarlardaki hatıl izleri ve kiriş deliklerinden anlaşılmaktadır. Zil Kale’nin bölgedeki pek çok kale gibi hem yörede hem de İspir’e ulaşan önemli bir Orta Çağ kervan yolu üzerinde güvenliği sağladığı bilinmektedir.
Kilitbahir Kalesi 1462-1463 yıllarında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Havadan görünümü yonca yaprağına benzetilen kalenin isminin “Denizin Kilidi” anlamında Kilid-ül Bahir olduğu bilinmektedir.
Kale-i Sultaniye’nin tam karşısında bir tepenin eteğinde kurulmuştur. Yapı, dış kale, iç kale ve ana kule olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. Kale tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiştir. Açıklık kısımları kiremit kemerli olup kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır.
Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya, denizden 700 metre Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Kale İçeri Şehir (Hatuniye Mahallesi), Kızlar Sarayı ve Yukarı Kale (Harşena) olmak üzere üç bölümden oluşan Kale, 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra önemli bir onarım görmüştür.
18. yüzyıla kadar kullanılan kale, bu yüzyıldan sonra askeri önemini kaybetmiştir. Kalede sarnıçlar, su depoları, Osmanlı Dönemi’ne ait hamam kalıntıları ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları bulunmaktadır.
Alanya Kalesi, Anadolu’yu süsleyen yüzlerce kaleden bugün ayakta kalabilmiş ve iyi korunmuş Orta Çağ kalelerinden birisidir. Kale, uzunluğu 6,5 km’yi bulan surları, sayısı 140’ı bulan burçları, içindeki 400’e yakın sarnıcı, görkemli yazıtlı ve bezemeli kapıları ile bir açık hava müzesi görünümündedir.
Selçuklu Dönemi yapısı olan bu kale yonca planlıdır. Mimari özelliklerden dolayı 12. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Kaleye giriş güneydoğu köşesinden büyük yuvarlak kulenin yanındaki küçük bir kapıdan sağlanmaktadır.
Boyabat Kalesi, Gökırmak Vadisi’nde yer alan karşılıklı sarp iki kayalık tepeden biri üzerinde kurulmuştur.
Kale, kayaların doğal yapısına uygun şekilde inşa edilmiştir. Kale bedenleri arasındaki kulelerin bazıları dikdörtgen, bazıları yuvarlak olarak yapılmış olup iç kısmında kulelere çıkan merdivenler yer almaktadır.
Surları ve burçları, orijinal ve özgün kültür varlıkları olarak yaşayan Diyarbakır Kalesi, dünya tarihi için hâlâ önemli bir evrensel miras olma özelliğini korumaktadır.
Dünyanın en eski ve en sağlam yapılarından biri olan Diyarbakır Surları birçok türküye, maniye, efsaneye konu olmuştur. Burçları üzerindeki görkemli kabartmaları ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerindendir. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin yaşamsal iş birliği ve Hevsel Bahçeleri’nin oluşturduğu peyzaj, kentin ve bahçelerin binlerce yıldır kesintisiz hayat sürmesinde en önemli etkendir.
Güvercinada Kalesi, Kuşadası Körfezi’nin ağzında limanı koruyan bir konumda yapılmıştır. Güvercinada üzerinde, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından yaptırılan bir iç kale ve İlyas Ağa tarafından yaptırılan surlar yer almaktadır. Bu surlar Mora İsyanı sırasında adalardan ve denizden gelebilecek saldırıları önleyebilmek için yaptırılmıştır.
Mamure Kalesi, Akdeniz kıyı şeridinde bulunan günümüze kadar ulaşabilmiş Türkiye’nin en büyük kalelerinden biridir. Kale üç bölümden oluşmaktadır. Yüksek duvarlarla ayrılmış doğudaki iç avlu, batıdaki dış kale ve bunların güneyindeki kayalıklar üzerine inşa edilmiş iç kaleden oluşmaktadır.
Mamure Kalesi Roma, Bizans, Selçuklu, Karamanlı ve Osmanlı Dönemleri ’ne ait izleri taşıması nedeniyle Türkiye’de bulunan kaleler arasında önemli bir yere sahiptir.
Bodrum Kalesi, 1406-1522 yılları arasında Saint Jean Şövalyeleri tarafından, üç tarafı denizlerle çevrili kayalık bir yarımada üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin yapımında, depremde yıkılmış olan dünyanın yedi harikasından biri sayılan Mausoleion’un taşları kullanılmıştır. Kalede, Fransız, İtalyan, İngiliz, Alman ve İspanyol (Yılanlı) Kuleleri bulunmaktadır.
Günümüzde Bodrum Kalesi içinde, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi yer almaktadır. Ülkemizin tek, dünyanın ise en önemli sualtı arkeoloji müzelerinden biridir. 1995 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi yarışmasında “Özel Övgü” ödülünü almış olan müzede, sualtı kazı ve araştırmalarından gelen eserlerin yanı sıra Bodrum ve çevresindeki kazı ve araştırmalardan ele geçen eserler de sergilenmektedir.
Rumkale, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde konumlanmıştır. Kalede bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları, kuyu ve hendek yer almaktadır.
Roma döneminde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleşmesi ve burada Hıristiyanlık dinini yayması nedeniyle, bu yerleşim yeri Hıristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamaktadır.
Tirebolu Kalesi, Tirebolu ilçe merkezinde, denize doğru uzanmış bir yarımadanın üzerinde yer alır. Kalenin kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber M.Ö. 15. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Kalenin içerisinde bazı binalara ait temeller vardır. Bunların başında güney duvarı içerisine oyularak yapılmış bir mescit mihrabı ve bu mescide ait duvar temelleri bulunmaktadır.
Uçhisar Kalesi, Kapadokya’nın zirve noktasıdır. Kapadokya’nın her yerinden görülen en büyük ve en güzel peribacasıdır. Kalenin zirvesi Kapadokya’nın kuşbakışı görüleceği tek yerdir.
Kalenin zirvesinde çok sayıda oyma küp, oyma mezar ve büyük sarnıç bulunmaktadır. Kaleden kuzeye doğru aşağılara bakınca Cevizli peribacalarını, batıda Nevşehir’i ve Oylu Dağı’nı, kalenin hemen önünde yeni Uçhisar’ı, güneybatıda uzaklarda Hasan Dağı zirvesini görebilirsiniz.
Hoşap Kalesi, Hoşap Suyu’nun kuzeybatısında sarp ve dik bir kaya kütlesi üzerine kurulan kale, iç kale ile bunun kuzeyindeki dış kaleden oluşmaktadır. Geçmişi Urartu Devleti’ne kadar uzanan kale, Osmanlı Devleti'ne tabi Mahmudi Beylerinin yaptırdığı şekliyle günümüze ulaşmıştır.
19. yüzyıl ortalarında terkedilmiş olan kale, içerisindeki yapılarıyla günümüze büyük ölçüde sağlam olarak gelmiştir. Bu nedenle bölgenin dikkat çeken sembol yapılarından birisidir.