Felaketler yılı olarak anılan 2020’nin sonlarına yaklaştık. Bütün dünyayı etkisi altına alan, ekonomiden siyasete, sanattan eğitime hayatı durduran Kovid-19 salgını, soluduğumuz havaya tam tersi bir etki yaptı. Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hazırlanan ‘Kara Rapor 2020: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri’ başlıklı çalışmanın detayları da bunu gösteriyor.
2020 yılının ilk altı ayında kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle azalan trafik sebebiyle hava kalitesi iyileşmiş olsa da yeni normale hazırlanan ülkemizdeki kirlilik, haziran ayı itibarıyla tekrar artmaya başladı. Hava kalitesini araştıran platform doğa koruma ve sağlık alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesiyle 2015 yılında çalışmalarına başladı. Hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması için çalışmalar yapıyorlar. Platform koordinatörü Buket Atlı, şu önerilerde bulunuyor: “Hava kirliliğiyle mücadele Kovid-19’la mücadeleyle birlikte düşünülebilir. Hava ölçüm istasyonlarının veri kalitesi arttırılmalı, çevre yatırımlarını tamamlamamış kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemeli, planlanan sanayi tesislerinin sağlık etki değerlendirmesi yapılmalı, fosil yakıt desteğine son verilmeli. Korona sonrası süreci inşa ederken sağlıklı bir toparlanma sağlamak için halk sağlığını merkeze koyan istihdam ve krizlere karşı dayanıklı modellerden oluşan bir ekonomik toparlanma paketi oluşturmayı öneriyoruz.”
Hava kirliliği ve koronavirüsün her ikisinin de çok önemli sorunlar olduğunun altını çizen Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Her iki gelişme de bize maske taktırıyor. Maske kurtarıcı değil. Özellikle hava kirliliği konusunda. Kirliliği mutlaka engellemek zorundayız. Ölümler, hastalıklar, hastaneye yatışlar gibi pek çok başlıkta incelenebilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ölçüm istasyonu sayısını arttırdı ama ulusal düzdeyde Türkiye’yi temsil eden çalışmaların sayısı artmalı. Süreklilik sağlanmalı. Ülke genelinde ölçüm konusunda sıkıntılar yaşıyoruz”
Hava kirleticileri, kilometrelerce hareket edebiliyor. Sanayi ve ulaşımda kullanılan fosil yakıt, trafik, madencilik, endüstriyel tarım, yangınlar hava kirliliğinin sebeplerinden birkaçı. İstanbul’da 2019 yılında yıllık ortalama partikül madde seviyesi iyileşmiş olsa da yıl boyunca Sultangazi, Mecidiyeköy, Alibeyköy ve Kağıthane istasyonlarında neredeyse 200’den fazla günlük limitin üzerinde kirli hava ölçüldü. Hava kirliliğinin üç yıldır en düşük seviyede ölçüldüğü iller ise Ardahan, Tunceli, Rize, Artvin ve Bitlis.
***