Bugün, Türk sinemasının unutulmazları arasında yer alan Kemal Sunal'ın doğum günü. 7'den 70'e herkesin gönlünde yer edinen 'Kahraman Şaban', Türkiye'nin en zor dönemlerinde çektiği filmlerle halkı güldürmeyi başardı. Yani; Kemal Sunal güldü, Türkiye güldü...
Bugün Türk sinemasının duayen sanatçılarından Kemal Sunal'ın doğumunun 71. yıl dönümü. Rol aldığı 82 filmle Yeşilçam'ın unutulmazları arasına giren sanatçının filmleri, üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen hala ilgiyle izleniyor.
1944 yılının 11 Kasım sabahında doğdu Kemal Sunal. Daha sonra Cemil ve Cemal adında iki kardeşi daha oldu. Çocukluk yılları İstanbul'un eski semtlerinde geçen Sunal, Vefa Lisesi'nden mezun oldu. Okul hayatında çok başarılı bir öğrenci olmasa da, tiyatroya olan ilgisi o yıllarda belirdi. 1974 yılında evlendi. Ali Sunal ve Ezo Sunal adlarında, biri erkek diğeri kız iki çocuğu oldu. 1977'de Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Sunal, oyunculuğu ve özellikle değişik tiplemesiyle Türk sinemasında komedi oyunculuğuna yeni bir soluk getirdi.
Kemal Sunal'ın sanat hayatı ve kişiliğiyle ilgili bilgileri ailesi ve sanatçı arkadaşlarının daha önceden yaptığı değerlendirmelerin ışığında derledik. İşte bir sanatçının 'halk kahramanı' olarak portresi...
Kemal Sunal'ın çocukluğunda çok suskun olduğunu anlatan annesi Saime Sunal, TRT'nin hazırladığı 'Hayatım Roman' belgeselinde oğlunu şu sözlerle anlatıyor:
"Cemil olunca, 3 yaşındaydı herhalde. Geldi benim yanımda Cemil'i görünce kaçtı oradan dışarı ve bir hafta sonra sarılık oldu. O kadar içine kapanıktı. Keşke belirtseydi, keşke çocuklarla kavga etseydi de o kadar kapalı olmasaydı."
Genç Kemal'in tiyatroya olan bağlılığı lise yıllarında ortaya çıkar. Vefa Lisesi'nde okuyan Kemal Sunal, okulun tiyatro bölümünde yer alır. Ancak okul hayatı pek parlak değildir. Ortaokulun ilk sınıfında ilk sınıfı geçemez. Kemal Sunal, liseden tam 11 yılda mezun olabildi.
Okulun felsefe öğretmeni Belkıs Balkır Kemal Sunal'daki yeteneği görür, onu Müşfik Kenter'le tanıştırır ve Kenter Tiyatrosu'nda küçük roller almasını sağlar. Sanat hayatı, "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar Kenterler Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev aldı. Devekuşu Kabare'de usta oyuncuların yanında küçük rollerde yer alır ancak izleyici onu gördüğünde kendini gülmekten alamaz. Bu potansiyeli fark eden yönetmen Ertem Eğilmez, 1973 yılında çektiği Tatlı Dillim filminde Kemal Sunal'a ilk rolünü verir. İkinci filmi ise yine bir Ertem Eğilmez yapımı olan Canım Kardeşim. O filmdeki rolü birkaç dakikalık da olsa, yaptığı Kayseri şivesiyle kendisini göstermeyi başarır.
Kemal Sunal'ın sanat hayatındaki dönüm noktalarından biri ise şüphesiz Mavi Boncuk filmi. Adile Naşit, Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Emel Sayın gibi önemli isimlerin yanında rol alır. Kemal Sunal bu filmde ilk defa diğer oyuncularla eşit rol alır. Böylece ilk kez izleyiciyle bu kadar yakınlaşmıştır.
Kemal Sunal ile birçok filmde rol alan ve oluşturdukları ikiliyle izleyicinin büyük beğenisini toplayan Halit Akçatepe anlatıyor: "En önden başladı, sen bunu söyle, sen bunu söyle... Kemal'e gelince laf bitti. 'Oğlum sen de burada gülersin' dedi. Kemal de orada güldü. Başkası olsa böyle olmazdı dediğim şundan: Ertem ağabey bütün yaptığı filmleri seyrederdi. Gittik, filmi seyrediyoruz. O sahne geldi, Kemal güldü, bütün sinema yıkıldı gülmekten..."
Zeki Alasya ise sahne arkadaşını şu sözlerle söylüyor: "Birinci film, yani Tatlı Dillim bitti, ikinci filmde Kemal hepimizin önündeydi. Bütün başarılara beraber imza attık elbette ama Kemal farklı bir yerdeydi... Bizler iyi oyunculardık tabi ama ulusal star diyeceğim durumda olmadık hiçbirimiz. Sadece Kemal oldu."
Kemal Sunal gösterdiği başarıyla, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Halit Akçatepe ile birlikte Köyden İndim Şehre ve Salak Milyoner filmlerinde rol alır.
Aynı yıl ilk kez bir başrol filminde rol alır. Atıf Yılmaz'ın çektiği 'Salako' filminde Meral Zeren ile oynar. Aynı sene bir başka yönetmen Zeki Ökten ile çalışır. Ancak aynı başarıyı yakalayamaz.
Türk sinema tarihinin unutulmaz yapımlarından biri... Ertem Eğilmez, 1974 yılında Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı adlı eserini sinemaya uyarlar. Bu filmin dikkat çeken özelliklerinden biri de, hiçbir oyuncunun başrol olmamasıdır. Seri halinde gelen filmler, hala sinemamızın 'efsaneleri' olarak görülüyor...
Münir Özkul, Adile Naşit, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kemal Sunal'dan oluşan ana karakterin yanında, yan karakterler gazete ilanı ile bulunur. Seriye daha sonra katılan Şener Şen ise, oyuncu kadrosuna çabuk uyum sağlar ve büyük beğeni toplar.
Kemal Sunal için Hababam Sınıfı'nın bir diğer önemi, artık daha sonraki filmlerinde 'Şaban' diye anılmasıdır. Zira Hababam Sınıfı'nın İnek Şaban'ı Kemal Sunal'dır. Kemal Sunal, sürekli 'Şaban' olarak anılmaktan daha sonra sıkılır ve özellikle 80 sonrası filmlerinde bu karakterleri canlandırmaz.
1976 yılında, Şener Şen ve Halit Akçatepe ile çektiği filmler büyük yankı uyandırır. Ardından Kapıcılar Kralı filmini çeker. Bu filmde ilk kez saf karakterinden çıkar, uyanık birini canlandırır. O yıl Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü almıştır.
Artık yönetmenlerin birinci tercihi olan Kemal Sunal, kendi deyimiyle 'at suratı, gülüşü ve oyunculuğu', Türk halkının ona daha çok güleceği bir şöhret verecekti. Kemal Sunal'ı anlatan Ayşen Gruda, şöyle diyor: "Kemal, önce bir surat. Seyircinin önce kabul etmesi gerekiyor. Ve bu surat ender bir surat... Kemal'e kasket taktığında köylü olurdu, frak giydirdiğinde Avrupalı olurdu."
1978 yılında Kemal Sunal filmleri yeni bir ekolü başlatır. Yönetmen Natuk Baytan ile çektiği filmler, absürt mizahıyla diğer filmlerden ayrılır. Saf bir karakter, her filmde kötüleri mizahi karakterle yenmekte ve halkın kahramanı olmaktadır. Bu filmlerin kayda değer bir özelliği de, halkın önemli sorunlarını beyaz perdeye yansıtmaktadır. Kemal Sunal bu filmlerle 'Kahraman Şaban' olur ve izleyicinin sevgisini kazanır.
Kemal Sunal'ın filmleri, 12 Eylül darbesinden sonra farklı bir boyuta taşınır. Özellikle Kartal Tibet'in yönettiği 'Deli Deli Küpeli' buna örnek olarak gösterilebilir. Film, etkili bir siyasi taşlamadır. Kiracı, Öğretmen, Düttürü Dünya, Koltuk Belası, Varyemez, Polizei, Katma Değer Şaban, Abuk Sabuk Bir Film... Toplumun en derin sorunlarına dokunan bu filmler, 80 öncesi gişe başarısını kazanamasa, sinema kalitesi açışından ayrı bir önem taşır.
1990'lı yıllarda başka bir zorluk sinemayı vurur. Televizyon dizileri bir fırtına gibi eserken, Kemal Sunal filmleri de her gün reyting rekorları kırar. Kemal Sunal bu dönemde dizilerde de rol alır.
Kemal Sunal'ın son filmi, Sinan Çetin'in yönettiği Propaganda filmi. Doğup büyüdüğü Hisli Hisar kasabasına Gümrük Muhafaza Müdürü olarak dönen Mehdi ile çocukluk arkadaşı Rahim'in ailelerinden arasından geçen sınır tellerini anlatan film, parçalanan hayatlara dikkat çekiyor. Kemal Sunal'a bu filmde usta oyuncu Metin Akpınar ve oğlu Ali Sunal eşlik etti. Trajikomik bir konusu olan film, Kemal Sunal'ın yeniden beyaz perdeye dönüşü olur ve Balalayka filmi projesinde yer aldı...
Kemal Sunal'ın verdiği son röportajı olduğu gibi aktarıyoruz:
Tabii var. Senelerdir var. Nasıl inanmayayım. İnanılmayacak gibi değil. Her dönem geçerli olan... Hala 25 senelik filmlerim oynanıyor, büyük reytingler alıyor. Çok enteresan, bu konular hala nasıl geçerli olabiliyor? Bu mizansenler hala nasıl geçerli oluyor? Bunu her zaman söylüyorum, araştırılması lazım. Bu 50 sene sonra da seyredilecek. Göreceksiniz, yazın bir kenara, seyredin...
Öyle ama o benim elimde değil ki, benim yapım bu. Sinema benim mesleğim. Orada değişiyorum, başka bir şey oluyor orada. Zaten öyle fazla espri yapanı da sevmem. Çünkü belli bir yerden sonra biter, gülmez insanlar. Zorlamaya girer. Çok güzel bir şey aklına geldiği zaman patlatacaksın.
Çok güzel bir film olacak. Çok güzel olması için çalışacağız, başka bir alternatifimiz de yok. Çok güzel olmaya mecbur. Çalışacağız ama kolektif bir iştir bu biliyorsunuz.
Kemal Sunal, 12 Eylül öncesi dönemde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü'nden mezun olarak 1995 yılında bitirdi ve yüksek lisans yapmaya başladı. Yüksek Lisans tezi komedyen kimliği ile Kemal Sunal'ın ve filmlerinin incelenmesidir. Yüksek lisans tezi 2005 yılında ailesi tarafında "TV ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" ismi ile kitap haline getirilip yayınlanmıştır. Hayatı boyunca toplam 82 filmde rol aldı. 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.