Türkiye, yurdun dört bir yanında çıkan orman yangınlarıyla boğuşuyor. Ülkenin özellikle güney kıyılarını etkisi altını alan yangınlar devam ederken pek çok sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderinden fidan bağışı çağrıları gelmeye başladı. Peki, yanarak kaybedilen ağaçların yerine yenisi nasıl dikilmeli? Yanan bölgenin üstüne hemen fidan dikimi yapılması ne kadar doğru? Yakından bakalım...
Yurdun farklı bölgelerinde çıkan yangınlarla mücadele tüm hızıyla sürerken kontrol altına alınan bölgelerle ilgili fidan dikme çağrıları gelmeye başladı.
Fakat uzmanlara göre bu çağrılar her ne kadar iyi niyetli olsa da, günün sonunda biyoçeşitliliğe yangınlardan daha fazla zarar verebilir.
Orman Fakültesi'nde görevli pek çok akademisyen, yangının ardından başlatılan fidan dikme kampanyalarının orman biliminden uzak olduğunu belirtiyor.
Acele etmeden, bilimsel yaklaşımlarla yanan alanı kontrol altına alarak yeniden orman halini almasını sağlamanın mümkün olduğunu belirten İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doğanay Tolunay, "Yaşlı ağaçların da üzerinde kozalak olduğunu biliyoruz. Hiçbir şey yapılmazsa o yaşlı ağaçların ısının etkisiyle açılan kozalaklarından çıkan tohumlar, külün içine düşecek. Çimlenecek. Bir sonraki baharda metrekarede onlarca hatta yüzlerce fidan olacak.” ifadelerini kullandı.
Fidan dikme konusunda da açıklamalarda bulunan Tolunay, "Burada da önemli olan şeyler var. İstediğiniz her fidanı dikemezsiniz. Tutmaz. Tür değişikliği yapılmamalı örneğin. Yörenin ekolojik koşullarına uygun ağaçlar dikilmeli." şeklinde konuştu.
Dikkatsizce yapılacak ağaçlandırmanın sıkıntılara yol açacağını kaydeden Tolunay, şu ifadelere yer verdi:
“Yakın bölgedeki fidanlar yeterli olmayacaktır. Bu sefer Türkiye’nin dört bir yanından fidan gelmeye başlayacak buraya. Ki bunu 1994’te yaşadık. Bu tarihte Gelibolu’da çok büyük bir yangın oldu. Bu yangında toplu ağaç dikme kampanyaları yapıldı. Orada da kızılçam vardı ama farklı bir sürü tür yanan alana dikildi. 1 yıl sonra araziyi gezdiğimizde o fidanların tutmadığını, kuruduğunu ya da doğal olarak külün içine düşen tohumların çimlenmesiyle oluşan yeni fidanların, ekilen diğer fidanları bastırdığını gördük. Dolayısıyla boşu boşuna yatırım. Ayrıca ağaçlandırma faaliyetinde toprak da zarar görüyor. Çünkü yanan ağaçların kökleri dozerlerle sökülecek, toprak işlenecek. Kaldı ki kül ağaçlar için son derece önemli besin maddeleri içerir. Yani toprak da verimsizleşecek. Sonuç olarak ağaçlandırma en son düşünülmesi gereken bir işlem. Öncelikli olarak doğal gençliğin gelmesi sağlanmalı.”