Bayram, kış, yaz, çocuk, yaşlı, salgın dinlemeyen İsrail’in zulmü devam ediyor. Rahmet Kapısı Mescidi’ni kapatma çalışmaları ve karantinadaki Filistin halkını açlığa mahkum etmesine yeni bir olay eklendi. Kudüs’ten gelen son görüntülerde İsrail askerlerinin silahla vurdukları Filistinli genci, öldükten sonra kelepçelediklerini görüyoruz. Bütün eziyetlere karşı İslam alemi, Uluslararası Minber-i Aksâ Derneği’nin kampanyasıyla tek yürek oldu. Bundan 51 yıl önce Mescidi Aksa’da çıkan yangının yıl dönümünde 25 ülkeden 91 katılımcıyı bir araya getiren etkinlikte Kudüs’teki olaylar ve Mescidi Aksa’nın geleceği konuşuldu. 17 ayını hücrede geçiren ve girerken de çıkarken de Mescidi Aksa’yı soran Dr. İkrime Sabri, bayrak bir isim olarak bütün Müslümanlara örnek oldu. O da konuşmacılar arasındaydı.
,
İsrail’in Rahmet Kapısı Mescidi’nin kapatılması ile ilgili aldığı kararı Yeni Şafak Pazar ekine değerlendiren Mescid-i Aksa İmamı Dr. İkrime Sabri, “Öncelikle Siyonistlerin şunu anlaması gerekiyor. İsrail’in Mescid-i Aksâ üzerinde en ufak bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Buna hakkı ve yetkisi yoktur. Bu sebepten dolayı İsrail’in Rahmet Kapısı Mescidi hakkında almış olduğu ya da alacağı tüm kararlar yok hükmündedir. Siyonistler bu mescide el koyup yerine sinagog yapmak istiyorlar. Ve kendilerince ‘Biz de ziyarette bulunmak istiyoruz’ diye bir bahane öne sürüyorlar. Oysa bu söyledikleri ne Müslümanlar tarafından kabul edilebilinecek bir şey ne de aklın kabul edebileceği bir şeydir. Çünkü ziyaret dediğimiz şey ev sahibinin izni ve bilgisi dâhilinde gerçekleşir. Siyonistlerin yapmaya çalıştıkları şey gaspçılık ve el koyma girişimidir. Mescid-i Aksâ’ya düzenledikleri baskınlar da ziyaret olarak adlandırılamaz” diyor.
Pandemi sürecinde Kudüs halkının olumsuz etkilendiğini belirten Sabri, şunları söylüyor: “Malum virüs Kudüs halkını da birçok alanda olumsuz olarak etkiledi. Halkımız bu virüs döneminde her zamankinden daha zor bir imtihan geçiriyor. Özellikle Kudüs’teki esnafların ve gündelik çalışan insanların ekonomik olarak dayanma gücü neredeyse kalmadı. Bütün bu zorlukların yanında siyonist İsrail hayatı kolaylaştırmak şöyle dursun ev yıkım faaliyetlerine daha da bir hız verdi. Hiçbir hukuki dayanağı olmadan yapılan bu yıkımlar zaten virüsten dolayı büyük zorluklar yaşayan Kudüs halkına daha büyük zarar veriyor.”
Uluslararası Minberi Aksa Derneği Başkanı Abdullah Cahit Dinç, hedeflerini şu sözlerle anlatıyor: “Kudüs’ün özgürlüğü iki milyar Muhammed ümmetinin bu özgürlük için birlikte çalışmasına bağlıdır. Son yıllarda bu bilinç eskiye nazaran çok yüksek olsa da maalesef ümmetin büyük çoğunluğu Kudüs ve Mescidi Aksa konusunda yeterince bilgi sahibi değil. Bizler tüm dünya Müslümanlarının Kudüs ve Mescidi Aksa bilincini artırmayı hedefledik. Bu hedefi gerçekleştirirken de iki milyar insana ulaşmanın en mantıklı yolunun toplumun önder isimlerine, imamlarına, hatiplerine, davetçilerine ve vaizlerine ulaşmak olduğuna karar verdik. Bu zümreyi de kısaca “minber” kelimesi özetler aslında. Minbere ya da kürsüye çıkanlar, toplumlara bir şeyler anlatanlar Kudüs ve Mescidi Aksa’yı anlarsa o zaman tüm insanlara anlatabilirler. Derneğimiz, Mescidi Aksa’nın minberi (Minber-i Aksâ) ile ümmetin tüm minberleri arasında bir bağ kurma hedefindedir.”
Video konferans şeklinde çevrimiçi olarak düzenlenen etkinliklerde İsveç’ten Lübnan’a, Cezayir’den Karadağ’a birçok isim yer aldı. Avustralya Müftüsü Dr. Ali Ebu Muhammed, “Medeniyet ne kadar genişlerse genişlesin Allah’ın mescidinde secde edenler buluşacaktır. Siyasi sembollerle kültürel, ekonomik hainlik yapılsa da Müslümanların kalbi Mescidi Aksa’ya vurgun kalacak. Kudüs, Filistin’in hakkını savunmakla kurtulacaktır. Şimdi olmasa da gelecekte olacağına iman ettik. Pazarlık aracı yapmak isteyenler bu hayalde uyanacak. Müslümanların gayreti tarihin bir yerinde ortaya çıkacaktır. Zafer uzak değildir. Aksa’nın hakkını, namusunu, Müslümanların şerefini koruyan herkesi selamlarım” ifadelerini kullandı. “Mescidi Aksa davasını herkese ulaştırmayı hedefliyoruz” diyen Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Ahmet Reisuni ise sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilinmelidir ki, yanlarında olmak bizim sorumluluğumuz. Alimlerin, idarecilerin, sıradan insanların, herkesin mesuliyeti vardır. Yapılacak ve önerilecek şey, İslamî boyutun göz önüne alınmasıdır. Kudüs sadece Filistin’in değil bütün Müslümanların başkentidir. Yapılan sözleşmelerin hiçbir değeri yoktur.”
Düzenlenen etkinliklerde farklı coğrafyalardan isimlerin olmasını yorumlayan Dinç, “Ümmet tarih boyunca birçok konuda ihtilaf etmiştir. Ancak mesele cihat olduğunda bir olmayı başarmışızdır. Cihat ibadeti ister mal ile ister beden ile yapılsın daima ümmeti bir araya getirmiştir. Kimse Doğu Türkistan’da Müslüman olduğu için zulüm görenler için farklı bir fikir beyan etmez. Elinden gelen ne varsa yapmak ister. Suriye’deki gözyaşı döken çocukların gözyaşlarını silme konusunda ümmet hemfikirdir. Dünya Müslümanları için cihat ibadetinin başkenti bugün Kudüs’tür. Çünkü Doğu Türkistan’daki mazlumun da Suriye’deki mazlumun da gözyaşı Kudüs özgür olduğunda dinecektir. İşte bütün bu bilince sahip olan her Müslüman daima bir olmaya gayret ediyor. Çünkü bunu bize Kudüs öğretiyor. Çünkü gönüller Kudüs’te buluşunca anlıyoruz ki aslında biz farklı coğrafyaların insanları değiliz. Bizler aynı gönül coğrafyasında yaşayan ve dinimizin ilan ettiği üzere kardeşleriz” şeklinde konuşuyor.
İsrail baskısına koronavirüs salgını eklenen Filistinliler zor günler geçirmeye devam ediyor. “Şu anda Kudüs’te tarihte görülmedik bir hızla Müslümanların evleri yıkılıyor. Ayrıca pandemi zamanında Müslümanlar kendi başlarına terk edildi. İsrail başkasının yardım etmesine müsaade etmiyor” diyen Dinç, “Ziyaretçiler virüsten dolayı Kudüs’e gidemiyor. Kadim şehirde esnaf sadece biz buradayız, Mescidi Aksa’nın yanındayız demek için açıyor dükkânını ve siftahsız kapatıyor. Şu an Kudüs’ten gelen yardım taleplerine yetişemiyoruz. Kaç kişinin akşam yatağına aç girdiğini bilemiyoruz. Tüm bunların karşısında Kudüs ve Kudüs halkı dimdik ayakta. En ufak bir olayda Mescidi Aksa’ya koşuyorlar. Ne pahasına olursa olsun tüm Müslümanlar adına bu nöbeti tutacaklarını Kudüs’ü asla terk etmeyeceklerini haykırıyorlar. Allah onlardan razı olsun” diyerek son gelişmeleri aktarıyor.