TRT’nin bu yıl üçüncü kez düzenlediği “NEXT by TRT World Forum” önceki gün Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşti. Alanında uzman genç gazeteci, akademisyen, aktivist ve sanatçıların katıldığı etkinlik; günümüz sorunlarına çözüm arama ve geleceği şekillendirmek için buluştu. Yurt içi ve yurt dışından binlerce genci bir araya getiren “NEXT by TRT World Forum”da teknolojiden spora, kültür sanattan sağlığa ve medyanın değişim dönüşümüne kadar birçok soru ve soruna değinildi. Fikir alışverişinde bulunan gençler; panel, söyleşi, atölye ve deneyim alanlarıyla keyifli bir gün geçirdi.
Forum’da “Sanat, kültür ve dönüştürücü roller” konulu panelin konuşmacısı Gazzeli ressam Melek Mattar ile bir araya gelerek direniş sanatını ve Venedik Bienali’nde yaşananları konuştuk. Mattar, 10 yıl önce Gazze’den okumak için İstanbul’a geldiğini daha sonra yüksek lisans için Londra’ya gittiğini ifade etti. Filistin sanatını batıya taşıyan ressam, açtığı sergilerle insanların Gazze’deki katliamın farkına varmalarını sağlıyor. Ressam Mattar, bu yıl Venedik Bienal’inde Filistin pavyonu olmamasına rağmen sanatçıların eserlerinin sergilendiğini dile getirerek şunları söyledi: “İsrail pavyonunun açılmamasını bir zafer olarak görüyorum. Çünkü ben de dahil olmak üzere Filistinli ve uluslararası binlerce sanatçı, pavyonun kapatılması için dilekçe imzaladık. Venedik Bienali soykırımı ve soykırım uygulayan ülkeleri temsil eden sanatçıları desteklememeli. İsrailli sanatçılar pavyonlarını açmadılar, çünkü protesto ediyoruz ve bundan korktular. Venedik’in tüm sokaklarında Filistinli sanatçıların eserleri asılıydı. Bu protestolara devam etmemiz gerektiği konusunda bana umut verdi.”
Sanatı direniş olarak gördüğünü söyleyen sanatçı, kilometrelerce uzaktaki insanların bu sayede duygularına ortak olduğunu aktardı: “Sanat, protesto sağlayan bir araç. İnsanları daha protestocu, daha harekete geçiren bir olgu. Amerika’daki üniversitelerin Filistin’le ilgili protestoları, dünyadaki uyanış ve bilinç, Filistin’i özgürleştirmek için devam edecek. Filistinliler olarak hayatımız direniş. Uyanmak, hikayelerimizi anlatmak, sanat yapmak bizim direniş biçimimiz. İsrail, anne karnındaki bebekler ve çocukları öldürerek bizi yok etmeye çalışıyor.
Ne kadar çok öldürülürseniz, o kadar çok yaşamak ve direnmek istiyorsunuz. Her sabah uyandığımda, bugün direniyorum, bunu nasıl daha iyi yapabilirim diye düşünüyorum.”
Bir tarihçi gibi katliamla ilgili gördüğü ve hissettiklerini sanatı aracılığıyla belgelediğine işaret eden Gazzeli ressam, sorumluluğunun büyük olduğunun altını çizerek, “Sanatçıların tarihçiler gibi belgelemeleri gerektiğini düşünüyorum. Tarihçiler kelimelerle, sanatçılar ise şiirleri, resimleri ve çizimleriyle bunu yapıyor. Katliamla ilgili her şeyi belgeliyorum. Mentorum Rıfat el-Arir’in düşünce sistemi vardı ve silahı şiirleri ve kalemiydi. İsrail, onu öldürmek istedi çünkü bu sesten korktu. O yüzden yapabildiğim kadar yüksek bir seviyede direneceğim. Ruhlarımızı öldüremezler. Son Filistinli kalana kadar hikayemizi anlatacağız” dedi.