Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüm dünyada pandemi ilan edilen koronavirüs sonrası insanların kaygı, korku ve endişelerinde artış başladı. İnsanların her an hasta olacakmış hissine kapılıp etrafındaki herkesi bir tehdit olarak algılaması ne yazık ki Türk toplumununda da yaygınlaşıyor. Yeni Şafak’ın Instagram canlı yayınında Uzmanı Anlatıyor programına konuk olan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, içinden geçtiğimiz bu süreçte insanların ruh sağlığını nasıl korumalarına ilişkin önemli bilgiler verdi. İnsanların dolaştığı süre boyunca koronavirüsün de dolaşacağını belirten Tarhan, “Sosyal mesafe var ama ruhsal mesafe yok. Bu yüzden duygusal mesafeleri bozmayalım” dedi.
Pandemi ile çok ciddi yansımaları başlayan ruh sağlığı problemleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anadolu’daki psikolog arkadaşlarımız bizi arayıp ‘Çok panik hastası geliyor ne yapalım?’ diyor. İnsanlar korkuya kapılıyor. Korkunun bir adım ilerisi panik. Paniğin bir adım ötesi de paranoya. Korona paranoyası oluşuyor. Bu paniğin ilk sebebi, ortada cidden büyük bir tehlike var. Bireysel olarak kendimize karantina uygulamamız gerekiyor. İnsanlar dolaşmazsa korona da dolaşmayacak. Bulaşmaması için de kritik kelime sosyal izolasyon. Buradan da bir sonuçtu çıktı. Birden bire insanların özgürlüğü gitti. Sosyal mesafenin olmaması da ruh sağlığını zedeleyen bir durum. Sosyal mesafi ile insanlar daha önce düşünmediği kadar başkasını düşünmek zorunda. Özgürlüğün gitmesi ve sevdiklerini koruma dürtüsü birleştiği zaman kaygı bir misli daha artıyor” dedi.
Mısır, Kanada ve İngiltere’de yapılmış bir çalışmaya göre toplumun yüzde 70’inde kaygı seviyesinin yükseldiğini belirten Tarhan, “Hatta bunun üzerine sahte korona olgularının arttığı söyleniyor. O da şu: kişi korona olmadığı halde olmuşçasına hızlıca hastaneye gidiyor. Korona semptomlarını okuyor ve baş ağrısı, nefes darlığı varsa kendisine teşhis koyuyor. Bazıları hiç bu belirtileri göstermeden korona olduğunu düşünüyor. Bu vakalar azımsanmayacak rakamlara ulaşmış durumda” ifadelerini kullandı.
Evlerde geçirilen süreçten en güçlü çıkacak kişilerin maneviyatı güçlü olan insalar olduğuna değinen Tarhan, “Evin güvenli ortamında kalmak şu an hepimiz için en faydalı olan. Diğer canlılardan farklı olarak insanın uyum yeteneği var. Bazı kişilerde, düşünce katılığı olan kişilerde ise mental esneklik olmuyor. En zor onların durumu şu an. Mental esneklik geliştiremedikleri için yeni duruma uyum sağlayamıyorlar. Bu kişiler virüs tehdidini reddettikleri için kendileri gibi başkalarını da riske atıyorlar. Bilimin kurallarına uyduğumuz takdirde rasyonel korku hakim oluyor. Rasyonel korkuda bir sıkıntı yok. Fakat bu korkuyla baş edemiyorsak aldığımız hiçbir tedbir kişinin kendisini korumayacak. Bu durumlarda maneviyatı güçlü olan insanlar daha rahat oluyorlar” şeklinde konuştu.
Bir kişinin koronafobi olması için 3 ana semptomu göstermesi gerektiğini söyleyen Tarhan, “60 dakikanın 50 dakikasında koronayı düşünüyorsa, sadece düşünce değil duygu dünyaları da koronayla ilgiliyse ve davranışsal değişiklikler başladıysa kişide koronafobi oluşmuş demektir. Bir de korona paranoyası var. Burada da düşmanlık gelişiyor. Bir korku zaten var. Bunun üzerine sosyal mesafe ile insanlardan uzak durduğu için herkesi tehdit olarak algılıyor. Güven zayıflıyor, kendini yalnız hissediyor ya da kuşatılmış duygusuyla yaşamaya çalışıyor. Bu vakalara toplumda şu an çok ciddi rastlanıyor. Koronada sosyal mesafe var ama ruhsal mesafe yok. Duygusal mesafeleri bozmayalım. Aranmak, hatır sormak da sevgi ifadesi. Sılayı rahimi online olarak yapabiliriz. 65 yaş üstü insanlarımız ihmal etmeyelim. Komşuluk şu an çok daha önemli. Koronavirüsü ancak sosyal iş birliği ile yenebliriz. Bu yüzden birbirimizi yardım etmekten geri durmayalım” dedi.