Son günlerde çok konuşulan kefiyeli tasarımlarıyla moda dünyasını Filistin işgali konusunda vicdanlı bir duruş sergilemeye davet eden ünlü tasarımcı Aziz Bekkaoui, “Benim kesinlikle çifte standart yaratan insanlara karşı bir boykotum var. Bazıları, sözde insan hakları ve yaşadığımız küresel iklim için tepki gösterirken söz konusu Filistin olduğunda sessiz kalıyorlar. Benim düşünceme göre, bu haksızlık karşısında Filistin’in sesini duyurmayan tüm kurumları ve şirketleri boykot edebilirsiniz” diyor.
Aziz Bekkaoui, henüz altı yaşındayken ailesiyle birlikte Fas’tan Hollanda’ya göç etti. Arnhem Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda moda tasarımı eğitimini tamamlayarak 1995 yılında mezun oldu. Bir sonraki yıl, Uluslararası Hyères Moda, Fotoğraf ve Aksesuar Festivali’nde moda ödülünü kazandı ve tasarımları Paco Rabanne defilesinin ön programında sergilendi. Daha sonra Bekkaoui, kendi markası “AZIZ”i kurdu. Markası 2014 yılına kadar Amsterdam Moda Haftası’na katılmamıştı. İlk kez 2015 yılında Bekkaoui, bu haftanın açılışını gerçekleştirdi ve moda dünyasındaki yerini duyurmuş oldu. Ancak Bekkaoui’nin duyurmak istedikleri yalnızca tasarımları değildi. O, görüp karşılaştığı haksızlıkları ve moda dünyasının kulak tıkadığı meseleleri de tasarımlarına taşıdı. Geçtiğimiz aylarda Filistin’in geleneksel kefiyesi ile tasarladığı, “World Keffiyeh Day” isimli koleksiyonu ateşlenen Filistin işgali ile yeniden gündeme taşındı. Biz de Aziz Bekkaoui ile moda dünyasının çifte standardını masaya yatırdık.
Moda dünyası Filistin’den bahsetmez
Benim gördüğüm kadarıyla moda dünyasındaki insanlar genellikle Filistin’de ne yaşandığı pek ifade etmezler, hatta hiç etmezler. İşlerinin iptal edilmesinden korktukları için bu konuya girmeye cesaret edemezler. Oysa çocuklara anaokulundan itibaren adaletsizliğe karşı mücadele etmeyi ve dünyayı daha iyi bir yer yapmak için çaba harcamayı öğretirler. Bu benim içimde de var. Sanat ve moda benim için mevsim trendinin ötesinde bir şeyi ifade ediyor. Benim derdim “Şu anda hangi renk moda?” değil. Moda ve tekstil benim mesleğimi ve aynı zamanda sosyal ortamımı oluşturuyor. Mesleğimi yani modayı, adaletsizliğe karşı mücadele ve dünyayı daha iyi bir yer yapmaya katkıda bulunmak için kullanmak istiyorum. Moda, süper güçlü bir iletişim aracı. Elbette, kişi bir moda koleksiyonu ile dünyayı kurtarmaz. Ancak kesinlikle bir şeyi kınamak için kullanabilirsiniz. Şu anki neslin direnişi sanat, tasarım ve moda ile oluyor. Ben de tasarladığım koleksiyonla, modern dünyanın Filistinlilere yaptığı adaletsizliği kınıyorum. Mesleğimde, ortamımda dünyada ne olup bittiğini yansıtmak benim için önemli. Bunu gerçekten ciddiye alıyorum. Moda aracılığıyla insanlara ulaşıyor, tasarımlarımla konuşuyorum ve onlara bu dünyada hala adaletsizlik olduğunu anlatıyorum.
Kefiye Filistin’in direnişini anlatıyor
Kefiye, Filistinlilerin kendilerine yapılan sıradışı şeye karşı direnişinin hikâyesini anlatıyor. Gelenek ve zanaatle bağlantılı, muazzam iletişim gücüne sahip bir tekstil parçası. Bir bayraktan daha güçlü bir simge adeta direnişin bir sembolü diyebiliriz. Ben de zaten hep gelenek ve zanaatle ilgiliydim. Hala daha ilgileniyorum. “Bir şey nereden geliyor?”, “Nasıl ortaya çıktı?”, “Ortaya çıkması için ne gerekiyordu?”, “Hangi malzemeler ve teknikler kullanıldı?” gibi sorular sorarım hep. Bu sorgulayıcı yanım kefiyenin kökenini, anlamını ve yapısını araştırmaya başlamamı sağladı. Tekstil Müzesi ile bir analizi yaptık önce. Sonra tabi ki geleneklere dayanarak ve gerekli zanaatla kefiyeleri dokuduk. Fakat bu kez kefiyeyi, ona bir övgü olarak pamuk ile değil, kaliteli yün ve kaşmir ipliklerden dokuduk.
Kefiye, kesinlikle iletişim kuran bir tekstil parçası ve yüzyıllardır bizimle konuşuyor. Bağlam olmadan kefiye, ruhsuz, içeriği olmayan bir iplik koleksiyonu olabilirdi. Ama kefiye, bugün Filistinlilere yapılan sıra dışı muameleye karşı direnişin hikâyesini anlatıyor. Muazzam iletişim gücüne sahip, gelenek ve zanaatle bağlantılı bir tekstil ürünü olarak görüyorum kefiyeyi. Adeta Filistin direnişinin bir sembolü. Benim için bir bayraktan daha güçlü bir simge.
Benim kesinlikle çifte standart yaratan insanlara karşı bir boykotum var. Bazıları, sözde insan hakları ve yaşadığımız küresel iklim için tepki gösterirken söz konusu Filistin olduğunda sessiz kalıyorlar. Benim düşünceme göre bu haksızlık karşısında Filistin’in sesini duyurmayan tüm kurumları ve şirketleri boykot edebilirsiniz.
Gelenekleri ve hikâyeleri aktarmayı seviyorum
Toplumda ne olup bittiğinden ilham alıyorum. Meraklıyım, toplumda ne olup bittiğini ilgiyle takip ediyorum ve üzerine düşünüyorum. Sonra da tasarımlarımı bu fikir ve düşüncelere göre şekillendiriyorum. Tasarımlarım da uluslararası gelişmelerle çağdaş toplumumuzun şimdi ve burada olmasıyla ilgili. Ayrıca sürdürülebilir olmayı, gelenekleri ve hikâyeleri aktarmayı seviyorum. Tasarımlarımdaki her parçanın bir hikâyesi var. Daha önce de söylediğim gibi hikâyesi olmayan bir tasarım, ruhsuz bir kumaş parçasıdır. Tüm tasarımlarım bir hikâye anlatır. Söz hakkı olmayan insanlar için bir ses verir, bu sesi taşıyabilir ve görsel bir imgeyle sunabilirsiniz.