Google arama motorunu açtım. “ins cahit zarifoğlu ilk baskı” yazdım. Ekrana şunlar çıktı: “Yaklaşık 42.100 sonuç bulundu (0,37 saniye)
“ins cahit zarifoğlu ilk baskı için sonuçlar (tırnak işareti olmadan)”
“Bilindiği gibi İns, Cahit Zarifoğlu’nun 1974 yılında yayınladığı ilk kitabıdır. Uzun yıllardır basılmayan bu kitap Cahit Zarifoğlu’nun Bütün Eserleri arasında yer alan Hikayeler kitabı içinde yayınlanmıştı.”
Sonra ilk adres vardı: “kitapyurdu.com”. Tıklayıp açınca Beyan Yayınlarının 2020’de yayımladığı kitabın 46,20 Tl’ye satıldığını, stokta 1 ürün kaldığını, kitaptan 660 adet satın alınmış olduğunu gördüm. Kitaba ilişkin tanıtım şöyle:
“Cahit Zarifoğlu’nun Hikayeler kitabı içinde yer alan İns hikayesi, ayrı basım olarak yayımlandı.
İns anlatısı, edebiyatımızda kendine özgü, özgün bir çizgidir. Sanatsal olgunun anlatı türünde bu denli yoğun öne çıktığı nadirdir. Bu tadla okunabilen eser sayısı da sınırlıdır. Şiirinin hemen yanıbaşında yer alan öyküleri, şiiri gibi imge yüklüdür. Bu bakımdan Zarifoğlu öyküsü de şiiri gibi güç anlaşılır. Okudukça intibak edilen ve sevilen bir tarzı vardır.
Arama sayfasındaki ikinci adres Nadir Kitap adresi. Tıklayınca İns’in Edebiyat Dergisi Yayınlarından çıkan ilk baskısının fotoğrafıyla karşılaştım. “İkinci el” kitabın fiyatının 100,00Tl olduğunu ve satılmış olduğunu gördüm. Tüm satıcılarda aramak için tıkladığımda 579 sonuç bulundu ama ilk sayfada İns yok, “ilk baskı” ibaresinin bulunduğu başka kitaplar var. İlk 10 sayfada İns’i bulamayınca yeni ve nokta atışı bir arama yaptım. 17 sonuç karşıma çıktı. Bunlardan 14’ü İns’e aitti. Ketebe ile Beyan’ın bastığı İns’in fiyatı 35’ten başlıyor 500’e kadar yükseliyor. Edebiyat Dergisi Yayınlarının çıkardığı 1974 tarihli İns’ten üç tane var. İstanbul, Ankara ve İzmir’de yer alan bu üç sahaftan ilki kitap için 764,40 Tl., kalan ikisi 1000 Tl. istiyor.
Bu durum bize neyi gösteriyor? Bir nesnenin fiyatı belirlenirken sadece kullanım değeri ve o nesnenin sağlayacağı fayda gözetilmez; başka etkenler, duygusal veya manevi hazlar da hesaba katılır. Belki de ve piyasacı bir mantıkla bakıldığında “nedret” yani az bulunur olmak, nesnenin fiyatını yükseltir. Müzeleri dolduran çok sayıda sanat eserinin dudak uçuklatan fiyatlarıyla o eserin ustalıkla yapılmış ve orijinalinden çıplak gözle ayırt edemeyeceğiniz kopyelerinin fiyatı arasındaki uçurumu bilirsiniz. Bunu olağan da bulabilirsiniz, anlaşılmaz ve tuhaf da. “Piyasa” İtalyanca “piazza”dan dilimize geçmiş. Ortalık, meydan, pazar gibi esnek ve yuvarlak anlamları olmakla birlikte “kare” gibi sert ve köşeli bir anlamı da varmış “piazza”nın.
1 Temmuz 1940 tarihinde doğan, 7 Haziran 1987’de aramızdan ayrılan Abdurrahman Cahit Zarifoğlu, bize şiir, roman, hikâye, çocuklar için kaleme alınmış şiir ve masallar, oyun, deneme, günlük, mektup türlerinde yirmi dolayında kitap ve henüz kitaplaşmamış, dergi ve gazete sayfalarında kalmış çok sayıda yazı bıraktı.
Yeri gelmişken bir hususa değinmek istiyorum: https://tr.wikipedia.org/wiki/Cahit_Zarifoğlu adresindeki metni kaleme alan kişi, Cahit Zarifoğlu’nun Edebiyat dergisiyle ve Edebiyat Dergisi Yayınları ile bağını görmemek, daha doğrusu gizlemek için özel bir çaba harcamış. Belli ki, bu metni yazan kişi “gerçek saygısı”ndan yoksun biri ve elbette özensiz: “İns”i görmemiş, eserlerine -nereden nasıl buldu bilmem- “Mahalle Kavgası” ve “Derya” adlı iki kitap eklemiş. Bu tuhaflığın şimdiye kadar düzeltilmemiş olması da garip. (İlk fırsatta düzeltme girişiminde bulunacağım.)
Cahit Zarifoğlu’nun ölümünden sonra hakkında yazılan ilk kitap -bildiğim kadarıyla- Dr. Nazım Elmas’ın çalışması: Cahit Zarifoğlu / Eserlerinin Tematik İncelemesi (2000).
Yedi İklim, Mavera, Kitap-Haber dergileri ona ilişkin dosyalar hazırladılar. Hece dergisi, “Yedi Güzel Adam’dan Biri: Cahit Zarifoğlu” özel sayısı yayımladı (2007). Bu özel sayı, genişletilerek yeniden basıldı (2017).
Âlim Kahraman, Cahit Zarifoğlu: Yürek Safında Bir Şair adlı derlemesini kitaplaştırdı (2003), Yılmaz Daşçıoğlu, Kader Hep Erken Zaman Hep Geç adlı eserinde Zarifoğlu şiirine ilişkin yorum ve değerlendirmelerini okuyucuya sundu (2008, 2020).
YÖK’ün Ulusal Tez Merkezindeki verilere göre 1992-2023 aralığında Cahit Zarifoğlu eserlerine ilişkin 27 tez yapılmış. Biri doktora tezi, kalanı yüksek lisans. Çalışmaların yarıya yakınında çocuk kitapları ele alınmış. Kadın yazarların sayısı erkeklerden bir fazla: 14. İlginç bir durum.
İlginç durumlardan biri de Zarifoğlu’nun İşaret Çocukları’ndan sonra yayımlanan Yedi Güzel Adam adlı şiir kitabının TRT yapımı 39 bölümlük televizyon dizisinden sonra popülerlik kazanması, âdeta bir efsaneye dönüşmesidir. (19 Nisan 2014-20 Nisan 2015 tarihleri arasında iki sezon yayımlandı, 39 bölüm)
Osman Özbahçe, Zarifoğlu Efsane ve Şiir adlı çalışmasında bu olguyu değerlendirdi (Ebabil Y., 2023, 240 s.).
Osman Özbahçe’nin Zarifoğlu İns’teki Yabancı adlı inceleme eleştirme çalışması bence daha önemli ve değerli. Ebabil Yayınlarının Ağustos 2023’te okura sunduğu eser, 252 sayfa. Önsöz’den sonra şu bölümler karşımıza çıkıyor: “İns Destanı, Yabancı, Yabancı Felsefe Özü, Yabancı Doğa, Cezayir Güneşi, İns’teki Yabancı, Hakikat Süreci, Fuzûlî, Düşünce Adası, Zal Tepesine Doğru Hakikat Süreci”.
Özbahçe’ye göre “İns, hakikatin ve hayatın kavranışında dünya edebiyatın seçkin örnekleriyle kıyaslanabilecek bir kitaptır.” Buna rağmen, nedense şimdiye kadar görmezden gelinmiş, gölgede kalmıştır. Osman Özbahçe, bu değer bilmezliği telâfi etmek isteyen bir girişimde bulunmuş. Yayımlanışından kırk yıl sonra, Cahit Zarifoğlu’un İns adlı hikâyesiyle Albert Camus’nün Yabancı başta olmak üzere neredeyse bütün eserleri, Franz Kafka’nın Dönüşüm’ü, André Gide’in Vatikan’ın Zindanları, Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ı ve Feridüddin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ı, İbn Tufeyl’in Hay b. Yakzân’ı arasındaki ilişkilere, benzerlik ve farklara dikkatimizi çekmiştir.
Osman Özbahçe’nin metinlerarasılık çalışmalarına seçkin bir örnek oluşturan bu eserinde zaman zaman, yazarın dilindeki kesinlik ve keskinlikler sizi irkiltebilir veya ürkütebilir. Fakat ortada tartışılmaz açıklıkta bir gerçek var: İns’in macerası sadece Cahit Zarifoğlu’nun macerası değil; bu maceranın içinde hepimizin, her insanın macerasıyla örtüşen ve/veya kesişen yönlerinin bulunduğu besbelli.