Mahmud Bedreddin Yazır’ın vefatından tam 20 yıl sonra, ilk kez neşredilen Medeniyet Aleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, Ketebe Yayınları aracılığıyla yeniden okuyucuya sunuluyor. Yazır’ın hüsn-i hat sanatına ilgi duyulmadığı yıllardaki neşriyat gayretiyle yazdığı bu kıymetli eser; hüsn-i hatta bakış tarzı, kapsamı ve hacmi itibarıyla benzeri yazılmamış bir kitap olarak biliniyor.
Güzel yazı yazmak başka, onun zevkini duymak başka, bunu anlamak başka, anladığını söz veya yazı ile anlatmak da başkadır” diyen Mahmud Bedreddin Yazır’ın kıymetli eseri Medeniyet Aleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli, geçtiğimiz günlerde Ketebe Yayınları aracılığıyla okuyucuyla buluştu. Başta hüsn-i hattın icrasını anlatmak üzere hazırlanan eser, bu kıymetli sanatı tüm hususlarını detaylı bir şekilde ele alıyor. Yazır’ın hüsn-i hat sanatına ilgi duyulmadığı yıllardaki neşriyat gayretiyle yazdığı ve vefatından tam 20 yıl sonra ilk kez neşredilen Kalem Güzeli, bugün ikinci baskısıyla, yeni nesillerin bu sanatı tanımasına ve sevmesine de vesile oluyor. Bu kıymetli eseri yayıma hazırlayan M. Uğur Derman, Kalem Güzeli’ni “Hat sanatına bakış tarzı, muhtevâsı ve hacmi itibariyle, ilk ve benzeri yazılmamış bir kitap olduğu şüphesizdir” sözleriyle tanımlıyor.
YERİ DOLDURULAMAZ BİR ESER
İslam eserleri arasında temel bir kaynak kitap görülen, Hak Dini Kur’an Dili tefsirinin müellifi Elmalılı Hamdi Yazır’ın da kardeşi olan Mahmud Bedreddin Yazır, Meşrutiyet sıralarında Elmalı’dan İstanbul’a gelerek Nuruosmaniye Medresesi’ne giriyor ve burada hüsn-i hat ile meşgul olmaya başlıyor. Devrin değerli isimleri Rakım Unan, Hulusi Yazgan, Ömer Vasfi ve Aziz Aktuğ’dan muhtelif yazı çeşitlerini öğreniyor. Aynı zamanda resmi görevini sürdürdüğü için bu sanat ile gereğince uğraşıp, çok eser vermesi mümkün olamıyor. Fakat sanatı icradan ziyade kaleme aldığı metot kitabı ile hüsn-i hatta yeri doldurulamaz bir katkıda bulunuyor. Dünyada ve İslâm âleminde yazının gelişimi ve seyri, yazı alet ve takımları, yazı estetiği ve yazı ile ilgili daha pek çok ilmi ve felsefi bilgi içeren; hüsn-i hat meraklılarına da benzersiz bir kılavuz olan Kalem Güzeli”, için yaklaşık dokuz senelik ter döküyor. Yazır’ın ömrü tasarısını kurduğu bu kapsamlı eseri bitirmeye vefa etmiyor. Altı cilt olarak niyet ettiği eserinin dördüncü cildinin yarısını hazırlarken ruhunu teslim ediyor.
YILLARCA NEŞRİYATI BEKLİYOR
Kalem Güzeli, Yazır’ın vefatının ardından yazı ve harf tarifleri, şekilleri tamamlanmış ve resimlenmiş olan üç buçuk kitaplık bölümü müsvedde halinde varisleri tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı’na teslim ediliyor. Yıllarca saklı kalan eser, Neşriyat Müdürlüğü’nde muhafaza ediliyor. Eserin gün yüzüne çıkması ise Halim Baki Kunter vesilesiyle Prof. Dr. M. Uğur Derman tarafından oluyor. Yazır’ın notlarını, 1972’deki ilk basımından üç-dört yıl kadar önce ilk kez Diyanet İşleri Başkanlığı Neşriyat Müdürlüğü’nde gördüğünü ifade eden Derman, “Önce ismine baktım: Medeniyet Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli. Büyük boy kağıtlara inci gibi bir rık’a ile yazılmış, dosyalar içinde yüzlerce sahife… Belki bir saat belki daha fazla Kalem Güzeli’nden gözümü ayıramadım” diye anlatıyor. Aradan geçen birkaç seneden sonra eser, neşre hazırlanması için Derman’a teslim edilmiş. Hat sanatının revaçta olduğu devirlerde dahi bu sanatın mazisiyle pek uğraşılmadığını ifade eden Derman, “Mârifet iltifata tâbidir, Müşterisiz meta’ zâyîdir” kavline çaresizce uyarak Kalem Güzeli ile hemhâl olmaya başladığını anlatıyor. Kalem Güzeli hat sanatına bakış tarzı, muhtevâsı ve hacmi itibariyle, ilk ve benzeri yazılmamış bir kitap olduğu şüphesiz. Kırk yıllık uzun bir çabanın ürünü olan kitabın yazarıyla ilgili ayrıntılı bilgileri yine Derman’dan öğreniyoruz: “Kendisi bir kere hat dersleri almış, meşk etmiş. Yazıları da var sağda solda. Ama daha bir Hamid Bey gibi falan tam işin içine girip de uğraşmış değil. Sipariş gelmiş, yazmış. Biraz da memuriyet hayatı dolayısıyla. O sebeple yapabildiği bu. Yoksa ondan daha iyi yazanlar mevcut o devirde de. Yazır, yetiştiği vasat itibariyle kendisi âdeta bu konunun içine itilmiş. “
HAT SANATINI TEKNİK OLARAK ELE ALMIŞ
1972 yılında bu kıymetli eserin ilk baskısı gerçekleşiyor. Ketebe Sanat Kitaplığı’ndan üç ciltlik bir set halinde yayımlanan Kalem Güzeli’nin ilk cildi M. Uğur Derman’ın eser ve müellifi hakkında önsözünün ardından Mahmud Bedrettin Yazır’ın Mukaddime’si ile başlıyor. Ardından hat sanatı hakkında genel bir bilgi verildikten sonra; hat sanatının güzel sanatlar arasındaki yeri, hattatlığa ait bazı şartlar gibi konular üzerinde duruluyor. İkinci ciltte ise daha ziyade teknik açıklamalara ayrılıyor. Kalem, kağıt, hokka gibi temel yazı araçları detaylı bir şekilde ele alındıktan sonra Yazı levazım “Teknik Tabirler, Istılahlar ve İşaretler” bölümü geliyor. Tek kitapta toplanan üçüncü ve dördüncü ciltte ise; “Ameli izahlar” ve “Estetik İzahlar”a yer veriliyor. Altı cilt olarak planlanan Kalem Güzeli’nin dördüncü cildi, merhum müellif Mahmud Yazır’ın yarısında kalmış son cümlesiyle nihayete eriyor. .” Yazır’ın hat sanatına ilgi duyulmadığı yıllardaki neşriyat gayretiyle yazdığı ve vefatından tam 20 yıl sonra ilk kez neşredilen Kalem Güzeli, bugün ikinci baskısıyla, yeni nesillerin bu sanatı tanımasına ve sevmesine de vesile oluyor. Gönül ister ki geleneksel sanatlar üzerine tarihi, teknik ve kültürel nitelikle kaleme alınan kitapların sayısı daha da artsın ve gelecek nesillere bu sanatlarla birlikte bu eserleri de bırakalım.
Gayret kuldan, takdir Allah’tan.