İçinde yaşadığımız kültür bizi ve düşüncelerimizi sınırlıyor. Gözle göremediğimiz bu sınırları aşmak ve bağımsız düşünebilmek için coğrafyamızı değiştirmek gerekiyor. Yoldan dönen kişi artık yola çıkan kişiden başka biri oluyor. Gezip gördükleri, deneyimledikleri ruhunda iz bırakıyor. Seyahat, dünyayı biraz da başkalarının gözünden görmemizi ve esnek olmamızı sağlıyor. Çünkü başka coğrafyalarda başka hayat hikayelerine dokunuyoruz. Böylece bizim yaşadığımız hayatın ve “ihtiyaç” dediğimiz şeylerin asıl ve temel olmayabileceği gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Seyahat Terapi kitabının yazarı Uzman Klinik Psikolog Rukiye Karaköse ile insanın yolculuk hallerini konuştuk. Karaköse, “Seyahat de bir çeşit ‘terapi’dir. Nihai olarak her seyahat aslında “kendimizden kendimize” yapılır” diyor.
Seyahat Terapi kitabında Karaköse’ye “Seyahat edin, sıhhat bulun” hadisi rehber olmuş. ‘Psikohijyen’ noktasında tedbir olarak seyahati hayatımızın bir parçası haline getirmekte yarar olduğunu vurgulayan Karaköse, seyahat alışkanlıklarının yüzyıllar içinde nasıl değiştiğini “Ulaşım teknolojilerinin ve yolların gelişmesinden önce seyahat imkanına herkes ulaşamıyordu. Genellikle ticari ve askeri sebeplerle zorunlu yolculuklar yapılırdı. Ortaçağ’da yollar ve ulaşım araçları geliştikçe ilim öğrenmek, dini ziyaretler gibi sebeplerle seyahatler yapılmaya başlandı. Rönesansla seyahat hareketliliği oldukça arttı ve coğrafi keşifler merakı artırdı, insanların ufku açıldı. Sosyoekonomik gelişime paralel olarak günümüzde gezip görmenin, öğrenmenin yanı sıra bedensel hazlara hitap eden tatil paketleri de seyahat kavramının büyük bir parçası. Biz bugün daha çok dinlenme, eğlenme, yeni yerler görme motivasyonuyla seyahat ediyoruz” sözleriyle anlatıyor.
Hepimiz günlük hayatın rutininden çok sıkıldığımızı söyleriz ancak bunu değiştirmek için çoğumuz hareket edemeyiz. Günlük hayatta genellikle otomatik pilotta yaşadığımızı, suni ihtiyaçlar peşinde koşarken tüketirken tükendiğimizi kaydeden Karaköse, seyahatin insan ruhunda yapacağı olumlu değişiklikleri şöyle sıralıyor: “Seyahat bizi rutinimizin dışına çıkarır. Yaşadığımız kültüre, hayatımıza, alışkanlıklarımıza, sorunlarımıza dışarıdan bakmayı sağlar. İçinde boğulduğumuz kederlerimize, büyüttüğümüz sorunlarımıza başka bir gözle bakmamızı sağlar. Başka hayatlara ve başka sorunlara şahit olduğumuzda ise tefekkür etme imkanı buluruz. Kabul alanımız genişler. Tahammülümüz artar. Kendi sınırlarımızı keşfederiz. Dayanıklılığımızı sınar, “olmazsa olmaz” sandığımız konfor alanlarımızı terk etmenin özgürlüğünü yaşarız. İnsan, konforundan uzaklaştıkça kendine yaklaşır.”