Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Başkanı Prof. Dr. Çakmur, "Parkinson hastalığı tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığı olup ortalama 60’lı yaşlarda görülmekle birlikte genç yaşlarda da başlayabilir. Parkinson hastalığının yaşlı hastalığı olduğu algısı toplumda yaygın bulunduğu için genç hastalar hekime başvurmuyor." diye konuştu.
KKTC'de Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği tarafından "12. Ulusal Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları Kongresi" Girne Elexus Otel'de düzenlendi.
Kongrede gazetecilere açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Raif Çakmur, parkinsonun, yavaş ilerleyen, beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir hastalık olduğunu dile getirerek, "Bu tür hücre kaybı ile giden, sinsi başlayan ve yavaş seyreden hastalıklara, nörodejeneratif hastalıklar denilmektedir. Parkinson hastalığı, alzaymırdan sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalıktır." bilgisini aktardı.
Parkinson hastalığının koku duyusu kaybı veya azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama gibi belirtiler ile ortaya çıktığını vurgulayan Çakmur, görülme sıklığı ile ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:
Prof. Dr. Çakmur, erken bulguların bazen çok silik olabildiğini hatta aylarca fark edilmeyebildiğini dile getirerek, "Söz konusu belirtilerin ortaya çıkmasında belli bir sıra olmadığı gibi her hastada belirtiler aynı olmaz. Hastalığın başlangıcında, vücudun tek tarafında olmak üzere kol veya bacakta ortaya çıkan belirtiler, zaman içinde iki yanlı tutulmaya yol açar." dedi.
Parkinson hastalığında belirtilere yönelik tedaviler uygulandığını bildiren Çakmur, "Bu konuda çok etkili farmakolojik ajanlarımız mevcut. Parkinson hastalığı bu konuda diğer nörodejeneratif hastalıklara öncülük yaptığı gibi halen tedavi başarısı en yüksek hastalık olma avantajını koruyor. Kullanılan ajanların çeşitliliğinin yanı sıra cerrahi yöntemler de hastalığın tedavisinde başarı oranını artırıyor." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Çakmur, ameliyat kararı için öncelikle deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından doğru tanı konulduğundan ve en uygun ilaç tedavisi uygulandığından emin olunması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: