Recep Seyhan’ın bütün kitapları yeniden Hece Yayınları arasında okurla buluştu. Yazar ilk hikayelerinden bu yana hikmet burcundan seslenmeye devam ediyor. Onun öyküleri okuruna hayatı yeniden bir bilge kalple sorgulamaya davet eder. İşte yeni çıkan kitaplar arasında yazarın son öyküleri de var ve bu öyküler Bir Sepet Hayal adıyla kitaplaştı. İnsan hallerine odaklanan kalemi ile ruhumuzun özünde saklı olanı işaret eden yazarın yeni kitabı Bir Sepet Hayal’de de yine aynı bilge yazarın çok masallar dinlemiş, bu masallardan imgesel yeni dünyalar inşa etmiş sesini duyuyorsunuz. “Bir Göl Masalı”nda, Şehzade’nin sevdasından yola çıkıp birbirine dolanarak “Taş Kınası” hikayesine eklenen ve günümüze ulaşan, annesinin izini tabiatta arayan bir gencin peşine takılan okura, esasen bütün yolların anneye gittiğini hatırlatıyor. Yine “Uğultu” hikayesinde de masal atmosferini devam ettiren yazar; hayvanları imgesel olarak dönüştürerek insan fıtratının değişmeyeceğini hissettiriyor okura.
Hayvan ve insan tabiatını imgesel bağlamda bütünleştiren başka hikayeler de var kitapta. “Havlamayı Özleyen Köpek” hikayesinde mesela, evcil bir köpeğin konforlu bir hayat uğruna özünden uzaklaştığında yaşadığı mutsuzluk anlatılırken insanlara da kıssadan hisse düşüyor. Ya da “ Kırçıl ile Kuşkan” hikayesinde genç serçenin yaşlı serçeden aldığı hayat dersinin aslında biz insanlar için de geçerli olduğunu hissediyoruz:
“Kendini dağıtma; sen dağılırsan çevrende her şey dağılır.” (s.108)
Keza “Fareler ve İnsanlar” ile “Çekirge” hikayelerinde de imgelere yaslanan kelimeleriyle insanı uyarıyor yazar.
Seyhan’ın hikayelerinde mayası temiz insanlar çoğunlukta. İnsanın özünde büyük iradenin ruhundan üflediği bir şeyler olduğunu sezdiren bilge yazar, belki de hikayelerinin satır aralarında okurlarına Kalu Bela’daki şahitliğini hatırlatmaya çalışıyordur. Bu açıdan kitabın ilk hikayesi “Saliç”, okuru da vicdanı ile hesaplaşmaya ittiğinden çok sarsıcı. Bu hikayenin 2022 yılında sinemaya uyarlandığını da hatırlatalım.
Elbette kötüler ve kötülükler de vardır kitaptaki hikayelerde. Çağına uzak olmayan yazar, sosyal medya ile asosyalleşerek evlerinin kapılarını sıcak insan ilişkilerine kapayan ve yapay bir dünyanın içine hapsolan insanın yalnızlığı kadar onun hep onay bekleyen zavallılığını da gösterir. “Çamaşır Mandalı Konağı”nda oynadığı dijital oyunun yönlendirmesiyle iradesini kötülüğe teslim eden çocuk kadar, “Servis Edil(e)memiş Bir Öykü”sündeki You Tuber’ın kimliğinde zamanla kötülüğün kılık değiştirdiğini ama onu yine de kirli vicdanından tanıyabileceğimizi gösterir bize.
Kitaptaki “Elma Hikayeleri” altbaşlığında toplanan beş hikayede ise kaderin üzerinde bir kader olduğunu, buna rağmen tercih hakkımızın da daima saklı tutulduğunu, mitolojideki ilk kadın ve erkek arketipi ve ilk günahın sembolü olan elma ile anlatan yazar; bu ilk günah ile varoluş hikayemizin Ade başladığını ve insanın başlangıcının da aslında bir hikaye olduğunu söylüyor sanki.
Neticede hikayemizin hala devam ettiğini, dünya hallerinin aslında “Bir Sepet Hayal” den ibaret olduğunu kitaptaki tüm hikayelerde hissettiren Seyhan’ın güçlü kaleminin önünde saygıyla eğiliyorum.