Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar’ın bir buçuk milyona yakın kareyi içeren arşivinden 125 seçkinin yer aldığı “Renklerin Yolculuğu” sergisi, İstanbul Modern’de ziyarete açıldı. 88 yaşındaki sanatçının 72 yıllık birikiminden oluşan sergisi hem dünyadaki hem de Türkiye’deki değişimi gözler önüne seriyor. Fotoğrafın peşinde seksen ülke gezdiğini belirten usta sanatçı, “İyi fotoğraflarım olduğu için değil, büyük bir arşivim olduğu için kendimle iftihar ediyorum” diyor. Küratörlüğünü Demet Yıldız Dinçer’in yaptığı sergi, 25 Mayıs 2025’e kadar ziyaret edilebilir.
1952 yılında henüz 17 yaşındayken abisinin etkisiyle fotoğrafa ilgi duyan sanatçı, Alman yapımı Regula marka fotoğraf makinesini harçlıklarından biriktirdiği parayla alır. Yine abisinin yönlendirmesiyle İstanbul’un tarihi semtlerinin fotoğraflarını çekmeye başlar. İşte bu siyah beyaz ve İstanbul’un değişimini gözler önüne seren fotoğraflarla birlikte, gönüllü olarak askerlik için gittiği Güney Kore’deki çalışmaları, Renklerin Yolculuğu sergisinin ilk bölümünü oluşturuyor. Serginin ikinci bölümü, sanatçının 1980’lerden itibaren İstanbul’un farklı semtlerindeki günlük hayatı, üçüncü ve dördüncü bölümler Keribar’ın Türkiye ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerde ürettiği doğa ve kent manzaralarını konu ediniyor. Beşinci bölüm, sanatçının dünyanın çeşitli yerlerinde çektiği portreleri izleyicilere sunarken, serginin son bölümü ise yarı soyut fotoğraflarına odaklanıyor.
88 yaşına rağmen enerjisiyle dikkat çeken İzzet Keribar, Yeni Şafak gazetesine sergiyi hazırlarken arşivinden hangi fotoğrafları kullanacakları konusunda ikileme düştüklerini söyledi. Sanatçı, “Fotoğrafa başladığım 1952 yılındaki siyah-beyaz fotoğraflarımdan, en yenisine kadar örnekler aldık. Ben profesyonel olarak fotoğraftan para kazanmış birisiyim. Cep telefonu geldiğinden beri işlerimiz bıçak gibi kesildi. Fotoğrafla ilgili hâlâ yeni ve güzel hayallerim var” diye konuştu.
Geçmişten günümüze Türkiye’deki ve dünyadaki değişimi de gözler önüne seren bir sergi olduğunu belirten Keribar, “Kore’de çektiğim köy fotoğrafındaki tipik Asya evleri, 2003 yılında gittiğimde artık yoktu. Savaştan sonra o günkü savaş şartlarını anlamak çok zordu, bazı fotoğraflarım bunu çok iyi anlatıyor. Bu fotoğraflardan 3 yüz kadar var. Kore Savaşı’nın 75. yılında belki orada bir sergi açma imkânı olur. Aynı şekilde eski İstanbul’da çektiğim birçok yer de şimdi çok değişti. Mesela 86 yılında Kazlıçeşme’de bugün hiçbiri yerinde olmayan eski tabakhanede çektiğimiz fotoğraflar, o günleri iyi anlatıyor. Fotoğrafın peşinde 80 ülke gezdim. Şunu da belirtmeliyim, en güzel fotoğraf çekilebilen
ülke Pakistan, hem çok renkli hem de insanlar size yardımcı oluyor” ifadelerini kullandı.
Selimiye’nin minarelerini çektiği fotoğrafın önüne geldiğimizde, bu fotoğrafı tek bir yerden çekebileceğimizi, o da Saadet Partisi’nin damı olduğunu ifade etti. Hayatta hiçbir detayı kaçırmadığını ifade eden Keribar, Külliye’de açılan Ayasofya fotoğrafları sergisinden de bahsederek, “Fotoğraf sayesinde devletin büyükleriyle bir yakınlaşma oldu. İletişim Başkanlığı belgesel filmimi çekti, bu ay içinde galası olacak” dedi.