“Filistin Hakkında Konuşmalıyız” diye bir pankart gördüğünüzde durur konuşur musunuz, yoksa yanından geçer gider misiniz? Tiyatro oyuncusu Nurdan Albamya İnce, Filistinli Meryem’in hikayesini anlattığı oyununu tanıtmak için, pankarta işte bu kelimeleri yazıp sokağa çıktı. Fakat hiç kimse durup konuşmadı, soru sormadı. Kimsenin konuşmaya vakti yoktu çünkü. Bunun böyle olacağını bilmiyor değildi. İnce, işte bu farkındalığı oluşturmak için kolları sıvamış ve “Filistin Hakkında Konuşmalıyız” tek kişilik tiyatro oyununu hazırlamıştı. Dün akşam Esenler Belediyesi Kadir Topbaş KSM’de galası yapılan oyunun provalarına konuk olup, yüreğimize işleyen Meryem’in hikâyesini oyuncuyla konuştuk.
Filistin meselesini, işgalin maddi/manevi zorluklarını Filistinli bir kadın üzerinden anlatmak ve bu meselenin önemini tiyatro aracılığıyla hissettirmek isteyen Oyuncu Nurdan Albamya İnce, geçtiğimiz Ramazan ayında yine Filistin’e yapılan saldırıları konuşurken böyle bir oyun yazmayı düşünmüş. İnce, “İki yıl önce Tiyatro Ankebut’u kurduğumda, kafamda hep Filistinle alakalı oyun yapmak vardı. Ancak pandemiden çıktığımızdan dolayı insanların gülmeye ihtiyacı var diye düşünerek bir komedi yapmak istedim, ama nasip olmadı. Geçtiğimiz Ramazan ayında Filistin meselesi gündeme geldiğinde, neden hep Ramazan’da bu konuyu konuştuğumuzu sorguladım. İşte o zaman oyun fikri aklıma geldi ve hemen kolları sıvadım. Okudum, araştırdım, online olarak Filistinli arkadaşlarla görüştüm. Çünkü kültürleriyle alakalı çok net bir şey bilmiyordum, her yazdığım cümleyi ‘siz böyle der misiniz, böyle tepki verir misiniz’ diye sorarak ilerledim” dedi.
Yönetmenliğini Yunus Emre Obut’un yaptığı oyun, kukla gösterisiyle başlıyor. Filistin, çocuklar ve kuklanın hikâyesini Nurdan Albamya İnce şöyle anlatıyor: “Sürekli diyalog kurmak istiyordum. Meryem de kendini eve kapatmıştı. Korkularıyla yüzleşme sürecinde sürekli konuştuğu için bir süre sonra bunu en iyi kuklayla yapabileceğine karar verdik. Aslında modern tiyatronun ve geleneksel tiyatronun bütün çeşitlerini alarak oyuna eklemeye çalıştık. İzleyicilere sıkılacakları hiçbir sahne bırakmadık.”
Birçok Filistinlinin başından geçen acı olaylar, oyundaki Meryem’in de kaderi. Babası, abisi, kardeşi, hatta annesini de siyonist işgalde kaybediyor. İşgalci İsrail’in tacizlerine rağmen Mescid-i Aksa’ya yakın olan evini terk etmiyor ve travmalarıyla birlikte kendisini evine kapatıyor. Oyunun sonunda ise en büyük travmasını kabullenerek, Mescid-i Aksa nöbeti için evinden çıkıyor. Evden çıkarken de Filistin’i seyirciye emanet edip, “Bana bir şey olursa siz Filistin hakkında konuşmaya devam edin. Biliyorum, hiçbirinizin vakti yok dinlemeye. Ama biz yine de Filistin hakkında konuşmalıyız” diyor.