Yıllardır İsrail işgali ve katliamına maruz kalan Filistinlileri, 7 Ekim’den bu yana sanatçıları ve edebiyatçılarıyla daha çok konuşuyoruz. Filistin etkinliklerinde Mahmud Derviş’ten şiirler okuyarak ortak acılarımızı paylaşıyoruz. Peki Filistin edebiyatını ne kadar tanıyoruz, direniş edebiyatının ne demek olduğunu biliyor muyuz? Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin ile yıllarını verdiği Filistin edebiyatını Yeni Şafak okurları için sorduk.
Filistin edebiyatının Arap edebiyatının bir parçası olduğunun ayırdına varmalıyız. Aynı zamanda kendi karakteri olan bir edebiyat olduğunun da. Bunun yanında biçim ve içerik bakımından modern Arap edebiyatına yön vermiş bir edebiyattan bahsediyoruz. Eğer direniş Filistin halkının var olma, ayakta kalma, asimilasyona uğramama, gasp edilmiş topraklarını geri alma, özgürleşme, kısaca Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkını ifade ediyorsa, evet, Filistin edebiyatı bir direniş edebiyatıdır. Fakat bizde anlaşılmayan husus, direniş edebiyatının edebî estetikten yoksun, güdümlü bir edebiyat olmadığı. Filistin edebiyatını şöyle formüle edebiliriz: Gizli ya da örtük, bir şekilde direniş edebiyatıdır ama her direniş edebiyatı estetik açıdan edebîlik düzeyine yükselmeyebilir. Filistin edebiyatı yalnızca direnişle ilgili olduğu için değil “iyi edebiyat” olduğu için Arap dünyasında ve dünyada ilgi görüyor.
Filistinli olsa da olmasa da Filistin edebiyatı yapanlar var. İşgal Filistin edebiyatını da parçaladı mı?
Bugün Filistin halkı ne durumdaysa Filistin edebiyatı da o durumda. Çok parçalı, çok dilli, dünyanın birçok bölgesine yayılmış, Filistinliliğin farklı meselelerini işleyen ama nihayetinde Filistin kimliği etrafında toplayabileceğimiz geniş bir edebiyat söz konusu. Sadece Arapça yazılan edebî eserlerle Filistin edebiyatının önemli bir ayağını tanıyabiliriz, tümünü değil. Ne yazık ki Filistin diasporasının birçok yazarı, Arap dünyasında bile yeterince bilinmiyor.
Ülkemizde Filistin edebiyatı deyince çoğu zaman “hamasi” metinler tedavülde olduğu için estetik anlamda iyi örnekleri gözden kaçıyor. Türkçeye çevrilmemiş olduğu için değil, insanımızın arayıp bulma, keşfetme, okumaya olan zafiyetinden kaynaklanıyor bu durum. Tek başıma Filistin edebiyatından aralarında Gassan Kanafani, Mahmud Derviş, Adania Shibli ve Necvan Derviş’in bulunduğu yedi kitap çevirip yayımladım.
Büyük bir hayal kırıklığı. Batı’nın entelektüel dünyasının bu derece körleşeceğini tahmin etmezdim. Shibli, bir süre suskun kaldıktan sonra “İki Korku Arasında” başlıklı metni kaleme aldı. Hem ödülün iptal edilmesi hem de Filistin’de olan bitenler ve ödülü iptal edenlerle aynı zihniyette olanlar hakkındaki düşüncelerini yazdı. Filistin’in ve Filistinlilerin yıllardır maruz bırakıldıkları çok yönlü şiddeti müthiş bir duyarlılık ve tespitle dile getirdi. Filistin konusuna duyarlı herkesin okuması gereken bir metin. Metne, ceviriveotesi.org adresinden ulaşılabilir.
Mahmud Derviş direniş şairi olarak anılmaktan değil “direniş şiiri” denilen alana hapsedilmekten rahatsız. Şair, bu yaklaşımı şiirinin gelişmesi önünde bir engel olarak görüyor. Bunun nedenlerini anlamak için Derviş şiirinin geçirdiği evreleri bilmek gerekir. Şair, dönemin Arap ve dünya şiirinin geçirdiği değişime kayıtsız kalamazdı. Şiirini hem biçim hem de içerik açısından sürekli yeniledi, dünya ölçeğinde bir “Filistin” şiirinin yazılabileceğini kanıtladı. Onu “Filistin’in dünyaya armağan ettiği şair” olarak tanımlamak en doğrusu olur.