Fetihlerin Sultan’ı Fatih Sultan Mehmet Han, kendinden önceki padişahların aksine yalnız yemek yerdi. Kanunname-i Âli Osman’da kendisinden sonra tahta çıkacak hünkarlara da tek başına yemek yemesini emretmişti. Peki Sultan II. Mehmet neden yalnız yemek yerdi?
Devlet-i Âliyye, dünyanın dört bir yanını etkisi altına almış dev bir imparatorluk. Bu imparatorluğu yöneten padişahlar, sadece stratejik kararları ve cesur yönleriyle değil, aynı zamanda kişisel tercihleriyle de tarihe yön vermişlerdir. Çünkü padişah dahi olsanız kendinize ait özel anlarınızın, mahreminizin olmasını istersiniz. Bu sebeplerle farklı dönemlerde farklı padişahlar tarafından kanunlar oluşturulmuş ve birçoğu yüzyıllarca geçerliliğini korumuştur. İşte bu kanunlardan biri de Fatih Kanunnamesidir.
Benimle yemek yenmeyecek!
Tarihe adını altın harflerle yazdıran Fatih Sultan Mehmet, Devlet-i Âliyye padişahlarının yemek yeme alışkanlıklarında köklü bir değişiklik yaparak, yüzyıllardır süregelen “Padişahın başkalarının bulunduğu sofrada yemek yemesi” geleneğini Fatih Kanunnamesi ile sona erdirmiş ve bunu Kanunname-i Âli Osman’ın 35’inci maddesiyle resmileştirmiştir. Sultan Fatih, ilgili kanun maddesinde kendisinden sonra gelecek hükümdar torunlarına şöyle seslenmiştir; “Cenab-ı şerifimle kimesne taam yemek kanunum değildir, meğer ehl-i iyalden ola. Ecdad-ı izamım vüzerasile yerlerimiş, ben ref’ etmişimdir.” Tercüme edecek olursak; “Benimle beraber yemek yenilmesi kanunuma uygun değildir. Ailemle dahi olsa bu böyle. Büyük ecdadım vezirleriyle beraber yerlermiş. Ben bu âdeti kaldırdım.” Bu kanundan sonra Sultan Mehmet Han yemeklerini tek başına ya da ailesiyle birlikte yemiştir. Kendinden sonra gelen padişahlar ise bir daha devlet adamlarıyla aynı sofraya oturmamıştır. Ve bu gelenek 32’nci Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz dönemine kadar süregelmiştir. Sultan Mehmet Han’ın böyle keskin bir karar almasının nedeni kişisel bir tercih gibi gözükse de ardına derin sebepler yatıyor. Bu sebepler içinde gösterilebilecek başlıca rivayetleri başlıklar halinde inceleyelim.
Molla Hüsrev’e üzülüyor, yalnız yemeğe başlıyor
Fatih Sultan Mehmet’in yalnız yemek yeme kararına hocaları Molla Hüsrev ve Molla Gürani ile bir davet sofrasında yaşadığı diyalog neden gösteriliyor. Sultan Mehmet Han, sarayda verilen bir davet yemeği esnasında Molla Gürani’yi sağ yanına, Molla Hüsrev’i ise sol yanına oturtuyor. Çocukluğundan beri yanında olan Molla Hüsrev bu durumu kabullenmiyor. “Ben ilim olarak Molla Gürani’den aşağı değilim ki padişahın solunda oturayım.” diyerek Sultan’a küsüyor ve Bursa’ya yerleşiyor. Bu duruma çok üzülen Sultan, o günden sonra yemeklerini yalnız yiyeceğine dair fermanını yayınlıyor.
Kişisel zaman ve mahremiyet ihtiyacı
Tüm zamanını devlet işleriyle geçiren padişahlar da her insan gibi özel anlarına ve mahremiyetine önem verir. Onların da kendileriyle baş başa kalabileceği, dinlenebileceği ve kendilerini dinleyebileceği özel vakitlere ihtiyacı vardır. Sultan Mehmet Han, hiç olmazsa yemek saatlerini bu özel zamanlar için bir fırsat olarak görmüş, kendi iç dünyası için bir sükûnet zamanı istemiş olabilir. Devlet işlerinden uzak, kendi düşünceleriyle baş başa kalabileceği nadir anlardan biri de yemek saatleri olabilir.
Yemeklerinizi ailenizle birlikte yiyin
Padişahlar yalnızca devlet reisi değildir. Bir yandan da sorumlu oldukları aileleri, yakınları ve gelecekleriyle ilgilenmeleri gereken evlatları vardır. Padişahın yoğun devlet işleri nedeniyle yeterince zaman ayıramadığı aile bireyleriyle bir sofra etrafında yemek yeme isteği, başta çocuklarının terbiyesi olmak üzere aile hukukunun gözetilmesini sağlayacağı için böyle bir tercihte bulunulmuş olabilir. Kuşkusuz referans olarak da “Yemeklerinizi ailenizle birlikte yiyin, toplu yemekte bereket vardır” buyruğuyla Peygamber Efendimiz alınmıştır…
İnsani zaaflar itibara gölge düşürmemeli
Sultan’ın kendi başına yemek yemeyi tercih etmesinin nedenlerinden biri de insani zaaflarını devlet adamlarına yansıtmaktan çekinmesi olmalıdır. Çünkü yemek, kişisel zaafların gözler önüne serilebileceği bir ortamdır. Bir sofra etrafında toplanan her insan birbiriyle eşit düzeydedir. Böyle bir ortamda ortaya çıkabilecek kişisel bir zaaf, padişahın dolayısıyla devletin itibarına zarar verebilir.
Güvenlik ve zehirlenme tehlikesi
Osmanlı padişahlarının hayatı her zaman yüksek riskler barındırırdı. Fatih Sultan Mehmet’in yalnız yemek yeme kararı, güvenlik kaygılarıyla ilgili olabilir. Zaman zaman çatıştığı ve ters düştüğü vezirleriyle de yemek yiyen Sultan, zehirlenme ihtimaline karşı bu riski minimize etmeye çalışmış olabilir.
Padişah ulaşılmaz olmalıdır
Devlet-i Aliye’de padişahın mutlak otoritesi ve tüzel kişiliği, Fatih Sultan Mehmet Han döneminde daha da pekişmiş; bu dönemde padişahın artık vezirlerin dengi olmadığı, mutlak olarak üstün olduğu ve tüzel kişilik kazandığı bambaşka bir süreç içine girilmiştir. Fatih’in Divan-ı Hümayun toplantılarına katılmaktan vazgeçmesi, sürecin başlangıcı niteliğindedir. Nitekim bir Divan toplantısına şikâyet için gelen bir vatandaş ‘Hanginiz padişahsınız?’ diye sormuş, bu tuhaf soru karşısında utanan vezirler padişahın artık orada olmaması gerektiğine karar vermişlerdir. Padişahın benzer bir durumla bir yemek esnasında da karşılaşabileceği, bu durumun padişahın ve dahi cihan devletinin itibarını zedeleyebileceği öngörülerek egemenliği altında yüzlerce millet barındıran, gücü sınırları aşan Devlet-i Âliyye padişahının da ulaşılmaz olması gerektiği düşüncesi ağır basmıştır. Bu nedenle, Sultan’ın yemeklerini yalnız yemesi hem kişisel hem de devletin itibarı açısından uygun görülmüştür. Fatih Sultan Mehmet, büyük bir devlet adamı olmasının yanı sıra stratejik zekâsı, kararlılığı ve kişisel tercihleriyle de kendine has bir karakter sergilemiştir. Yalnız yemek yeme alışkanlığı, onun hem kişisel güvenliğini hem de devletin bekasını düşündüğünün önemli bir göstergesidir. Bu alışkanlık, Sultan’ın sadece bir hükümdar değil, aynı zamanda dikkatli ve öngörülü bir lider olduğunu da vurgular.