Yeme içme deyince esnaf lokantası diye bir Türkiye gerçeği vardır. Hem fiyat hem kalite olarak ortalama anlamına gelir. Her geçen gün zorlaşan ekonomik şartlara rağmen şehirlerimizin bir çok noktasında varlıklarını inatla ve ısrarla devam ettirirler. Meramım şu. Bir bir kapanan esnaf lokantalarının yerini zincir kebap salonlarının veya restoranların alması.
İşletmeciyle müşterinin yüzyüze olduğu esnaf lokantalarında hitaplar daha yerli ve içtendir.. “Buyur abiciğim”, “hoş geldin amca” gibi şeyler duymanız mümkünken, zincir restoranlarda ya hoşgeldiniz beyefendi gibi gayet soğuk karşılamalar duyarsınız ya da selfservis adı altında sessiz sedasız bir masaya ilişivermek durumunda kalırsınız.
Her mahallenin irili ufaklı bakkallarının ve veresiye defterlerinin yerinde yeller estiği gibi zincire dahil olmayan hiç bir girişim ayakta kalamıyor. Bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmış mıdır, bilmiyorum. Ama gözlemlerimizden yola çıkarak zincirleşme konusunun ciddi bir mesele olarak ortada durduğunu söyleyebilirim. Esnaf lokantalarını saran bu ciddi mesele karşısında resmi veya sivil toplum kuruluşlarının bigâne kalmamalarını dilerim.
Ardahan ile Gürcistan’ın unutulmaya yüz tutmuş yemekleri “Gastronomi Çalıştayı”nda ele alındı.
Ardahan Üniversitesi ile Gürcistan Batum Şota Rustaveli Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen çalıştaya Gürcistan Batum Acara Özerk Bölgesi Şota Rustaveli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Merab Khalvaşi, Turizm Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Irakli Kordzaia ve akademisyenlerin katıldı.
Çalıştayda konuşan Ardahan Valisi Hayrettin Çiçek “Bu çalışma Ardahan mutfağına Gürcü lezzetlerini, Gürcü mutfağına da Ardahan lezzetlerini katacaktır” dedi. “Her iki kültürün lezzetlerini çalışarak yöresel mutfakları zenginleştirmek adına çalışmamız kıymetli” diyen Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Biber de Ardahan ve Gürcistan mutfaklarının ortak özelliklerini ortaya koymak adına çalışmanın önemine vurgu yaparak, unutulmaya yüz tutmuş yemeklerin korunması ve kayıt altına alınmasını amaçladıklarını ifade etti.
Sabri Ülker Vakfı ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu işbirliğiyle “Aile Hekimlerine Yönelik Beslenme ve Beslenme İletişimi Programı”nı hayata geçirdi. Hekimlere “popüler diyetler”, “probiyotikler ve prebiyotikler”, “besin ve vitamin takviyeleri”, “ilaç etkileşimleri” gibi 8 konu başlığında eğitimler verildi. Projenin yeni aşamasında iç hastalıkları uzmanlarına yönelik eğitim düzenlenecek.
Bala dışarıdan madde katılıp katılmadığının tespitinde yüksek teknolojili analiz metotları kullanılacak. Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğe göre ürün orijinalliğini belirlemeye yönelik analiz metotlarının sonuçları değerlendirilerek karar ölçütleri belirlenecek. Bakanlık internet sayfasında yayımlandığı tarihten 3 ay sonra sözkonusu ölçütler uygulanacak.
Yozgat Belediyesi 22. Uluslararası Sürmeli Festivali çerçevesinde Gastronomi Günleri etkinliği düzenledi. Üç gün süren etkinlikte yöresel lezzetlerin tanıtıldığı birçok etkinlik ve yarışmalar yapıldı. Ünlü şeflerin hazırladıkları yemekler ve tatlılar vatandaşların beğenisine sunuldu. Konser ve sürpriz etkinliklerin yanısıra tatlı ve hamur şi yarışması organize edildi.
Yeni bir yemeğin bulunuşu, insanı yeni bir yıldızın bulunuşundan daha çok mutlu eder.
Genellikle düğün ve bayram gibi özel günlerin olmazsa olmaz lezzetlerindendir. Türkiye’nin bir çok yöresinde hurmadan peynire, pekmezden güle birçok çeşidinin olduğunu biliyor muydunuz? Aralarındaki farklar bazılarında malzemeden, bazılarında hazırlığından kaynaklanıyor. Antep ve Tavas dışında genelde cevizli yapılır. Türk Patent Kurumunun internet sitesinde yer alan coğrafi tescilli baklavalar şunlar:
Afyonkarahisar hurma: Şekli hurmayı andırır.
Akşehir peynir: Baklavalık yufkanın arasına tuzsuz taze peynir konularak pişirilip ılık olarak tüketilir.
Amasya cevizli ballı: 40 kat yufkadan oluşur. Yufkaların arasına ceviz içi konur. Baklava, dikdörtgen veya kare şeklinde dilimlenir.
Antep: En ayırt edici tarafı Antep fıstığı katılmasıdır.
Arapgir deli kız: Yufka ekmeğinin kat kat dizilerek her katına eritilmiş tereyağı ile dut pekmezi karışımı sürülüp dövülmüş ceviz içi ilave edilerek yapılır.
Bartın beyaz: İç harcı ceviz ve nişastadan oluşur. Eşkenar dörtgen şeklinde kesildikten sonra pişirilir.
Devrek beyaz: Özgün bir pişirme yöntemiyle pişirildiği için bu isimle bilinir.
Erzurum pekmezli: Yufkası özel oklavalarla çok ince elde açılır. Arasına Antep fıstığı ve/veya ceviz içi ve dut pekmezi ilavesiyle rulo şeklinde sarılarak hazırlanır, dilimlenerek pişirilir.
Kayseri gül: Baklavaya gül şekli verildiği için bu adı almıştır.
Sivrihisar muska: Şekli nedeniyle bu adı almıştır. Biçimi ve sunumu farklıdır.
Tavas: Kendine has geleneksel malzeme ve yöntemlerle hazırlanır. Elle yenmesi tavsiye edilir.
Uşak: 65-70 kat yufkadan oluşur.