Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin üzerinden üç haftaya yakın zaman geçti. AFAD ve Kızılay ile koordinasyon halinde bölgeye gelen yardımlar büyük bir özveri ve titizlikle ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Ayrıca Kızılay çadırlarda kalanların yanı sıra kırsal mahallelerde de depremzedelerin yemek ihtiyacını karşılıyor.
Bu aşamada deprem bölgesinin en önemli ihtiyaçlarının başında gıdaya erişim geliyor. Özellikle sıcak yemek ve öğün tedariği konusundaki faaliyetler uzun bir müddet daha devam edeceğe benziyor. Var olan sıkıntıları ancak yardımlar yaparak, yardımları seferberliğe dönüştürerek ve yaygınlaştırarak atlatabileceğiz. İyi örnekleri yaygınlaştırmak adına gönüllü olarak yapılan aş yardımlarına dair gözüme takılan 10 örneği hatırlatmanın faydalı olacağı inancındayım.
Kahramanmaraş’ta 2 çocuğu, bir yeğeni ile anne ve babasını depremde kaybeden 60 yaşındaki Hüseyin Keskin acısını içine atıp depremzedelere yardıma koştu. Her gün Elbistan ilçesinde çadırlarda kalan depremzedelere çorba dağıtıyor. Eşi ve 3 çocuğu ise çöken evlerinden yaralı kurtularak İstanbul’da tedavi altına alındı.
Ukrayna’daki işlerini bırakıp depremzede ailesinin yanına dönen Kahramanmaraşlı işletmeci Hasan Akkuş da depremde akrabalarını ve arkadaşlarını kaybetmesine rağmen Onikişubat ilçesinde bulunan unlu mamuller işletmesinde depremzedeler için kendi çabalarıyla ekmek üretmeye başladı.
Depremden etkilenen birçok ile giderek depremzedelerin yardımına koşan Adanalı kebapçı Yaşar Aydın ise depremzedelerin hem yemek ihtiyacını karşılıyor hem de çocuklara kıyafet ve oyuncak dağıtıyor.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görevli aşçılar deprem bölgesinde üç öğün olarak pişirdikleri yemekleri ve hazırladıkları kahvaltılıklar depremzedelere ikram ediyor.
Hatay’da depremzedeler için yemek pişiren TBMM aşçıları tarafından Defne ilçesinde okul bahçesine kurulan mutfakta her gün 3 öğün sıcak yemek hazırlanıyor, günlük 1500 kişinin yemek ihtiyacı karşılanıyor.
Mutfak Sanatları Merkezi (MSM) paylaştıkça artan bereket sloganıyla hazırlanan yemekleri depremzedelere ulaştırmak için mobil mutfağını Islahiye’de kurdu.
Şef Rafet İnce Gaziantep’te gönüllülerden oluşan ekibiyle depremzedeler için sıcak yemek çıkarıyor.
Yemek yardımı için hayata geçirilen Yemeksepeti Yardım Mutfağı kampanyasına Bülert Börekçilik, Domino’s, Çiğköfkeci Ömer Aybak, Pasaport Pizza ve Terra Pizza gibi restoran zincirleri katıldı. Restoranlardan sipariş edilen yemekler Kızılay yemek dağıtım noktalarında afetzedelere ulaştırılıyor.
Uluslararası yardım kuruluşu World Central Kitchen Hatay’da binlerce kişiye yemek dağıtıyor. Kuruluş her ilde organize olarak önce anlaştığı firmalardan bölgeye Adana kebap, hamburger ve sucuk ekmek pişirilebilecek mobil mutfaklar getirtti. Firmalar aracılığıyla depremzedelere etli yemek imkanı sunan yardım kuruluşu mobil mutfaklarda hazırlanan yemekleri de afetzedelere ulaştırıyor.
İngiltere’den Adıyaman’a gelen aşçılar depremzedelere ve güvenlik personellerine günde 3 öğün yemek pişiriyor. İngiltereli 5 aşçı arkadaş da ülkelerinden gönüllü olarak geldikleri şehirde Atatürk Stadyumu’nda kurulan seyyar mutfakta depremzede ailelerin yanısıra alanda görevli yaklaşık 1100 güvenlik personeli için yemek üretiyor.
Dünyanın en büyük sosyal kulüplerinden Soho House adını bilmem duydunuz mu? İstanbul’da da şubesi mevcutmuş. Hazırladıkları ‘destek menüsü’ kampanyası tepki çekti ve eleştirilerin hedefi oldu. Köfte ve mantıdan oluşan menüden elde edilecek gelirin 1 Euro’sunun depremzedelere gönderileceğini açıklamışlar. Şirketin “Sizi sıcak çay eşliğinde deprem bölgesine atkı ve bere örme etkinliğine davet ediyoruz” ifadesi bardağı taşıran son damla oldu. Amaç reklam olunca böyle gülünç duruma düşmek de varmış.
Depremden etkilenen şehirlerin başında yer alan Hatay, Gaziantep ve Adıyaman aynı zamanda gastronominin de kaleleri durumunda. Maalesef yıkılan binalar arasındaki Hatay’ın simge restoranlarından Hatay Sultan Sofrası da var. İnşallah yıkılan veya zarar gören bütün restoranlar şehirlerle beraber yeniden ayağa kalkar ve ağız tadıyla lezzetlerini sunma imkanına kavuşurlar.
Geçtiğimiz günlerde 11 Şubat'ta kaybettiğimiz sanayici ve işadamı Selçuk Yaşar tarım ile sanayiyi birleştiren ve bu konuda önemli girişimlere imza atan isimdi. 17 Ocak 1925 Rodos'ta doğdu. Orta ve lise tahsilini İstanbul'daki Fransız Saint Joseph Lisesi'nde yaptıktan sonra 1948 yılında İzmir Ticari İlimler Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. İş dünyasına olduğu kadar sivil toplum kuruluşlarına da öncülük etti. Gençliğinde aktif sporcu oldu, üyesi ve destekçisi olduğu Karşıyaka Spor Kulübü’nün onursal başkanıydı.
İş hayatına 1945 yılında, Durmuş Yaşar Müessesesi’nde çalışarak atılmıştı. Et ve süt hayvancılığının geliştirilmesi amacıyla birçok önemli projeyi hayata geçirdi. Hayatına sığdırdığı onlarca ilkler arasında tatil köyü, süt fabrikası, entegre hindi tesisi, kültür balıkçılığı tesisi, yem üretim tesisi, entegre gübre fabrikası da var. Türkiye'nin ilk şişelenmiş suyu olarak 1984 yılında satışına başlanan ve halk arasında ambalajlı sulara adını veren Şaşal da bu girişimler arasında yer alıyor. Eğitim ve medya alanında da girişimleri oldu. Basılı eserleri ve makaleleri dahil 10 kitabı ve 28 kitapçığı yayınlandı. 1997'de kendisine devlet üstün hizmet madalyası verildi.
Tadımlık Söz
Acı anlayışınızı saklayan kabuğun kırılmasıdır. (Halil Cibran)