Annelik Peygamber Efendimiz'in ifadesiyle “ayakları altına cennet serilen” bir makam. Eğitim ilk önce ailede başlar ve bir çocuğun ilk mürebbisi annesidir. Sağlıklı, inançlı bir toplum için en büyük görev annelerin omuzlarına yüklenmiştir.
Bizleri Allah’ın sonsuz tecellesi ve mucizesi ile dokuz ay karnında taşıyan, yanımızdan hiç eksik olmayan, büyük fedakarlık örnekleri annelerimize dinimiz büyük bir kıymet atfeder. Cahiliye döneminde kadınları hakir gören zihniyet, İslam’la birlikte reddedildi ve kadınlara hak ettikleri değer geri verildi. Kadınların en önemli yaradılış gayelerinden olan annelik ise Peygamber Efendimiz'in ifadesiyle “ayakları altına cennet serilen” bir makam oldu. Peki İslam neden anneliğe böylesi bir değer verdi?
EĞİTİM ANNEYLE BAŞLAR
İnsanın dünya hayatı annesinin karnında başlar ve ilk yılları onun güvenli kollarında geçer. Eğitim ilk önce ailede başlar ve bir çocuğun ilk mürebbisi de annesidir. Bir evladın annesinden öğrendikleri ömrünün sonuna kadar onunla kalır. Sağlıklı, inançlı bir toplum için en büyük görev annelerin omuzlarına yüklenmiştir. Bu sebeple sevgili Peygamberimiz de kadınların eğitimine büyük önem vermiştir.
ÖZEL BİR GÜN BELİRLEMİŞTİ
Allah Rasulü’nden Kur’an ve Sünnet’i tahsil etmek isteyen kadınlar huzuruna çıkarak; “Ey Allâh’ın Rasûlü! Sizin sözlerinizden hep erkekler istifade ediyor. Biz kadınlara da bir gün ayırsanız, o gün toplansak ve Allâh’ın Size öğrettiklerinden bize de öğretseniz!” diye ricâda bulunmuşlardır. Allah Rasûlü de; “Peki, şu gün şurada toplanınız!” buyurarak haftanın bir günü hanımlara mahsus sohbet tertip etmiştir. Yine Kur’an ayetleri nazil olduğunda onu önce erkeklere, daha sonra da kadınlara okuyan Efendimiz, mescidin bir kapısını da kadınlara ayırmıştır.
ANNEN, ANNEN, ANNEN!
Buhari’de yer alan bu hadis-i şerif de anne hakkı konusunda bize rehber olacak mahiyettedir: Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyade kim hak sahibidir?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Annen!” diye cevap verdi. Adam, “Sonra kim?” dedi, Resulullah, “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar, “Sonra kim?” dedi Resulullah yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: “Sonra kim?” Resulullah bu dördüncüyü, “Baban!” diye cevapladı.”
PEYGAMBER ANNELERİ
Kur’an-ı Kerim’de Peygamber'in annelerinden -genellikle- sarih isimleriyle değil de annelik vasıfları ön plana alınarak bahsedilmiştir. Aslında bu bile tek başına anneliğin İslam’daki ayrıcalığını ispatlayan açık belgelerdendir. Hz. Musa’nın annesinden bahsedilirken, “Musa’nın annesine, O’nu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde O’nu denize bırakıver...” denmiştir. Hz. İsa’nın annesinden haber verildiğinde “Meryem oğlunu (Hz. İsa’yı) ve annesini de (kudretimize) bir alamet kıldık...” denir. Şerefli Mekke’den bahsedilirken de “şehirlerin anası” sıfatı eklenir.
HAKKI ÖDENMEZ
Anne hakının ne denli büyük olduğunu göstermek için yine Asr-ı Saadet'e bakmak yeterli. Hz. Aişe Kâbe’nin avlusunda sırtında annesini taşıyan birini görür. Adam büyük bir heyecanla annesini taşıyıp tavaf ettiriyordur. Manzarayı gören Hz. Aişe Peygamberimiz'e (s.a.v.) “Bu adam bu haliyle bu kadının hakkını ödemiş midir” diye sorar. Hz. Peygamberimiz ise “Hayır” der ve ekler: “Kendisini doğuran kadının bir sancısının hakkını bile ödememiştir.” Anne hakkı o kadar fazladır.
- Biz insana, anne- babasına mümkün olan en iyi şekilde davranmasını emrettik. Annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış; sütten kesilmesi de iki yılı bulmuştur. Onun için, ey insan, bana şükret, ana-babana da teşekkür et. Unutma ki, sonunda bana dönecek ve yaptıklarının hesabını vereceksin. (Lokman - 14)
Önce annemi ziyaret edin
Maneviyat yolunun büyüklerinden Şah-ı Nakşibend Hazretleri’nin bir vasiyet niteliğindeki şu nasihati, yüksek bir İslam ahlakını gözler önüne serer. Hz. Pîr buyuruyor ki: “Bizim kabrimizi ziyârete gelenler, önce annemin kabrini ziyâret etsinler!”
Nitekim bugün, Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin kabrini ziyarete gidenler, önce annesinin kabrini ziyaret eder.
Abdurrahman Câmî (k.s.) de anneye hürmet ve sevgiyle alakalı olarak: “Ben annemi nasıl sevmem ki; o beni bir müddet cisminde, uzun bir zaman kucağında, ölünceye kadar da kalbinin şefkat köşesinde taşımıştır. Ona hürmetsizlik göstermekten daha kötü bir şey bilmiyorum!..” derdi.