Altı yıllık yapım süresinin ardından geçtiğimiz cuma günü açılışı yapılan Büyük Çamlıca Camii, hem ziyaretçilerin hem de mahalle sakinlerinin hayatını değiştirdi. Çocukların top oynadığı bir araziyken Türkiye’nin en büyük camisine ev sahipliği yapan mahallede dükkanı bulunan Cemile Abanoz, “Ülkenin her yerinden güleryüzlü insanlar geliyor. Manevi amaçla geldikleri için çok samimiler. Burada sabahtan akşama kadar vakit geçiren insanlarla komşu gibi olduk” diyor.
Büyük Çamlıca Camii’nin resmi açılışı 3 Mayıs’taki Cuma Namazı’yla gerçekleştirildi. İlk açılışın yapıldığı 7 Mart’tan itibaren Anadolu’nun her yerinden camiyi ziyaret edenler oluyor. Her yaştan misafirin merakla incelediği caminin hem kendisi hem de çevresi görülmeye değer. Yeni Şafak Pazar olarak camiyi ve çevresini sizin için dolaştık. Türkiye’nin en büyük camisi olarak altı yılda tamamlanan yapının çevresinde yeni dükkanlar açılırken bir kısmı da açılmayı bekliyor. Büyük Çamlıca Camii karşısında kafesi bulunan Cemile Abanoz, “Normalde kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdi burası. Açılışta, Kandil’de çok insan geldi. Sakarya, İzmit, Bursa, Bolu’dan gelenler vardı. Poğaçalar, börekler, simitler ve içeceklerimizle hazırlığımızı yapmıştık ancak bir saat içinde her şey tükendi. Yedi kişiyle yetişemedik. Trafikten dolayı takviye de yapamadık. En çok çay ve su isteniyor” diyor. Caminin açıldığı günden itibaren gelen gidenin hiç eksik olmadığını söyleyen işletme sahibi Abanoz, şöyle devam ediyor: “Cuma günleri çok yoğun. Her hafta gelen kişi sayısı artıyor, mutlu oluyoruz. Türkiye’nin her tarafından güleryüzlü insanlar geliyor. Manevi bir amaçla geldikleri için çok samimi davranıyorlar. Burada sabahtan akşama kadar vakit geçiren insanlarla komşu gibi olduk.”
95 yaşındaki babasını, kolunda camiye getiren oğul, bizi yıllar öncesine götürüyor. Küçüklüğünde babasının elinden tutup camiye gelen çocuk, şimdi yürümekte zorlanan babasının kolunda, onu çok merak ettiği Büyük Çamlıca Camii’ne getiriyor. Yürümekte zorlansa da camiyi merak eden babanın cami içini görür görmez yüzünde oluşan tebessüm onca basamak ve yola değdiğini gösteriyor. Baba için tüm teçhizat da hazır. Çantada su ve minik namaz taburesi olmazsa olmaz. Babanın ayakkabılarını çıkartıp yerine yerleştiren oğul, yan yana durup hemen namaza başlıyorlar.
Öğrencilerin ve turistlerin kafile halinde gezdiği caminin ihtişamı her ayrıntıda büyüyor. Bütün boğazı önümüze seren avlu ise selfi meraklılarının uğrak yeri olmuş. Makam-ı Selfi’den ayrılıp içeri doğru yürüyoruz. Cami avlusundan girer girmez bakmakla bitmeyen kubbesi, işlemeleri, katları, atmosferiyle konuştuğumuz kişilerde yüksek bir gurur ve mutluluk var. Bazıları hatıra olsun basıyor deklanşöre. Bazılarıysa uzun uzun baktıkları caminin fotoğraflarını cep telefonlarıyla çekip uzaktaki akrabalarına gönderiyor. Telefon konuşmalarında ise hep aynı cümle var: “Mutlaka gelip görmelisin.”
Camiyle birlikte yıllardır yaşadığı Ferah Mahallesi’ne hareket geldiğini belirten Ziya Sağır, “Buradaki imkanlar, dükkanlar arttıkça insanlar daha çok gelecektir. Biz kalabalıktan memnunuz. Ev fiyatları pahalılandı. Dükkanlar dolmaya başladı. Camiden sonra herkes başka açıdan etkilendi” şeklinde konuşuyor. Dükkanları tadilatta olsa da çay ve su satışına devam eden baba oğul Eyüp ve Yavuz Canlı ise şunları söylüyor: “Kafeye gelip oturanlar saatlerce cami hakkında konuşuyor. Camiyi gezenler memnun oluyor. Havalar ısındıkça gelenler artacaktır. İnsanlar buraya yeni yeni alışmaya başladı. Cuma Namazına gelenler her hafta gelmeye başladı.”
On yıldır aynı mahallede yaşayan Nuri Özsoy, cami karşısındaki otoparkta çalışıyor. Özsoy, alanın eski hâli için şunları söylüyor: “Burası boş bir yerdi. Köpekleri getirirdim, koyunları otlatırdım. Çocuklar top oynardı. Kimseler yoktu burada. Cami inşaatı başladıktan sonra toz toprak arasında kaldık, fareleri kovaladık. Cami bittiğinde çok mutlu olduk, İslami açıdan baktıkça göğsümüz kabarıyor. Cefasını biz çektik, sefasını bütün ümmet süreceğiz.”
Büyük Çamlıca’nın yapımında ilk günden beri bulunan inşaat mühendisi Ergin Külünk, cami hakkında şu bilgileri veriyor: “Selçuklu çizgileri taşıyan Osmanlı mimari geleneğinin baştemsilcisi Mimar Sinan geleneğini devam ettiren neoklasik bir cami olarak tasarlandı. Dünyanın en büyük alem ve kubbesine sahip. Büyük Çamlıca Camii, ben değil biz projesidir. Burası kültür külliyesi mantığıyla yapıldı. İçerisinde İslâm eserleri müzesi, sanat galerisi, kütüphane, atölye ve konferans salonları bulunuyor. Cami içinde 25 bin, toplamda ise 63 bin kişi aynı anda namaz kılabiliyor.”
Teknoloji geliştikçe projeye eklemeler yapacaklarına dikkat çeken Külünk, “Hedefimiz yenilikleri takip etmek. Yakın zamanda sıfır atık projesi burada kullanılacak. Ayrıca burası, 100 bin kişi kapasiteli bir toplanma alanı olarak da kullanılabilir. Gaziantep’te Çamlıca için özel dizayn edilen halımız geldi. Çinilerimizdeki desenler buraya özel. Anadolu’nun farklı coğrafyalarından mermer malzemeleri getirdik” diyor. Çevrenin birkaç boyutta etkilendiğine değinen Külünk, şöyle devam ediyor: “Esnafımız memnun ancak trafik sıkıntısı oluyor. Cami çevresinde başlatılan bir kentsel dönüşüm projesi var. Muhitler dönem dönem yenilenir. Tarih boyunca onlarca kültür gelip bir şeyler ilave etmiş. Her yapıda en iyisini ortaya koymamız gerekiyor. Yeni bir proje olursa da Çamlıca Camii’nin geçilmesi gerekir. Gelişim devam etmeli. Her eser tenkite muhtaçtır. Gelen eleştirileri kabul edip değerlendiriyoruz. Biliyoruz ki muhatabımız tüm Türkiye’dir. Caminin manası cem etmek, bir arada tutmaktır. Buna hizmet etmeye çalışıyoruz.”