Güneşli bir hafta sonunda İstanbul turu için ideal mekânlardan biridir Yeniköy. Sahilde yürürken beyaz, eski ancak bakımlı bir bina ilişir gözünüze. Bu binanın nasıl bir yapı olduğunu ve kime ev sahipliği yaptığını soruşturduğunuzda ise Said Halim Paşa ismi çıkar karşınıza. Günümüzde çeşitli organizasyonlara, televizyon programlarına ve film setlerine kapılarını açan bu güzel bina, geçmişte modernleşme tarihimizin nevi şahsına münhasır isimlerinden biri olan Said Halim Paşa’ya ev sahipliği yaptı. Kendisi meşhur Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu, İttihat ve Terakki’nin önde gelenlerinden ve İslamcı ideolojinin sembol isimlerinden biri olarak farklı kimlikleri birleştirmiş bir entelektüel, aynı zamanda bir devlet adamıydı.
1863’te Kahire’de doğar fakat Osmanlı terbiyesiyle büyür Said Halim Paşa. İlk öğrenimini ehil isimlerden aldığı özel derslerle tamamlar. Anadili olan Arapça ve Türkçe’nin yanı sıra Fransızca ve İngilizceye de iyi derecede hakimdir. Hatta öyle ki Paşa’nın Fransızcasının Arapçasından daha iyi olduğu saray kulislerinde bile dolaşmaktadır.
Said Halim Paşa, Batılılaşma serüvenimize -birkaç marjinal istisna dışında- bütün Osmanlı devlet adamlarında bulunan muhafazakâr bir temayülden bakar. Devleti idame etmek, toplumun çözülmesine engel olmak ve bununla birlikte çağı yakalamak onun da tıpkı diğer Osmanlı aydınları gibi başlıca gayesini oluşturur. Fakat yapılan her değişiklik, çare olarak sunulan her reçete, Said Halim Paşa’nın eleştirel ve muhafazakâr duvarına çarpar. Siyasetin bu kadar içinde olmasına rağmen zaman zaman geri plana düşmesinin temel sebebi de budur.
Vefatının üzerinden 96 sene geçmesine rağmen Said Halim Paşa, devlet aygıtındaki değişimlerin hangi sürekliliklerin sonucu olduğunu görmek isteyenler ve devlet aklının toplumsal ruhla nasıl bütünleşebileceğini arayanlar, yani gürültüden başını kaldırıp ufku görmek isteyenler için hâlâ önemli bir kaynak olmaya devam ediyor.