Fotoğrafları The Guardian, Independent, Telegraph ve Times gibi gazetelerde yayınlanan dünyaca ünlü İngiliz fotoğrafçı Muhsin Jak Kilby İstanbul’a geldi. Üstelik çok güzel bir amaç uğruna. Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı’nın Eyüpsultan Belediyesi ev sahipliğinde düzenlediği, 18. Uluslararası Beytülmakdis Akademik Sempozyumu kapsamında İstanbul’a gelen Kilby’nin “Göz Bebeğimiz Aksa” isimli sergisi Eyüpsultan Kültür Sanat Merkezi’nde sergileniyor. “Filistin- Kutsal Topraklar/ Kararlılık/ İnananlar” sergisi daha önce 20’den fazla ülkede sergilenen Kilby ile sergi öncesi bir araya geldik. Filistin’i, ilk ziyaretini, ilk İntifada’da neler yaşadığını, İslam’ı nasıl seçip Müslüman olduğunu konuştuk. İslam’ın çok kapsayıcı bir din olduğunu söyleyen Kilby, “Filistin’de bir ayağınız ateşin içindeyken bir ayağınız cennette oluyor. Mescid-i Aksa’da ibadet etmek muhteşem. Orada olduğum sürece İslam hakkında birçok şey öğrendim” diyor.
71 yaşındaki Muhsin Jak Kilby, “Çok dikkatli anlatmalıyım çünkü karmaşık ve uzun bir hikayem var” diyerek söze başlıyor. Londra’da doğup büyüyen Kilby, Müslüman olarak dünyaya gelmediğini kaydediyor. Gençlik yıllarında fotoğrafçılığa başlayan Kilby, “1960’larda üniversiteye çok az insan giderdi. Çok zengin ve aristokratlar içindi. İnsanlar arasında çok yaygın değildi. Üniversiteler sonradan yaygınlaştı. Ben üniversite okumadım ama alaylı olarak kendimi hep çalışarak geliştirdim. Fotoğrafçılığın her alanında çalıştım. Sonra haber fotoğrafçısı oldum. Çok uzun saatler çok az paraya çalışıyorduk. Ben de yeni bir iş bakıyordum. 1967’de Altı Gün savaşları başladı. Çalıştığım ajansta bir tane Yahudi fotoğrafçı savaşı duyunca “Ben savaşa gideceğim, İsrail’e gidip tüm Arapları öldürüreceğim” dedi. Filistin’i çok iyi bilmiyorduk ama yine de çok kızmıştık. O adamla bir daha çalışmamak için işten ayrıldım” diyor.
İşten ayrılıp serbest çalışmaya başlayan Kilby, 1967’de Arap coğrafyasına fotoğraf çekmek için seyahatler düzenlemeye başlıyor. “Tiyatro, dans, müzik, sanat galerileri gibi şeyler çektim. Bunlardan bazıları gazetelerde basıldı” diyen Kilby, duygusal bir arayışa da tam bu yıllarda girdiğini söylüyor ve ekliyor: “Hayatın anlamı nedir, ben burada ne için varım gibi sorularımın cevaplarını aramaya başladım. Bu arayışlarım 1970’lere geldiğimizde İslam’la yüz yüze geldim. Kuran’ı İngilizce okudum. Daha sonra İslam ve Hıristiyanlık tarihini karşılaştırmalı okudum. Tüm bunlardan sonra 1986’da Müslüman oldum.”
Londra’da küçük bir Müslüman cemaati içinde bulunan Kilby, 1967’de Filistin’de başlayan ilk İntifada ile birlikte kendini Filistin meselesinin içinde buluyor. Henüz çok yeni Müslüman olmasına karşın bir şeyler yapmak istediğini söyleyen Kilby, “Filistin’de yaşananlar basına çok yansımıyordu. Çok azı halka yansıtılıyordu. İntifada sırasında İngiltere›deki Müslümanlar olarak biz de kendimize çok şey sorduk. Bir heyet hazırladık. Orada neler oluyor diye tartışmaya başladık. Yusuf İslam›ın ofisinde bir araya geldik birkaç kişiyle birlikte. Filistin’e bir heyet göndermek için tartışıyorduk. İlk İntifada’dann bir ay kadar sonra gittik. Ben heyetten ayrı gitmiştim, onlara Filistin’de katıldım” diyor.
Kilby, bu deneyimini şu sözlerle anlatıyor: “Heyette 11 kişiydik. Yusuf İslam da bizimleydi. Gazze’ye de gittik, oradaki insanları ziyaret ettik. Gazze, İsrailli askerler tarafından ablukaya alınmıştı. Bütün bunlar İslam’a olan bağlılığımı artırdı. Bu geziden sonra Filistin, İngiltere’deki Müslümanlar için büyük bir şey ifade etmeye başladı. Meseleyle daha çok ilgilenmeye başladık. Bir rapor hazırladık. Kudüs’te bir basın toplantısı düzenledik ayrılmadan önce. Sonraki gün İsrailli gazeteler Yusuf İslam için ‘Yeni Hitler’ başlığını attı. Bizimle görüşen bütün Filistinliler İsrail askerleri tarafından tutuklanmıştı. Biz bunları sonradan öğrendik. 1991’de Filistin hakkında bir kitap hazırladık. İçinde benim de fotoğraflarım vardı. Bütün ziyaretlerimden sonra istediğim en çok şey Mescid-i Aksa’da daha çok bulunmaktı ama çok zordu. İsrailli askerler ve polisler sadece küçük kameralara izin veriyordu. Yeterli hissiyatı alamadım. Daha iyi şartlarda bir şeyler yapmaya karar verdim ve 1994’te büyük bir kamera ile tekrar geldim.”
İlk İntifada’nın yaşandığı yıl Filistin’e yaptığı seyahati sıkıntılı olarak tanımlayan Kilby, “İngiltere’de çok küçük bir Müslüman grubuyken yaşadığımız problemler karşısında bir ayağımızı ateşin içinde hissediyorduk. Ancak Filistin’de bir ayağınız ateşin içindeyken bir ayağınız cennette oluyor. Mescid-i Aksa’da ibadet etmek muhteşem. Her şey çalındı orada. Topraklar çalındı. İnsanlar hayatlarından oldu. Yine de bugünün şartları daha büyük problemler getiriyor. Büyükelçiliğin Kudüs’e taşınması gibi... Filistin’de olduğum sürece İslam hakkında birçok şey öğrendim. İslam’ın çok kapsayıcı bir din olduğunun da farkına vardım” diyor.
“Eyüpsultan Kültür Sanat Merkezi’nde ‘Göz Bebeğimiz Aksa’ sergisinin İslam ve daha çok Filistin hakkında olduğunu söyleyen Muhsin Jak Kilby, bu sergiyi şu sözlerle anlatıyor:
“Bu sergi benim İslam’ı nasıl anladığımı da gözler önüne seriyor. Bu sanatsal bir sergi değil, daha çok eğitici bir sergi. Özellikle Filistin’de geçirdiğim zamanları ele alıyor. İngiltere’de İslam bize çok sınırlı bir din olarak gösterilmişti. Fakat öyle olmadığını Filistin’de yaşadım ve gördüm. Mescid-i Aksa hakkında bir kitap hazırladım ve henüz yayınlanmadı. Yakın bir zamanda yayınlamayı planlıyorum.” Daha önce altı kere İstanbul’a geldiğini söyleyen Kilby, “Sağlık problemlerim nedeniyle Ekim ayında Londra’da muayenelerim var. Londra’ya gitmeden önce İstanbul haricinde Bursa ve Konya’yı da ziyaret edeceğim” diyor.