İstanbul Fatih’teki Kariye Camisi, Rumeli Hisarı, İlyas Bey Camisi, Trabzon’daki Ayasofya ve İznik’teki Ayasofya’nın cami vasfına dönüştürülmesi için yıllardır hukuk mücadelesi yürüten emekli Matematik Öğretmeni İsmail Kandemir’in çabaları sonuç verdi. Cami vasfına geri döndürülen yapılardan namaz vakitlerinde ezan sesleri yükselmeye başladı. 15 yılı aşkın süredir Ayasofya Camisi’nde namaz kılınması için hukuk mücadelesi veren Çevreye Hizmet Derneği Başkanı Kandemir’in, bu doğrultuda Danıştay’a açtığı dava ise 2 Temmuz’da görülecek. Yeni Şafak’a konuşan Kandemir, “Ayasofya’nın kendi özüne dönerek yeniden namaz kılınan bir camiye dönüşmesi en büyük arzum. Bu uğurda yıllardır mücadele veriyorum” dedi.
Daha henüz 20’li yaşlardayken Ayasofya’ya her gidişinde tarifsiz bir mutluluk yaşadığını ifade eden Kandemir, “Orası benim için bir ideal, bir hedefti. Daha sonraki süreçte Ayasofya’da namaz kılmak için girişimlerde bulundum. İlk olarak Bakanlar Kurulu kararının iptalini istedim. Mahkeme 1985 yılında ‘müze oldu’ şeklinde karar verdi. Bu karar bana çok saçma geldi. Ben 1934 kararını gündeme getiriyorum. Onlar ‘1985’te müze oldu’ diyordu” ifadelerini kullandı.
Kandemir, Ayasofya’nın müzeye dönüşmesi için Bakanlar Kurulu kararındaki Atatürk’e ait imzanın incelenmesi için 2016’da dava açtı. İmza örneğinin incelenmesi için o döneme ait Bakanlar Kurulu kararının mahkemeye gönderilmesi gerektiğine işaret eden Kandemir, “Kararın örneği 4 yıldır mahkemeye ulaşmadı. Bu nedenle de Atatürk’ün imzasına ait kriminal incemele yapılamadı” dedi. Kandemir sözlerini şöyle sürdürdü: “Atatürk’ün imzasıyla ilgili kararın netleşmemiş olması bu konuyla ilgili başka belgemiz olmadığı anlamına gelmiyor. O dönem bakanlardan birinin İstanbul’da olduğuna dair belge var. Ama aynı bakanın Bakanlar Kurulu’nda imzası var. Bir kişi 1934 şartlarında hem Ankara’da hem İstanbul’da olamaz.”